Gucci etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gucci etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ocak 2022 Pazartesi

Gucci – Intense Oud (2016)

Genellikle niş parfüm markalarının gelenek haline getirdiği oud temalı kokulara artık ana akım markalar da koleksiyonlarında yer vermeye başladı. Çok sayıda ana akım markanın oud merkezli koku formları oluşturması Gucci’nin de dikkatinden kaçmamış anlaşılan. 2014 yılında Gucci ilk oud temalı parfümünü piyasaya sürmüştü. Hem kadınlar hem de erkekler için sunulan Gucci – Oud’dan iki yıl sonra Intense versiyonu raflara çıktı.

Intense isimli devam parfümlerine ana akım markalar bizi alıştırdı. Oud parfümünün Intense versiyonu ilk bakışta çok ilgi çekici gelmese de hakkında yazılan övgü dolu yazılar merakımı arttırdı. Gucci – Intense Oud’u bir süredir kullanıyorum ve hakkındaki övgüleri artık daha iyi anlıyorum.

Intense Oud’un ilk dakikaları aynı simsiyah şişesi gibi karanlık ve koyu gerçekleşiyor. Bir parça deri ve dumansı sayılabilecek tütsüyle açılış seremonisi başlıyor. Hafiften pudralı hissettiren açılıştan sonra koyu ve karanlık yapı devam ediyor. Başlangıçtaki deriye orta bölümde oud ve amber ekleniyor. Sonlarda büyük değişim gözlenmiyor. Oud, deri ve amber kapanışı domine ediyor.

Intense Oud, çoğu oud merkezli parfümde karşılaştığımız ağır gül temasını ya da çamaşır sularını andıran bıktırıcı oud kokusunu burnumuza dayamıyor. Daha akıllıca yol izliyor. Oud öğesi geri plana çekilmiş ve onun boşluğu tatlı olmayan koyu deri ve egzotik amberle doldurulmuş. Bu seçim Intense Oud’un onlarca Arap-Ortadoğu temasına sahip oud merkezli parfümden ayrılmasını sağlamış. Kimi kullanıcıların dediği gibi doğulu değil de batılı oud parfümü haline gelmiş. Bu durum onu kullanması ve sevmesi kolay hale getirmiş.

Oud temalı parfümler genellikle çok ağırdır, hacı yağlarını andırırlar, her ortama uymazlar ve üzerinizde koklayan çoğu kişi yüzünü buruşturur. Bu konuda halkın çoğu haklıdır çünkü oud kokusu herkesin sevebileceği öğe değildir. Niş markaların abartılı ve fazlasıyla uçlarda gezen bıktırıcı oud parfümlerine karşın Gucci’nin Intense Oud’u, modern sayılabilecek aynı zamanda karanlık-çekici-çarpıcı oud-deri-amber denemesi yapmış ki sonuç hiç fena değil.

Kalite anlamında gayet iyi yerde duruyor. Performans olarak bence yeterli. Giyilebilirlik anlamındaysa burnunuzu zorlamıyor. Yine de herkesin sevebileceği popüler parfümlere benzemiyor. Denemeden almak iyi fikir olmayabilir.

Eau de Parfum formundaki Intense Oud’un kalıcılığı yeterli, etrafa yayılımı ilk yarım saat yüksek. Sonrasında sakinleşiyor. Uniseks olarak sunulsa da erkek kullanımına yakın duruyor. Tam bir kış parfümü izlenimi veriyor. Kokusunu Aurelien Guichard tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7.5

5 Kasım 2021 Cuma

Gucci - Memoire d’une Odeur (2019)

Gucci’nin 2010’lu yıllardaki parfümlerinin pek ses getiremediğini farkeden markanın yaratım yöneticisi Alessandro Michele muhtemelen harekete geçmiş. Alessandro Michele, sadece parfümler anlamında değil, Gucci’nin son dönemdeki küresel marka imajına da önemli katkı yaptı. Gucci’nin rakipleri karşısındaki gerileyen imajına iyi gelmişe benziyor Alessandro Michele.

2019 yılında Alessandro Michele’in öncülüğündeki Gucci tasarım ekibi, yepyeni parfüm oluşturmaya karar verdi. Şişesi eski parfümleri andıran Memoire d’une Odeur, Gucci’ye göre cinsiyetsiz ve zamansız bir eser. Parfümün mineral aromatik isimli yeni koku ailesine ait olduğu vurgulanmış. Resmi tanıtımda papatya çiçeğinin vurgulandığını görüyoruz. Parfümün ünlü tasarımcısı Alberto Morillas ise şöyle demiş: “Miskli mineral akoru, kokunun temel taşıdır. Diğer tüm kokusal elementleri saf yumuşaklıkla birleştirir.”

Memoire d’une Odeur’un başlangıcı ferah sayılamayacak kremsi çiçeklerle gerçekleşiyor. Açıklanan üst notalarında Roma papatyası var fakat burada daha çok vanilyamsı pudralı yasemini andıran beyaz çiçekleri algılayabilirsiniz. Orta bölüme geçildiğinde kremsi, tatlı vanilyalı beyaz çiçekler devam ediyor. Gucci’nin internet sitesinde orta kısımda Hindistan yasemininden bahsedilmiş. Orta bölümde büyük değişim yaşanmıyor. Sonlarda vanilya yoluna devam ederken sandal ağacı da kendisini güçlü şekilde hissettiriyor.

Memoire d’une Odeur, baştan sona pek değişmeyen şekerli, pudralı, vanilyalı, kremsi beyaz çiçekli misk parfümüne benziyor. Her ne kadar Gucci bu arkadaşı cinsiyetsiz olarak sınıflandırsa da kadınsı tarafı önde diyebilirim. Gucci bu parfümde papatya öğesini öne çıkarmış. Genel yapısı bana daha çok vanilyalı beyaz çiçekleri andırdı. Eğer papatya ağırlıktaysa da fazlaca tatlı ve pudralı papatyadan bahsedilebilir. Çok sıra dışı ya da ilginç değil. O harika şişesine bakıp, retro koku formu beklerseniz hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz.

Memoire d’une Odeur’u büyük umutlarla denemeye başladım fakat sıradan sayılabilecek basit formla karşılaştım. Kalite anlamında kötü değil ama böylesine üzerinde çalışıldığı iddia edilen parfümün daha ilginç davranmasını beklerdim. Hafiften Comme des Garçons’un garip parfümü Odeur 53’e benzeyen Memoire d’une Odeur, bu tür eserleri seven koku bağımlılarının ilgisini çekebilir.

Eau de Parfum formunda. Kalıcılığı iyi, etrafa yayılımı fena değil. Gün içinde ara ara size kendisini hissettiriyor ki bu durum hoşunuza gidebilir. Sonbahar-kış dönemine yakın duruyor.

Koku Güzelliği:10/6.5

14 Haziran 2021 Pazartesi

Gucci Pour Homme II (2007)

Temeli 1976 yılında atılan Gucci Pour Homme isimli erkek parfümleri, kokular aleminin müdavimleri için her zaman ilgi çekmiştir. İlk Gucci Pour Homme’yi 1976 yılında Guy Robert tasarlamıştı. İlerleyen yıllarda üretimi bitirilen ilk Gucci Pour Homme’den sonra 2003 yılı çıkışlı yeni versiyon raflara çıkmıştı. Bu harika parfümü kullanma şansına nail olmuş kişilerdenim. Üzücü şekilde 2003 yılı çıkışlı yeni Gucci Pour Homme’nin de üretimi bitirildi. Parfümseverlerin büyük tepkisini alan bu karardan sonra 2007 yılında piyasaya sürülen Gucci Pour Homme II’ye gözler çevrildi. Artık bulunması neredeyse imkansız hale gelen 2003 yılı çıkışlı Gucci Pour Homme’nin devamı olarak görülse de kokusal anlamda Gucci Pour Homme II ile pek benzerlik taşımıyorlar.

Gucci Pour Homme II’nin tanıtımında, selefinin (Gucci Pour Homme) aynı muhteşem, zarif ve erkeksi özelliklerini koruduğundan bahsedilmiş. Farklı olarak Gucci Pour Homme II’nin daha parlak ve daha hafif koktuğu vurgulanmış. Parfümün açılışında yeşil meyveli menekşe ve baharatlar karşımıza çıkıyor. Ferah olmayan ilginç ve neredeyse sucul tema, orta kısımda yumuşak başlı baharatlara eviriliyor. Orta bölümde dumansı yeşil baharatlara tütün ekleniyor. Yine orta bölümde parfümün en ilginç notası çay da kendisini gösteriyor. Sonlarda hoş odunsu notalarla kapanış yapılıyor.

