Marc Jacobs –
Lola (2009)
1963
yılında New York'ta dünyaya geldi Marc Jacobs. Babası henüz yedi yaşındayken
ölmüştü. Bir çocuğun bu kadar büyük bir travmayı atlatmasının ne kadar zor olduğu
tahmin edilebilir. Annesi küçük Marc'tan daha büyük çöküntü yaşamıştı.
İlerleyen yıllarda annesinin yaptığı başarısız evlilikler, aile içindeki
huzursuzlukları daha da arttıracaktı. Her evlilik, onların yeni yerlere
taşınmaları anlamına geliyordu. Long Island, Bronx ve New Jersey...
Gençliği
ise büyük annesinin yanında geçecekti Marc Jacobs'un. Mutsuz ve umutsuz
çocukluğunun izlerini bir nebze olsun silecekti Marc burada. Zaten bir
söyleşisinde büyükannesinden güzel sözlerle bahsedecekti. Anlaşılacağı üzere
sorunlu ve depresif bir çocukluk geçirmişti genç Marc. Yaşadığı bu zor yıllar,
hayatında her zaman için derin yaralara sebep olacaktı. Hatta alkol ve
uyuşturucu bağımlılığı uzun yıllar peşini bırakmayacaktı.
Neyseki
yeni okulu onu hayata bağlamıştı. Sanat ve tasarım yüksek okulunu bitirdikten
sonra, Parsons School of Design'ı da başarıyla bitirdi. Hatta okulun son senesinde
koleksiyonları üç farklı ödül bile almıştı. Marc Jacobs'un parlak bir geleceğe
sahip olacağı ve büyük başarılar kazanacağı, o zamanlardan belliydi belki de.
İlerleyen
yıllar, onun dünya moda sektörü tarafından daha da tanınmasını sağladı.
Koleksiyonları artık defilelerde ilgiyle takip ediliyordu. Tabii bu durum kendi
markasını oluşturmasının önünü açtı. Her hazır giyim markası gibi de parfümleri
görmezden gelemedi. 2001 yılında ilk parfümüne imza attı Marc Jacobs. Coty ile yaptıkları
anlaşma ile parfümlerinin pazarlamasını Coty'e yaptırıyorlar. Yani her Marc
Jacobs parfümü, Coty desteği ile raflardaki yerini alıyor.
Lola,
markanın 2009 çıkışlı kadın parfümü olarak görülüyor. Şişesinin üzerindeki gül
yaprağı şeklindeki kapağı ile zaten daha ilk görüşte onun kadın parfümü olduğu anlaşılıyor.
EDT ve EDP olarak iki farklı konsantrasyona sahip Lola. Ben EDP versiyonunu kullandım.
2009 yılındaki ilk Lola'dan sonra Lola Velvet, Oh Lola! ve Oh Lola
Sunsheer isimli üç farklı flanker'ı çıkmış durumda. Yani Lola ailesi 2014 yılı
kasım ayı itibariyle dört üyeden oluşuyor. Kendi sitelerinde Lola'nın, FIFI
tarafından 2010 yılının en iyi lüks kadın parfümü seçildiği bilgisi verilmiş.
Yani ödüllü bir parfüm var karşımızda. Artık geçeyim kokusuyla ilgili
detaylara.
Fragrantica'da
çiçeksi meyveli olarak sınıflandırılmış Lola. Parfümü üzerime sıktığımda
karşıma güzel bir gül-tatlı meyveler kokusu çıkıyor. Hem ferah hem de dolgun üst
notalar. İlerleyen dakikalarda tatlı güle yumuşak baharatlar ekleniyor.
Başlangıçtaki kadınsılık burada biraz daha nötr hale geliyor. Biber olduğunu
sandığım baharatlar ile gülün birlikteliği pek başarılı gelmedi bana. Üst
notalardaki başarılı koku, yerini yapaylığa evrilmiş sıradan çiçeksiliğe bırakıyor.
Çiçeklerden kastım beyaz çiçekler. Açıklanan notalarında şakayık var.