Gucci Pour Homme II, daha önce benzerine rastlamadığım enteresan koku profiline sahip. Yeşil meyvemsi ozonik-sucul tütün-baharat tarafına yakın duruyor. Buradaki meyvemsilik, menekşe sıcaklığına sahip. Gucci’ye göre Pour Homme II’de kırmızı biber, tarçın, çay ve zeytin ağacına vurgu yapılmış. Kimi kullanıcılar çayın büyük yer kapladığını iddia ediyor ama bana göre Pour Homme II tütüne farklı yorum getiriyor.

Canlı, dinamik ve hafiften dumansı tütüne eşlik eden yeşil menekşe ve yumuşak başlı baharatlar merkezde yer alıyor. Buradaki baharatlar çok keskin değil neyse ki. Parfümün geneli için yumuşak/uysal en doğru tanım olabilir. Hatta parfümün performansı bile yumuşak denebilir. Hiç bir zaman ağır ya da saldırgan değil. Etrafa az yayılan hoş bir eser.

Düşünüyorum ama hala bir benzeri aklıma gelmiyor. Bu farklı kompozisyon, şık ve kaliteli kokuyor. Hem günlük kullanıma hem de takım elbiseye uyabilecek steril kalitedeki Pour Homme II belki favorim olmayacak. Ona aşık da olmayacağım fakat koklamaktan hoşlandığım ilginç bir deneyim olarak zihnimdeki yerini alacak.

Kötü haber şu ki Gucci Pour Homme II’nin de akibeti, diğer Gucci Pour Homme’ler gibi oldu. Pour Homme II’nin üretiminin bitirildiği haberleri geliyor ki muhtemelen doğru. Anlaşılan o ki Pour Homme II de bir süre sonra ulaşılması imkansız parfümler arasına girecek.

Eau de Toilette formundaki Pour Homme II’nin kalıcılığı yeterli fakat etrafa yayılımı zayıf. Ilık-serin ilkbahar-sonbahar döneminde kullanmak sizi daha mutlu edebilir. Kokusunu Karine Dubreuil tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

15 Ekim 2020 Perşembe

Gucci – Bloom (2017)

Gucci’nin yaratım direktörü Alessandro Michele’in vizyonuyla geliştirilen ilk parfüm olması vesilesiyle önem arz ediyor Bloom. Gucci’ye göre Bloom, doğal, etkileyici ve bireysel şekilde gelişen kadınların özgünlüğünü, canlılığını ve çeşitliliğini kutlamak için tasarlanmış bir kokuymuş. Çiçeklerle dolu bahçenin zengin kokusunu yakalamak isteyen Bloom’un sümbülteber ve yasemini, Güney Hindistan’da keşfedilen eşsiz bir çiçek olan ve kullanıcıyı hayali bahçeye taşıyan koku formu yaratmak için parfümeride ilk kez kullanılan Rangoon Creeper ile birleştirdiğinden bahsediliyor.

Parfümün tasarımcısı Alberto Morillas, Bloom için şunları söylemiş: “Bu parfümü yaratmaya başlarken zihnimizde hayali bir bahçe vardı. Cennet gibi bir bahçe. Önce Hindistan’dan yasemin, sümbülteber ve misk ile başladım. Daha sonra da Bloom’un kokusuna derinlik kazandıran Birmanya Sarmaşığı’nı ekledim.”

Bloom’un ilk saniyeleri kremsi beyaz çiçeklerle gerçekleşiyor. Tatlı gardenya ve sümbülteber benzeri üst notalardan sonra orta kısımda kuru beyaz çiçeklere rastlıyoruz. Sabunsu tozlu yaseminin kendisini hissettirdiği orta bölüm, kadınsılığı daha da arttırıyor. Kapanışta büyük değişim yok. Kremsi beyaz çiçekler ve miskin varlığını duyumsuyoruz.

Bloom, kadın parfümlerinde örneğine sıkça rastladığımız sabunsu kuru beyaz çiçek kokusuna benziyor. Baştan sona kadar hiç değişmeyen Bloom’un gayet feminen karaktere sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Koku formu olarak bilindik ve sıkça tekrarlanan yasemin-gardenya-sümbülteber merkezli eserlere fazlasıyla benziyor. Bu anlamda yaratıcı veya sıradışı olduğunu söylemek mümkün değil. Yine de çokça tercih edilen kadınsı tozlu beyaz çiçek formatı, büyük kitlelere hitap edecek düzlemde tasarlanmış.

Bloom’un iyi taraflarından birisi de kalitesinin hiç fena olmaması. Ana akım markalardaki bazı bıktırıcı şekerli yapı veya fazlaca iç bayan çiçeksilik, Bloom’da gayet kontrollü ve ustaca verilmiş. Tabii burada parfümün tasarımcısının büyük üstadlardan Alberto Morillas olması önemli rol oynuyor. Genellikle popüler markalara popüler kokusal eserler veren Alberto Morillas, Bloom’da iyi iş çıkarmış.

Gucci’nin büyük marka değerinin bize empoze ettiği durum, iyi parfümler yaratmaktır. 2000’li yıllardaki harika Gucci parfümlerinin çoğunun üretimini acımasızca bitiren ve 2010’lu yıllarda Gucci by Gucci serileri gibi vasat ötesi kokular çıkararak hayal kırıklığı yaratan Gucci’nin artık silkelenip, kendisine gelmesinin vakti çoktan geçiyor. Bamboo ve Bloom’u bu yönde atılmış olumlu adımlar olarak görüyorum.

Eau de Parfum formundaki denediğim Bloom’un performansı hiç fena değil. Kalıcılığı ve direnci gayet başarılı. Ilık ilkbahar-sonbahar dönemi parfümü olarak düşünülebilir. Yaz sıcaklarında bir parça fazla gelebilir.

Koku Güzelliği:10/6.5

26 Nisan 2020 Pazar

Gucci – Envy For Men (1998)

1994-2004 yılları, Gucci’nin Tom Ford dönemi olarak nitelendirilebilir. 1990’lı yıllarda adeta iflasın eşiğine gelen Gucci’nin yaratıcı direktörü olarak göreve başladığında Tom Ford, Gucci markasını ayağa kaldırdı. Farklı kıyafet tasarım diliyle Gucci’ye hayat veren Tom Ford, güçlü reklam kampanyalarıyla markanın satışlarını kısa sürede neredeyse ikiye katladı. 1990’lı yılların sonuna gelindiğinde iflasın eşiğindeki Gucci’yi, 4 Milyar dolarlık devasa küresel şirkete çevirdi. 2004 yılında Gucci’den ayrıldığındaysa Gucci 10 milyar dolar değerinde bir deve dönüşmüştü.

Tom Ford’un eli Gucci’de sadece kıyafet tasarımına değmedi. Parfüm birimini de elden geçiren Tom Ford, 1998 yılında Envy For Men isimli esere onay verdi. Gucci’nin 1998 çıkışlı Envy For Men’i ve 2003 çıkışlı Gucci Pour Homme’si bu yüzden Tom Ford dönemi parfümler olarak biliniyor. Gerçi Gucci bu iki harika parfümün üretimini bitirerek, parfümseverlerden büyük tepki aldı ama kararından geri dönmedi ne yazık ki.

Erkek parfümü meraklılarının özlemle yıllardır yad ettikleri iki Gucci parfümünden Envy For Men’i uzun zaman önce kullanmış ve sevmiştim. Aradan geçen yıllar, Envy For Men’i kaderin hoş sürprizlerinden birisi olarak karşıma tekrardan çıkardı. Artık bulunması dünyada bile imkansıza yakın ünlü Envy For Men, bileklerimi süslüyor bir süredir.

Parfümün açılışı kuru baharatlar ve bir parça tütsüyle gerçekleşiyor. Açıklanan notalarında kırmızı biber ve zencefil var ki, bu iki kokudan zencefil daha önde diyebilirim. Zencefilin yanında karanfil de algılıyorum. Başlangıcı harika. Orta kısma geçildiğinde baharatlı yanı devam ediyor. Orta bölümde baharatlara tütün, yeşil lavanta ve yeşil otsular ekleniyor. Odunsu geri plan orta notalarda da devam ediyor. Son bölümde şekerli olmayan şık vanilya ve sedir ağacı bulunuyor.

Henüz ilk saniyelerde yeniden çok tanıdık bir dostun ziyaretime geldiği hissini yaşadım. Ne kadar da özlemişim kokusunu… Dumansı tütsü, enfes kalitedeki zencefil, karanfil ve biber, erkeksi tavır ve şekerli olmayan sedir ağacıyla, lavantanın ağırlığına boğulmamış otsu yeşil karakter (sıvısının yeşil olmasına dikkat!) Envy For Men’in ana konseptini oluşturuyor. Zengin ve katmanlı denebilir. Üst-orta-alt nota ayrımları takip edilebiliyor. Ağır, bıktırıcı veya karanlık kokmuyor.

Envy For Men ne 1990’lı yılların köhne erkeksi parfümlerini çağrıştırıyor ne de 2000’li yıllardan sonra üretilen birbirinin aynısı şeker bombası baharatlı, tonka fasulyeli, bıktırıcı vanilyalı piyasa işi çöp erkek kokularını andırıyor. Envy For Men, şık, yeterince erkeksi, tatlılığı gayet iyi ayarlanmış, kuruluğa yakın, orta kısımdaki sedir ağacının zaman zaman metalik hissiyat vermesi dışında yapaylığa yer verilmeyen bir eser. Benzerine rastlamadığım bu koku formu, muhtemelen kadınlardan da övgü alacaktır. Takım elbiseye uyabilecek kadar elegant ve olgun, aynı zamanda günlük kullanıma uyum sağlayabilecek kadar güncel ve genel beğeniye yakın denebilir.

Envy For Men, şaheser olmayabilir fakat Gucci’nin 2005 yılından sonra piyasaya sürdüğü erkek parfümlerinin çoğundan 2-3 gömlek üstün bir eser. Hem kalite, hem özgünlük, hem de çarpıcı-şık tarzıyla üretiminin bitirilmesini hak etmediği bir gerçek.

EDT formundaki Envy For Men’in tasarımcısı bazı yerlerde Daniela Andrier olarak geçiyor. Sonbahar-kış dönemine uyacaktır. Kalıcılığı gayet iyi fakat etrafa yayılımı ilk güçlü patlama dışında yüksek değil.

Koku Güzelliği:10/8

17 Nisan 2020 Cuma

Gucci Eau de Parfum II (2004)

Gucci’nin 2002 yılında piyasaya sürdüğü Gucci Eau de Parfum isimli eseri, markanın 2000’li yıllarla birlikte yeni nesil modern parfümlerinin habercisiydi. Artık üretimi bitirilen Gucci Eau de Parfum’den iki yıl sonra 2004 yılında yine kadınlara yönelik olarak Eau de Parfum II raflara çıkmıştı. Ne yazık ki Eau de Parfum II’de ablasının kaderini yaşayarak, üretimi bitirilen parfümler kervanına katıldı.

Oysa Gucci Eau de Parfum II kadınlar tarafından oldukça sevilmişti. Son 15-20 yıldır, Gucci’nin, harika parfümlerinin üretimlerini bitirip, yerine daha vasat kokular çıkarmak gibi anlaşılmaz tavrı var. Gucci Eau de Parfum II’yi ablam çok severek uzun yıllar kullanmıştı. Tabii onun sürekli kullandığı ve adeta eve sinen kokusu, zihnime kazınmıştı ve bende oldukça beğenirdim. Yıllar içinde üretimi bitirilince artık bulunamaz oldu. Değerli bir parfümsever arkadaşımız, Gucci Eau de Parfum II’yi bana ulaştırınca ise bu parfümle ilgili olan anılarım tabii ki canlanıverdi. Biraz da bu duygularla kullandım ve yine oldukça beğendim.

Gucci Eau de Parfum II’nin açılışı canlı, neşeli ve pozitif gerçekleşiyor. Etrafa mutluluk saçan ilk saniyelerde turunçgiller (ağırlık portakalda), feminen çiçekler ve mayhoş meyveler kendisini gösteriyor. Meyveli-çiçeksi gerçekleşen ve neredeyse ferahlık seviyesindeki ilk dakikalardan sonra orta bölümde büyük değişim olmuyor. Ekşi meyvelerin biraz daha gücünü arttırdığını görüyoruz. Açıklanan orta notalarında böğürtlen var ki güzel kullanılırsa bayılıyorum böğürtlenli parfümlere. Orta kısımda leziz kırmızı meyvelere kadınsı çiçekler (şakayık ön planda, menekşe ve yasemin) eşlik ediyor. Misk orta bölümden itibaren geri planda hoş bir dengeleyici olarak varlığını sürdürüyor. Kapanış odunsu gerçekleşiyor. Aynı meyveli çiçekler zayıflayarak alt notalara ulaşırken, misk, amber ve sedir ağacının ağırlığını arttırdığına şahit oluyoruz.

Gucci Eau de Parfum II, hiç şüphesiz meyveli-çiçeksi karaktere sahip. Bu tarzın en sevdiğim örneklerinden birisi ilan edebilirim onu. Mayhoş meyveler ve feminen çiçeklerin eğlenceli dengede durduğunu söyleyebilirim. Böğürtlen, kırmızı meyveler ve siyah üzüm teması; şakayık, yasemin ve menekşeye bir parça üstün geliyor ana yapıda. Bu durum benim için iyi haber, fazlaca kadınsı çiçekler barındıracağına lezzetli meyveler kokmayı tercih ederim. Tabii onun safkan kadın parfümü olduğunu da aklımın bir köşesinde tutuyorum.

Sadece bana mı oluyor bilmiyorum ama onu kokladığımda hep iyimserlik aşılıyor Gucci Eau de Parfum II. Onda garip şekilde hayat enerjisi var. Karanlık, durağan ve sıkıcı değil, her an değişebilen kadınsı ruh hali var sanki onda. İlk bakışta genç hanımefendi parfümlerini hatırlatsa da genç-yaşlı herkes, günlük kullanımda tercih edebilir. Onu kullanan çoğu kadının rahatlıkla seveceğini düşünüyorum. İmza parfümü olarak bile düşünülebilir.

Her güzelin kusurları olduğu gibi onun da eksik tarafları var tabii ki. İlk olarak kokusu yapaylık sınırında ve yüksek kalite vaat etmiyor. Kimi bünyelerde, çiçeklerin veriliş tarzı bakımından baş ağrısı yapmaya müsait gibi. İkinci eksik tarafı performansı. Kalıcılığı iyi ama etrafa yayılımı biraz zayıf. Üçüncü en büyük problem ise üretiminin bitirilmiş olması. Bu parfümü artık bulmak çok zor ve daha da bulunmaz hale gelecek ilerleyen yıllarda.

Eau de Parfum formundaki kokusunu sektörün tanınmış isimlerinden Antoine Maisondieu tasarlamış. İlkbahar-yaz dönemine uyacaktır. Çok sıcak yaz günlerinde biraz ağır kaçabilir.

Koku Güzelliği:10/7

26 Ağustos 2019 Pazartesi

Gucci – Bamboo (2015)

1940’lı yıllarda Gucci’nin piyasaya sürdüğü kadın çantası oldukça ilgi görmüştü. Ana malzemesi deri olan küçük el çantasının sapı bambudandı. Genellikle Japon zanaatkarların kullandığı bambu kamışını ısıtıp, yarım daire haline getirilerek üretilen Gucci’nin çantaları yıllar içinde birçok ünlünün tercihi olmuştu. Bambu sapından dolayı ismi Gucci’nin bambu çantası olarak moda tarihine geçen bu ikonik tasarım, tarihin tozlu sayfalarında kalmadı. 2010 yılında Frida Gianni, Gucci’nin Bamboo çantasının tasarımını güncelleyerek yeniden dünya pazarlarına sundu.

2015 yılındaysa Bamboo çantasını desteklercesine Bamboo isimli kadın parfümü raflardaki yerini aldı. Gucci’nin geçmişten gelen Flora motifini yeniden tasarlayıp, bir de üzerine Flora isimli parfümü çıkartmasına benzer yol izlenmiş Bamboo parfümünde. Yine ünlü ve nostaljik Gucci ürünü yeni tasarımıyla ve aynı isimli parfümle adeta canlandırılmış. Gucci, eski defterleri karıştırıp, oradan yeni yaratım öğeleri bulmak konusunda son yıllarda epey çalışıyor anlaşılan.