Muhtemelen onun başının altından çıkıyor orta kısımdaki uyumsuzluk. Bu bölümü
pek beğenmedim. Sonlarda değişim büyük değil. Çiçeksi klasik bir kadın parfümü
formuna pudralı vanilya ekleniyor. Tabii misk de oralarda bir yerde. Sonlarında
sevdiğim nota vanilya olmasına rağmen başarısız. Orta bölümdeki yapaylık hissi
sonlarda da devam ediyor. Alt notalar için iyi şeyler söylemek isterdim ama ne
mümkün.
Lola,
klasik kadın çiçeksiliğine sahip, modern, vasat, canlı, yapay ve derinliksiz
bir parfüm. Ağırlık çiçeklerden oluşuyor. Gül en öne çıkan koku. Güle ciddi
anlamda beyaz çiçekler eşlik ediyor. Yasemin, sümbül ve hatta şakayık.
Çiçeklerden sonra ikinci ana öğe yumuşak baharatlar. Kırmızı biber benzeri
baharatlar, çok keskin ve rahatsız edici değil. Gülün içinde eritilmiş adeta. Üçüncü
olarak misk hissediliyor. Ve tabii biraz meyvemsilik ve vanilya. İşte size
Lola.
Karşımızda
safkan bir kadın parfümü var. Başından sonuna kadar dişiliği vurgulayan Lola,
hedeflediği kadınları etkileyebilir gibi görünüyor. Yeni nesil çiçeksi, canlı, mutlu,
parlak, olumlu kokuya sahip. Zaman zaman bana ferah gül sularını hatırlattı. Hem
genç kızlar hem de yaşı otuzlara yaklaşan kadınlar, Lola'yı kullanabilirler
gibi görünüyor. Herkese mavi boncuk dağıtıyor, yaş sınırlamasına ihtiyaç
duymuyor.
Lola,
çok tanıdık ve bilindik kokuyor. Genel olarak kadın parfümlerindeki o klasik
çiçeksi miskli yapı Lola’da fazlasıyla var. Bu kokuyu nereden hatırlıyorum diye
düşünürken, Montale'in Roses Elixir'ini andırdığını düşündüm. Özellikle kıyafet
üzerinde iki parfüm benzer tınılar taşıyor. Fakat ten üzerinde Lola baharatlı
ve vanilyalı tarafa yakın duruyor.
Madem
konu açıldı ten-kıyafet karşılaştırmasından bahsedeyim. Lola'yı bol bol
kıyafetlerime ve özellikle montumda kullandım. Kumaş üzerinde tekdüze ve sıkıcı
gül-misk kokusu ortaya çıktı. Ten üzerinde ise baharatları ve vanilyayı daha
çok gösterdi. Tabii ki ten üzerindeki halini daha çok beğendim. Kıyafette ise
çok vasattı.
Lola,
günümüzün modern çiçeksi kadın parfümlerinin sıradan takipçisi olmanın ötesine
geçmiyor. Koku kalitesi olarak hiç de memnun edici değil. Büyük bölümünde yapaylık
barındıran kokusu, çoğu kişide baş ağrısı yapmaya meyilli gibi geldi bana. Bu
anlamda vasatlığın ve piyasa işi olmanın güvenli ama itici sularında yüzüyor.
Evet onun kokusu ilk kokladığınızda hoşunuza gidecek ama ilerleyen haftalarda,
bıktırıcı olacaktır her anlamda.
Benim
için fazla önem taşımayacak bir parfüm olarak yerini alıyor Lola. Evet sevimli
şişesi genç kız arkadaşlarımızın ilgisi çekecektir fakat benim için çok da bir
anlam ifade etmiyor. Oysaki kokusunun tasarımını niş markalar için de işlere
imza atmış olan Calice Becker, Yann Vasnier ve Ann Gottlieb üçlüsü yapmış.
EDP
formundaki Lola'nın kalıcılık ve farkedilirlik durumu ortalamanın biraz
üzerindeydi. Fakat çok saldırgan bir parfüm değil. Sonbahar-kış mevsiminde kullanılması
daha uygun olacaktır.
Koku
Güzelliği:10/5.5