Gucci’nin internet sitesinde Bamboo parfümüyle ilgili pek bilgi bulunmazken bir tek şöyle ifadeye rastladım: “Gucci Bamboo’nun yeni kampanyası, çağdaş özgürlük fikri olarak hayata geçiyor.” Ayrıca Bamboo’nun odunsu çiçeksi koktuğunu belirtmişler. Parfümün açılışı ferah, canlı ve parlak limon-bergamot ikilisiyle gerçekleşiyor. İlk saniyelerde tatlı limon öndeyken kısa süre sonra şekerli bergamot hissediliyor. Açılışını sevdim. Orta kısımda turunçgiller geriye çekilirken çiçekler karşımıza çıkıyor. Beyaz çiçek formundaki zambak ve ylang ylangın etkili olduğu orta kısımda biraz da şekerli bergamot var. Başlangıcı kadar sevemesem de rahatsız edici şekilde kadınsı ve ağır değil orta bölümdeki beyaz sabunsu çiçekler. Sonlarda çiçeksilik devam ederken odunsu taraf öne geçiyor. Sandal ağacı ve odunsu hissiyat, alt notalarda oldukça zayıfladığı için algılanması zor hale geliyor.

Bamboo, harika ve ferah açılıyor. Sonrasında çiçeksi tarafa kayıyor ki parfümün ağırlığını beyaz çiçekler oluşturuyor. Genellikle ağır, baskın, pudralı ve bıktırıcı şekilde verilen beyaz çiçeksiler Bamboo’da gayet mütevazi, sade, basit ve sabunsu verilmiş. Büyük resimde turunçgilli çiçeksilik bile denebilir yapısı için.

Bamboo basit sayılabilecek, genç, modern, hoş, ilkbaharlık temiz bir arkadaşa benziyor. Kullanan çoğu kişinin sevebileceği, tırnaklarını çıkarmayan ve burnu tırmalamayan hanımefendi adeta. Hırslı davranmayan, etrafta uçuşmayan, sakin, pürüzsüz kimi zaman lezzetli denebilir. Kadınsı yapının abartılmadığı tavrıyla güzel denebilecek parfüme benziyor. Kalite anlamında fena değil. Yapaylık ya da uyumsuzluk minimum düzeyde ve kabul edilebilir sınırda.

Bamboo’nun amacı harikalar yaratmak ya da devrimci koku formu sunmak değil. Bu anlamda sıradışı ya da benzersiz mucizeler beklemiyoruz. Hele ki Gucci gibi ana akıma yönelik ürünler veren markadan sıradışı parfümler beklememeyi öğrendik.

Başlangıcını ve orta kısmını Chanel – Chance Eau Fraiche’ye benzettiğim Bamboo’nun eleştirilebilecek tarafı performansı. Hem kalıcılığı hem de etrafa yayılımı oldukça düşük oldu. EDP ve EDT olarak iki versiyonu bulunuyor. İlk önce EDP çıktı. Benim kullandığım da EDP olanıydı. Ilık ilkbahar günlerine rahatlıkla uyum sağlayacaktır. Çok sıcak yaz günlerinde orta-son kısmı biraz rahatsız edici olabilir. Günlük olarak her ortama gidebilecek tarzıyla kullanım yeri çeşitliliği anlamında şansını arttırıyor.

Koku Güzelliği:10/6.5

11 Temmuz 2019 Perşembe

Gucci – Flora (2010)

1966 yılında Gucci’nin Montenapoleone mağazasını ziyaret eden Monako prensesi Grace ile başlıyor kısa hikayemiz. Eşi prens Rainier’le mağazadan alışveriş yapan prenses Grace’in şerefine Rodolfo Gucci, bir anı olması için prensese hediye vermek ister. Mağazadaki herhangi istediği ürünü seçmesini ister Rodolfo Gucci. Prenses Grace bir eşarp ister fakat bay Rodolfo, prensese özel, çok daha güzel bir hediye vermek ister.

Hemen ressam ve illüstratör Vittorio Accornero ile iletişime geçilir ve eşarbının üzerine işlenmek üzere motifler tasarlaması istenir. Vittorio Accornero, Gucci markasının kimliğine uygun, rengarenk çiçek desenler tasarlar ve eşarpların üzerine işlenir. Bu desenlerin ismi Flora motifi olarak belirlenir. İlginç olan ise Flora motifinin daha sonraki yıllarda Gucci’nin birçok farklı ürününde kullanılmasıdır. Hatta 1970’li yılların ortalarında Floransalı bir şirket tarafından seramik tabaklara bile işlenerek satılır.

2005 yılına kadar unutulmuş gibi görünen Flora motifi, bu senede Gucci’nin çantalarına işlenerek tekrar popüler olması sağlanır. 2009 yılındaysa tabii ki Flora isimli parfüm piyasaya sürülür. Gucci’nin böylesine fırsatı kaçırması olası değildir. Flora parfümleri kadınlar için üretiliyor ve kutusunun üzerinde de Flora motifi işlenerek satışı yapılıyor. 2019 yılının temmuz ayı itibariyle beş parfümlük seri haline geldi Flora parfümleri. Ben de bir süredir Flora’nın EDP versiyonunu kullanıyorum. Bakalım bana neler hissettirmiş bu renkli kız.

Flora’nın açılışı parlak ve sabunsu meyvelerle gerçekleşiyor. Üst notalarda kayısı-şeftaliye benzettiğim buruk ve hüzünlü meyvelere bir parça da turunçgiller eşlik ediyor. Orta bölümde kadınsı hissiyat ve çiçeksilik biraz daha artıyor. Saldırgan olmayan kadınsı çiçeklerden şakayık ve gül ayırt edilebiliyor. Şakayığın kokusunu parfümlerde pek sevemiyorum ne yazık ki. Onun dışında orta bölümde sabunsuluk biraz daha artıyor. Son bölümde sabunsu çiçeklere paçuli kucağını açıyor. Alt notalarda kadifemsi ve yapay paçuli adeta tek yetkili diyebilirim.

Flora’yı meyveli-çiçeksi paçuli parfümü olarak tanımlayabilirim. Ferah sayılamayacak tatlı ve neredeyse tozlu meyvelere eşlik eden, uysal ve yapay çiçeklere eklenen yine yapay paçuli, parfümün kalite hissiyatını ne yazık ki düşürüyor. Yeni nesil tek düze ilerleyen yapay çiçeksi paçuli fikri eski değil ama uygulaması daha iyi yapılabilirdi. Gucci’nin yeni nesil kadın-erkek parfümlerindeki yapaylık Flora’da da var.

Flora, bana garip biçimde Gucci’nin efsane kadın parfümlerinden Rush’ı hatırlattı. Rush’ın o şuh, cüretkar, saldırgan ve aykırı şekerli, yapay meyveli kokusu ile Flora’nın sakin meyveli-çiçeksiliği karşılaştırılamaz olsa da Flora’nın orta kısmından itibaren algıladığım plastiğimsi, şekerli, yapay tozlu meyveleri sanki Rush’ın modern hayaleti gibi geri plana gömmüş Gucci ustaca.

Fakat… Yine evin ablasının oldukça sevdiği Flora, bu haliyle çoğu kadının kalbini kazanabilir. Eğer sizde Gucci kadınıysanız, bir şekilde dikkat çekici ve çarpıcı kadın parfümü arıyorsanız, genç kızı işi gibi kokmasın diyenlerdenseniz, Flora emrinize amade şekilde parfümeri raflarında sizi bekliyor. Uzun süreli kullanımlarda sıkıcı olacağını düşündüğümü, yapaylığın bir süre sonra plastiğimsi hal aldığını ve dikkatli/titiz burunları rahatsız edeceğini baştan söyleyeyim. Gerisi size kalmış.

İlk çıkan Flora EDT olanıydı. Ben EDP’yi kullandım. Kalıcılığı ve etrafa yayılımı normal düzeydeydi. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor gibi.

Koku Güzelliği:10/5

15 Haziran 2019 Cumartesi

Gucci – Guilty Absolute (2017)

Gucci’nin ilk olarak 2010 yılında piyasaya sürdüğü Guilty isimli kadın parfümünün ardından yirmiden fazla Guilty isimli kadın-erkek kokusu daha üretildi. Guilty serisinin erkekler için olan Absolute modeliyse 2017 yılında raflardaki yerini aldı. Genel olarak hakkında olumlu şeyler söylenen Guilty Absolute’yi merak ediyordum ve bir süredir kullanıyorum bu arkadaşı.

Gucci’nin internet sitesine göre Guilty Absolute, markanın tüm koleksiyonlarından ve küresel marka imajından sorumlu yaratıcı direktörü Alessandro Michele ile ünlü parfümör Alberto Morillas arasındaki özel işbirliği sayesinde doğmuş. Cilde değdiği andan itibaren değişmeyen yapıya sahip bir karışım olarak tanıtılıyor. Bu parfümün içeriğinde şimdiye kadar pek rastlanmayan içerikler kullanılmış. AğaçDeri, Altın Ağacı, Alaska Servisi gibi içerikler Guilty Absolute’nin merkezini oluşturuyormuş.

Parfümün başlangıcı birazcık Terre d’Hermes’i andıran mineral teması ve yeşil sayılabilecek ağaçsı, otsu yapıyla gerçekleşiyor. Ferah olmayan üst notalarda ne turunçgil ne de çiçeksilik mevcut. İlginç başlangıcı kaliteli ve hoş. Orta kısımda parfümün ana oyuncusu deri merkeze yerleşiyor. Acımsı, kuru deri, yeni nesil erkek parfümlerindeki gibi tatlı değil hatta tatlılık oldukça az verilmiş. Kimi kullanıcıların yara bandına benzettiği acımsı kuru deriyi sevmek zaman isteyebilir. Son bölümde deri de zayıflıyor ve köksü, rutubetli, ağaçsı vetiver ortaya çıkıyor. Kapanıştaki vetiver, orta kısımdaki deri gibi karanlık değil.

Guilty Absolute, kuru deri, ağaçsılar ve vetiverden oluşan basit kompozisyona sahip. Ağaçsılık ve derinin ilk anda uyumlu olamayacağını düşünenler için bu parfüm şaşırtıcı derecede başarılı. Son zamanlarda sevmeye başladığım servi notasının verdiği yeşil, taze ağaçsı hissiyatla, zaman zaman yeni alınmış deri kıyafetleri hatırlatan süetimsi yapı, Guilty Absolute’ta birlikte harmanlanmış. Vetiver ise sonlarda usulca görevini yerine getiriyor.

Öncelikle söylemeliyim ki Gucci’nin harika eski klasiklerinin üretimlerini bitirip, yeni ürettiği sıkıcı ve vasat aromatik odunsu parfümlerinin çoğunu sevememiştim. Onun içindir ki Guilty Absolute’e de önyargıyla yaklaşıyordum ilk elime aldığımda. Kullandıkça parfümün son zamanlardaki iyi Gucci parfümlerinden olduğunu düşünüyorum artık. Yine de harika olmadığını söyleyebilirim. En azından normal Guilty Pour Homme, Made to Measure veya Gucci by Gucci Pour Homme gibi vasat iş çıkarılmamış Absolute versiyonunda. Hadi ama Gucci artık hayata dön ve Envy For Men, Gucci Pour Homme gibi üretimini bitirdiğin harika parfümler kalitesinde eserler ver parfümseverlere.

Kimi yorumcuların orta kısımdaki deriyi hastanelere, sağlık kabinlerine ya da yara bandının kokusuna benzetmesini okuyabilirsiniz. Evet, deri biraz acımsı ve kuru verilmiş ve genel beğeniye uygun görünmüyor. Yine de yapaylık yok ve parfümün diğer kısımlarında da sentetik hissiyat bulunmuyor. Yine de altın kuralımız olan “denemeden almayın, pişman olmayın” sözünü aklınızdan çıkartmayın.

EDP formundaki Guilty Absolute’nin performansı ne yazık ki iyi değil. Kalıcılığı idare etse de etrafa yayılımı tenimde oldukça zayıf oldu. Erkeksi sayılabilecek genel tarzı 25 yaş üzerindeki beylere uyacaktır. Sonbahar-kış kullanımına yakın duruyor. Resmi kıyafetler giyen veya takım elbiseli profesyonelseniz hatta büyük Amerikan motosiklet gruplarından birisinin 40’lı yaşlardaki bandanalı, havalı üyesiyseniz Guilty Absolute size eşlik etmekten memnun olacaktır.

Kokusunu dünyaca ünlü parfüm üstadı Alberto Morillas tasarlamış.

Koku Güzelliği:10/7

16 Mayıs 2018 Çarşamba

Gucci – Rush (1999)

1990’lı yılların sonlarında yavaş yavaş değişen parfüm trendlerine en büyük başkaldırıydı belki de Rush. 2000’lerin bol tatlı, bayık şekerli bombalarından değildi Rush. 1980’lerin eski-tozlu gösterişli oryantallerinden de uzaktı. Rush’ın bugün bile ne olduğunu söylemek zor çünkü kokular tarihinin en ikonik kadın parfümlerinden birisi, buna şüphe yok.

Rush, kırmızı kasetlere benzeyen ucuz plastik şişesiyle ilk andan itibaren kötü bir imaj yaratır aslında. Parfüm üreticilerinin süslü ve birbirinden abartılı kimi zaman saçma şişe tasarımlarını düşünün bir de Rush’un neredeyse minimal, kareye yakın dikdörtgen şişesini aklınıza getirin. Muhtemelen Gucci gibi önemli bir markadan çok daha şaşalı, iddialı ve ilginç şişe tasarımı beklerdi çoğu kişi. Oysa şişesinin plastiğimsi olmasından ziyade benim için önemli olan o kararlı ve sağlam kırımızı rengidir Rush’ın. Kırmızı ve plastik tasarım, içindeki sıvı hakkında da ipuçları verir.

Şişeden geçelim Gucci’nin internet sitesine. Bu yazının yazıldığı 2018 Mayısının ortalarında resmi sitelerindeki Rush bölümünde herhangi bir tanıtım yazısının bulunmaması bilinçli bir tercih mi anlayamadım. Birçok parfüm üreticisi birbirinden vasat parfümlerini tanıtmak için sayfalarca edebiyat paralarken Gucci, Rush’ın sadece şu üç notasına yer vermiş: Gardenya, vanilya, paçuli. Gayri resmi kaynaklara göre nota dizilimi biraz daha uzun: Şeftali, kişniş, frezya, gül, vetiver ve yasemin.

Rush, çılgın, canlı, coşkulu, iddialı ve saldırgan şeftali kokusuyla açılışı yapar. İlk saniyelerdeki kadınsı şeftali mis gibi doğal kokan tarzda değildir ve Rush muhtemelen bu duruma üzülmek yerine gurur duyar. İlerleyen saatlerde şeftaliden beyaz çiçeklere geçilir. Gardenya, frezya, yasemin veya gül… Bu çiçeklerin hepsi de olabilir hiçbiri de… Orta bölümde anlarsınız ki bunun pek önemi yoktur. Kapanışa gelindiğinde Rush kapanmaz çünkü o asosyal bir ofis kızı değil, bileğinde ve vücudunun diğer başka yerlerinde dövmeleri bulunan sarışın bir parti kızıdır. Vanilya ve kadifemsi yapay paçuli bile bu gerçeği değiştiremez.

Coco Mademoiselle, Hypotic Poison, Alien ve kim bilir daha hangi parfümler Rush’a benzetilmiştir ve ilerleyen yüzyıllarda benzetilmeye devam edilecektir. Onu hep bir şeylerle kıyaslamaya çalışacaklar ve bir şekilde zincire vurmak isteyeceklerdir. Rush’ı 8-6 arası çalışan gizli sado-mazo bir sekretere, kıpkırmızı ruj sürmeye bayılan sarışın hoppa kızlara, kocasını aldatan kadınlara ya da yüksek sosyetedeki kokain partilerinin değişmez hanım efendilerine benzetebilirler. Oysaki, asla!

Rush, parfüm olmanın ötesinde garip bir deneyim, anlamsız şekilde yapay kokan ve kalite anlamında problemli fakat olabilecek en çarpıcı, doğru kadında-zamanda-yerde inanılmaz bir eylem aracıdır. İlk kullandığınız zaman ondan nefret etmenizi sağlar Rush (en azından bana öyle yaptı). Onun yapaylığına, bayağılığına, varoşluğuna, tek düzeliğine ve Gucci’nin nasıl bu kadar kötü parfüme imza atabildiğine hayret ederek “bu parfüm nasıl böylesine popüler olabilmiş” düşünceleri zihninizde dolanır. Birkaç kullanımdan sonra Rush sizi şaşkına çevirir çünkü o hiç bir özelliği olmadığını düşündüğünüz koku formu (şeftalili beyaz çiçeklerin üzerine eklenmiş yapay paçuli) sizi yavaş yavaş avuçlarının içine almaya başlar. 2-3 günün sonunda bir kokunun nasıl bu kadar seksi olabileceğini anlamaya çalışırsınız ve Rush’ın etrafındaki o görünmeyen cazibe halelerini hissedersiniz.

Biraz deneyimli koku severseniz şeftali-beyaz çiçek-paçuli üçlüsüne eşlik eden az miktarda vanilyanın bile metalik-yapay kullanıldığını anlarsınız. Onun yüksek kaliteli olmadığını, müthiş bir derinliğinin bulunmadığını, afili baz geçişlerine sahip olmadığını görürsünüz. Baştan sona rahatsız edici şekilde yapay, plastiğimsi, hiper-modern kokar ama aynı zamanda bütün başların ve pek tabii burunların üzerinize çevrilmesini sağlar. Rush muhtemelen 21. Yüzyılın değil, 22. Yüzyılın yapay zekayla ve robotlarla çevrelenecek olan hayatın kokusudur. Onun içindir ki bu dünyaya, 2018 yılına ve bilgi çağına, hala savaşların gölgesinde yaşayan ve düşünsel anlamda bir adım ilerleyememiş devirlere ait değildir, ısrarla uyumsuzdur.

Gerçekçi ve objektif bakış açısı, vicdanın da yardımıyla bunları düşünmenizi emreder. Diğer taraftan da kadınların neden Rush’ı bu kadar sevip sahiplendiklerini, onu ikinci tenleri gibi kullandıklarını anlarsınız. Onun kadar yapay, rahatsız edici, baş ağrısı yapmaya müsait ve plastiğimsi kokan bir parfümün nasıl olurda böylesine arzu nesnesine dönüştüğünü, bu yazıyı ya da başka yorumları okuyup anlayamazsınız. Rush’ı muhakkak denemelisiniz bir şekilde. Ona ya aşık olacaksınız ya da ondan nefret edeceksiniz büyük ihtimalle çünkü Rush asla orta yolu tercih eden bir kadın değildir. O, uçlarda yaşayan kırmızılı bir delidir. Hafiften rahmetli Aysel Gürel’dir Rush, azıcık Madonna’nın gençlik yıllarıdır belki de. Konken masalarının mezesi değildir Rush, youtuber kızlarımıza fazla gelir, kafayı spor ve vücut geliştirmeyle bozmuş erkeklerin anlayamayacağı bir heykeldir Rush. Giotto’nun değil Cezanne’nın resimleri gibidir Rush. Cohen kardeşlerin değil Tarantino’nun filmlerini anımsatır Rush.

Kokusunun tasarımını ünlü burunlardan Michel Almairac yapmış. EDT formunda olmasına rağmen birçok EDP’den daha iyi performansa sahip. Kalıcılığı yeterli, fark edilirliği başlarda yüksek. Tam bir kış parfümü gibi davranıyor.

Koku Güzelliği:10/5

5 Haziran 2017 Pazartesi

Gucci – Made to Measure (2013)

Sipariş üzerine elbise tasarımı, genellikle üst gelir gurubuna mensup kişilerin kullandığı bir seçenek olarak bilinir. Kişiye özel olarak üretilen ve dikilen tekstil, sanayileşmenin bu kadar gelişmediği eski yüzyıllarda çok daha fazla alıcı bulurdu. Şimdiki gibi yüzlerce mağazada binlerce kıyafet seçeneğinin olmadığı dönemlerde aristokrasiye mensup erkekler ve tabii ki kadınlar, özel terzilerine sipariş verir, kendi bedenlerine uygun kıyafetler diktirirlerdi.

Bu köklü gelenek, 21. yüzyılda oldukça azalmış olsa da hala statü sahibi kişilerin tercih ettiği bir yöntem. Büyük markalar, bu durumdan yararlanmak istiyorlar çünkü ortalama bir erkek takım elbisesi mağazada 300 dolara satılırken, özel sipariş takım elbiseye 3.000 dolar ödeyecek müşteriler mevcut. Gucci, diğer büyük rakipleri gibi kişiye özel kıyafet alanına girmiş durumda. Tabii bu tür özel dikilmiş Gucci takım elbisesinin fiyatının ne kadar yüksek olacağını sanırım tahmin edebilirsiniz.

Gucci’nin tekstil alanındaki bu hamlesinin ardından, parfüm işine de el atması şaşırtıcı değil. Gucci’nin 2013 çıkışlı erkek parfümü Made to Measure, markanın özel sipariş erkek giyiminden ilhamını almış. Gucci’nin Made to Measure parfümünü tanıtırken “Gucci’nin sipariş üzerine üretilen giysilerinin kusursuz işçiliği, Made to Measure parfümünde de uygulanmıştır. El yapımı işçilik ve detaylardaki özen, hem Made to Measure parfümünde hem de Gucci’nin kıyafetlerinde aynı felsefe mevcuttur.” mealindeki sözleri zaten yeterince açıklayıcı.

Made to Measure’nin açılışı güçlü turunçgillerle gerçekleşiyor. Ferahlık sınırındaki bergamota ilerleyen saniyelerde lavanta eşlik etmeye başlıyor. Açılışı farklı ve benzersiz olmasa da genele hitap ediyor ve bence fena değil. Orta kısımda lavantalı turunçgillere modern sayılabilecek baharatlar eşlik ediyor. Buradaki baharatlar sıcak ve saldırgan değil. Turunçgillerle uyumlu hale getirilmiş baharatları, bir parça erkeksi meyveler yumuşatıyor. Açıklanan notalarında ardıç ve küçük hindistan cevizi var ki orta kısım bu düzlemde ilerliyor. Kapanışta ortalama odunsu alt notalar etkileyici değil. Biraz misk ve sedir ağacı, sıradan bir sona imza atıyor.

Made to Measure, aromatik otların, turunçgillerin, ferah baharatların bir araya gelmesiyle oluşmuş bence. Ferah dediğime bakmayın, yaz parfümü değil o. Daha baharlık ve ılık havaların kokusu Made to Measure. Gucci’nin yeni nesil erkek parfümlerine oldukça benziyor Made to Measure. Kullanım sürecinde Guilty Pour Homme’ye hatta 2008 çıkışlı Gucci by Gucci Pour Homme’ye yakın buldum. Anladığım kadarıyla Gucci, yeni piyasaya sürdüğü erkek parfümlerinde benzer yoldan ilerliyor. Bu yolu şöyle tanımlayabiliriz: Herkesin sevebileceği aromatik turunçgilli ferah baharatlı yumuşak odunsu parfümler. Tabii burada tribünlere oynamak büyük önem taşıyor ve Gucci de böyle yapıyor.

Diyeceğim şu ki, Gucci’nin şimdilerde üretimi sonlandırılmış harika erkek parfümlerini ve o kaliteyi unutun. Gucci, yepyeni bir konseptle karşımızda. Yukarıda bahsettiğim üç yeni erkek parfümünü çoğu kişi marketlerde satılan ucuz parfümlere ya da traş sonrası kolonyalara benzetiyor ki haklı sayılırlar. Kalite anlamında vasat, yaratıcılığı olmayan, çok satmaya yönelik kokular görüyoruz Gucci koleksiyonunda. Küresel bir marka olarak belki de böyle davranmak zorundalar ama yine de Gucci’nin Envy For Men’ini ve 2003 çıkışlı nefis Gucci Pour Homme’yi ancak hayalimizde canlandırabiliriz. Öylesine kompleks ve derin parfümler gelmeyecek anlaşılan Gucci’den artık.

Sonuç olarak garip şekilde parfüme kötü diyemiyorum. Bir yönüyle size kendisini kabul ettiriyor. Biliyorsunuz ki Made to Measure, vasat bir parfüm ama yeni başlayanlar için önerebileceğim bir arkadaş. Karşı cinsten övgüler alacağınız, genel olarak çoğu kişinin kokunuzu seveceği, risksiz, orta kalitede bir eser.

EDT formundaki Made to Measure’nin kalıcılığı tende az, kumaşta iyi. Fark edilirliği ilk yarım saat gayet iyi. Sonrasında normal seyir izliyor. İlkbahar-sonbahar kullanımı için uygun. Hem takım elbiseyle hem de günlük kıyafetlerle uyumlu olacaktır.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/6

16 Aralık 2016 Cuma

Gucci – Oud (2014)

Küresel parfüm pazarının 2013 yılında otuz milyar dolar büyüklüğe ulaştığı, 2018 yılındaysa kırk beş milyar dolara yaklaşan sektöre dönüşeceği söyleniyor. Araştırma şirketlerinin paylaştığı bu veriler muhtemelen gerçekleşecek. Parfüm markalarının bu pazardan pay kapmak için kıyasıya yarışmalarının sebebi, anlaşılacağı üzere pastanın büyüklüğü. Arap-Ortadoğu hattının, en hızlı büyüyen parfüm pazarı olduğu düşünülürse, markaların bu alana yatırım yapmaları şart.

Ralph Lauren, Roberto Cavalli, Carolina Herrera, Cartier gibi markaların hatta Zara’nın bile Oud temalı parfüm piyasaya sürmesi, diğer rakiplerin de harekete geçmesine sebep oluyor. Ve işte buradan hareketle karşımızda Gucci’nin Oud’u var.

Kendi sitelerinde nota dizilimi dışında bilgi olmayan Gucci Oud’un başlangıcı meyveli gülle gerçekleşiyor. Ahududu, armut ve kibar gül, ilk saniyelerde memnuniyet verici. Orta bölümde meyvelerin gittiğini yerine odunsu öd ağacının geldiğini görüyoruz. Gül hala etkili. Biraz safran ve paçuli var orta kısımda. Başlangıcı kadar güzel gelmedi bana orta notaları. Kapanışta büyük değişim yok. Odunsu öd ağacına seyreltilmiş hissi veren misk ekleniyor. Sıradan alt notalara sahip Gucci Oud.

Parfümün basın bülteninde, “egzotik bölgelere yapılan yolculuklardan esinlenen Gucci Oud’un, doğuya ait geleneksel içeriklerin karışımından oluştuğu” vurgulanıyor. Şimdi bu açıklama bize iki noktayı işaret ediyor. İlki, egzotik bölge denilerek Arap-Ortadoğu coğrafyasının kastedildiğini anlıyoruz. Yani Arap pazarına yönelik bir parfüm Gucci Oud. İkinci olarak doğuya ait geleneksel içerik denilerek, öd ağacının vurgulandığını görüyoruz.

GUCCI+OUD yen

Bu açıklamanın eşliğinde Gucci Oud’un başlangıcındaki baskın gülün sebebini kavrayabiliyoruz. İlk kısımdaki meyveli ve enerjik gül, kendi sitelerinde bahsettikleri armut ve gülün güzel, kadınsı karışımını çağrıştırıyor. Evet, açılışı bence kadın kullanımına yakın. Üst notalardaki hoş ve kaliteli gülden sonra, orta kısımda düşen kalite hissiyatı göze çarpıyor. Öd ağacının ağaçsı ve miskli verilmesi bence iyi sonuç vermemiş. Gül tabii ki etkili sonlara kadar fakat açılıştaki dinamik yapı, orta bölümden itibaren standart kadınsı, çiçeksi aromaya dönüşüyor. Orta kısımdan itibaren ortaya çıkan kuru paçuli bile kurtaramıyor durumu. Kötü mü değil ama bana pek uyduğunu söyleyemem.

Aslında kompozisyon çok basit Gucci Oud’da. Gül, öd ağacı, paçuli ve misk. Büyük değişim göstermeyen kokusu, derinlik içermiyor. Çok zengin kokmuyor ama kadınsı ve hafif karanlık durduğu söylenebilir. Basın bülteninde erkeklerinde kullanabileceği söyleniyor ama baskın gül suyu efekti sebebiyle, özellikle açılışı dişil hissiyat uyandırıyor. Tatlılığın verilişi abartılmamış neyse ki. Başlangıcı biraz tatlı, sonrasında daha kuru yöne doğru evriliyor.

Sonuç olarak Gucci’nin ana akım rakipleri için piyasaya sürdüğü Oud temalı parfümü harikalar yaratamıyor. Güzel başlangıcı dışında zihnimde çarpıcı izler bırakamadı. Yine de uygun fiyatlara bulunabilirse, bu türün meraklıları deneyebilir.

arap oud yen

EDP formunda Gucci Oud. Kalıcılığı iyi sayılır. Fark edilirliği ilk patlama dışında ortalamanın altında. Tam bir kış parfümü. Günlük kullanıma uyabileceğini düşünüyorum. Çok sivri tarafı yok kadın kullanımı için.

Koku Güzelliği:10/6

5 Ekim 2015 Pazartesi

Gucci by Gucci Pour Homme (2008)


Gucci by Gucci Pour Homme (2008)

"Modern erkeğin zamansız kokusu. Havalı, modern Gucci by Gucci Pour Homme, klasik erkeksiliğe saygı duruşudur. Keskin, şık bir parfümdür. Açılışı bergamot, servi ve menekşeyle gerçekleşir. Zengin orta notalarında tütün yaprakları ve yasemin bulunur. Alt notalarında sıcak paçuli-amber vardır. Sonuç olarak modern Gucci erkeği için yapılmış sofistike, zamansız ve erkeksi etkiye sahiptir. Gucci by Gucci Pour Homme'un aerodinamik biçimli modern şişesi, Gucci'nin yeni ikonunu da üstünde barındırır.

Modern erkek ikonunun imza kokusu: tensel, şık ve erkeksi."

Yukarıdaki satırların kulağa hoş geldiğinin farkındayım. Gucci by Gucci Pour Homme’un resmi tanıtımında yer alan bu ifadeler, birçok parfüm tanıtımında kelimelerin yerleri değiştirilerek karşımıza çıkarılıyor. Tabii söz konusu erkek parfümü olunca muhakkak erkeksilik vurgusu yapılıyor. Sanki her erkek maço parfümleri sevmek zorundaymış gibi. İkinci en çok karşımıza çıkan vurgu ise imza parfüm olma durumu. Sanırım bini geçmiştir erkeklerin imza parfümü. Piyasa çıkan her üç parfümden birisi imza kokumuz olduğunu söylüyor. Ne kadar da şanslıyız. Birde kendimize uygun parfümü bulamıyoruz diye yakınıyorsunuz. İşte size yüzlerce imza parfümünüz olduğunu iddia eden aday.

İşin şakasını bir yana bırakırsam, Gucci'nin eski ve enfes klasiklerinin üretimden kaldırılmasını hala hazmedebilmiş değiliz. Onun yerine Gucci bize yeni nesil parfümlerini sunuyor. Bu trendin ilk üyelerinden birisi olarak düşünülebilir Gucci by Gucci Pour Homme. Uzun zaman önce kullanmış ve başarılı bulmamıştım bu arkadaşı. Ara ara eskiden kullandığım parfümlere geri dönüp, incelemesini yaptığım kokulara yeniden şans veriyorum. Fikirlerimin ne oranda değiştiği çoğu zaman benim için de sürpriz olabiliyor. İşte yine böyle bir düşünceyle, Gucci by Gucci Pour Homme'u tekrar incelemeye aldım.


2008 yılı çıkışlı Gucci by Gucci Pour Homme, kendi sitelerinde odunsu şipre olarak sınıflandırılmış. Parfümün başlangıcı ferah nüanslarla gerçekleşiyor. Buruk bergamot ve biraz da servi desteğiyle iyi bir başlangıç yapıyor. Yapaylık yok denebilir. Üst notaları idare eder. Orta kısma geçildiğinde ferah turunçgiller ortadan kayboluyor. Onun yerine menekşe ortaya çıkıyor. Menekşeye kavunumsu yapı eşlik ediyor. Muhtemelen Calone bu hissi veriyor. Gerilerden tütün de geliyor ama menekşenin gerisinde kalmaktan kurtulamıyor. Menekşeyle aram hiç yok. Calone'u ise pek sevmem. Orta kısım benim için gayet başarısız. Son bölümde misk öne çıkmaya çalışıyor. Reçinemsi bir koku da alt notalarda mevcut. Neyseki orta bölümden daha hoş kapanışa sahip.

Gucci by Gucci Pour Homme, tarz olarak odunsu aromatik olarak sınıflandırılabilir. Yumuşak ve temiz odunsu yapıya menekşe ve meyvemsi ferahlık eklenmiş. Tütün, bildiğimiz anlamda dumansı değil meyvemsi ve vasat verilmiş. Orta kısımdaki kavunsu yapıya kafayı takmış durumdayım. Oraya uymamış ve anlamsız bir denemeye girilmiş orta bölümde. Bu da hayal kırıklığını derinleştiriyor kendi adıma. Orta bölümdeki yapaylık ve bayağılık, çoğu ileri kullanıcı için tahammül sınırlarını zorlayacaktır. Evet belki deneyimsiz ve genç arkadaşların ilgisini çekecektir ama benim için parfümün notunun düşmesinin en büyük sebebi olarak öne çıkıyor orta notalar.

Karşımızda ferah olmaya çalışan aromatik bir parfüm var. Garip ve buruk meyvemsilik Beyond Paradise For Men'i hatırlattı bana. Calone kullanımları ve aromatik odunsu yapı iki parfümü birbirine yakınlaştırıyor. Aslına bakılırsa sulandırılmış/seyreltilmiş hissiyat veriyor bu tür kokular bana. Burada da o duyguyu yaşadım. Sabunsuluğu çağrıştırmayan temizlik hissi, parfümü efendi delikanlı kokusuna çeviriyor adeta. Kirli ya da zorlayıcı değil. İyi aile çocuğu parfümü sanki Gucci by Gucci Pour Homme.


Ten üzerinde denediğimde karşıma kötü bir sonuç çıktı. Burada şimdiye kadar yazdıklarım genel anlamda ten üzerindeki izlenimlerim. Parfümü kıyafet üzerine uyguladığımda nispeten daha iyi bir kokuyla karşılaştım. Kumaş üzerinde tek düze tatlımsı miskli tütün halini aldı. Aromatik yanını kıyafet üzerinde de gösterdi. Diyeceğim şu ki, ten üzerinden ziyade kumaş üzerinde yani kıyafetlerimde daha iyi sonuç aldım. Size de böylesi bir kullanımı öneririm.

Sonuç olarak Gucci by Gucci Pour Homme, markanın ismine ve gücüne yakışmayacak bir parfüm. Her anlamda vasat olan bu arkadaşla, Gucci'nin fazla yol alamayacağı açık. Genel kitleye hitap eden, karakteri ve farklı yanı olmayan, karşı cinsin beğenmesini hedeflemiş piyasa parfümü görünümü sergiliyor. Bir şişesini almasanız hatta denemeseniz bile büyük kaybınız olmayacaktır. Hadi ama Gucci sarsıl ve kendine gel, sana yakışan parfümler çıkart karşımıza!

Parfümü Givaudan'ın tasarladığı söyleniyor. EDT formunda. Kalıcılığı fena değil ama fark edilirliği zayıf. Ofis kullanımı için düşünülebilir. Soğuk kış mevsimi dışında her zaman kullanılabilir.


Luca Turin, Gucci by Gucci Pour Homme'u "sarari man" olarak nitelemiş ve beş üzerinden iki puan vermiş. Bay Turin'in bu puanına katılmamak elde değil.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/5

11 Nisan 2015 Cumartesi

Gucci – Premiere (2012)


Gucci – Premiere (2012)

Fransa’nın en popüler yazlık bölgelerinden olan güney sahillerinin incisi denebilir Cannes şehri için. Fransa ve Avrupa sosyetesinin uğrak yerlerinden olan Cannes, lüks otelleri, yüksek emlak fiyatları ve masmavi denizi ile adeta çekim merkezi.

Cannes şehrinin bu kadar tanınmasının sebebi güzelim plajları olmasa gerek. Tabii Fransızlar muhakkak biliyorlardır Cannes'ı ama bütün dünya, bu şehri ünlü film festivali sayesinde tanıdı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra başlayan ve geleneksel hale gelen Cannes Film Festivali, Hollywood sinemasının dünya çapındaki etkisine direnen etkinlik olarak ilgi görüyor. Popüler gişe filmlerinin yerine daha sanatsal işlere, yabancı filmlere ve yönetmenlere yer veriliyor genel olarak. Cannes Film Festivali'nde vurdulu kırdılı, uçmalı atlamalı filmlerin pek yeri yok anlayacağınız.

Avrupa sinemasından da örneklerin sergilendiği Cannes Film Festivali, 2012 yılında bir parfümün piyasaya sürülmesine vesile olmuş. Gucci'nin ilk "Premiere" etiketli özel yapım kıyafet koleksiyonunun görücüye çıktığı 2010 yılındaki Cannes Film Festivali'nde, Selma Hayek, Naomi Watts, Camilla Belle, Kate Beckinsale gibi ünlüler Gucci'nin yeni “Premiere” kreasyonuna ait elbiseleri giymeyi tercih etmişler. Bir anlamda Gucci, 2012 çıkışlı Premiere parfümünü, yeni kıyafet serisi "Premiere Koleksiyonuna" istinaden piyasaya sürmüş.


Gucci Premiere parfümünün tanıtım yüzü olarak ünlü oyuncu Blake Lively görev yapmış. Gossip Girls dizisinin bu güzel oyuncusuna da yakışabilecek bir parfüm zaten Premiere. Bu anlamda da Gucci iyi seçim yapmış. Kendi sitelerinde Premiere parfümü, "sofistike bir odunsu miskli parfüm" olarak tanıtılmış.

Premiere'i üzerime sıktığımda beni ferah çiçekler karşılıyor. Çok farklı olmayan çiçekler gayet neşeli, canlı, kadınsı ve güzel. Başlangıcını beğendim. Orta kısımda çiçeklere meyveler ekleniyor. Bergamot, tuzlu turunçgiller ve kavun onu neredeyse sucul tarafa çekiyor. Nane ya da misk de olabilir orta bölümde. Serin-soğuk orta bölüm ferahlığa daha yakın. Başlangıcı kadar sevemesem de idare eder orta notalar. Geleyim sonlara. Ya da gelmesem mi? Alt notalarda yapay çiçekler, yapay odunsu notalar ve yapay paçuli her şeyi alt üst ediyor. Bu ana kadar canlı, neşeli ve ortalama kalitedeki çiçeksi-meyveli yapı, bıktırıcı ve vasat yapaylığa doğru evriliyor. Son kısım biraz baş ağrısı yaptı bende.

Premiere, bariz şekilde meyveli-çiçeksi tarzın tipik örneği. Beyaz çiçekler, portakal çiçeği, gül ve yasemin parfümün çiçek ayağını oluşturuyor. Meyveli kısmı ise bergamot, portakal, kavun ve azıcık kırmızı meyveler üstleniyor. Alt notalara kadar meyveli-çiçeksi yapı devam ediyor. Son bölümde çiçeksilik devam etse de artık odunsu notalar ve paçuli olaya tamamen hakim.


Açıkçası çok derin ve karmaşık yapısı yok. Basit sayılabilecek, herkese hitap edebilecek kokusu genel olarak ferahlığa yakın. Fakat sonları bence pek de ferah nüanslar taşımıyor. Çoğu kişi Premiere'i yazlık bir koku olarak düşünse de bence son kısmı bunaltıcı olabilir sıcaklarda. Bana kalırsa kullanım dönemi ılık ilkbahar günleri olmalı. Üst ve orta kısmın ferah olduğu tespiti ise yerinde.

Premiere, genç kızların oldukça seveceği giriş seviyesindeki bir parfüm gibi düşünülebilir. Çok fazla teyze ya da abla kokusu değil. Eğlenceli, cıvıl cıvıl, hareketli, uçarı ve umursamaz bir karakteri var sanki. Kız arkadaşlarla gidilen piknikte, sevgiliyle ilk buluşmada, AVM gezmelerinde, Starbucks'taki sohbetlerde, kızlar, "hangi parfümü kullansam" sorunsalına Premiere ile çözüm bulabilirler.

Tabii Gucci'nin sevdiğimiz ve takdir ettiğimiz eski parfümlerinin zihnimizde yankıları sürüyor. Onun içindir ki Gucci'den kalite anlamında umutluydum fakat biraz hayal kırıklığına uğradım. Ortalama kalitedeki çiçeksi-meyveli parfümle karşılaşmak, Gucci adına üzücü. Piyasada bu tür yüzlerce parfüm varken, marka değeri yüksek Gucci'den daha yaratıcı, çarpıcı ve ilginç parfüm beklemek abes olmayacaktır. Pek özenilmemiş sanki onun tasarımına. Çok daha iyilerini yapabilirsin Gucci, bunu biliyoruz.

Belki de sorun bende daha doğrusu tenimdedir. Evet parfümün başından itibaren bariz kadınsılığa sahip olduğu aşikar. Yine de bazı kadın parfümleri erkeklerde hiç fena durmaz. Premiere ise en azından benim tenimde hiç cazibeli hale gelmedi. Muhtemelen bir kadında çok daha çekici, eğlenceli ve etkileyici duracaktır. Hani bazı parfümler vardır, kadınlarda muhteşem durur ama erkekte aynı etkiyi bırakmaz. Ya da tam tersi bazı erkek parfümleri gerçekten erkekler içindir, kadınlara uymaz bir türlü. Tahminimce Premiere, kadın tenine ve ruhuna çok daha uygun bir parfüm. Bana verdiği hissiyat bu yöndeydi. Yine de seçim sizin.


Benim kullandığım EDP olanıydı. Sonrasında EDT versiyonu da piyasaya sürülmüş. EDP'nin kalıcılığı yeterli ama farkedilirliği biraz düşük. Gerçi başlangıcın etrafa yayılımı iyi ama 1-2 saat sonra tene yaklaşıyor. Büyük beklentilere girmeden, üst notalarının cazibesine hemen kapılmadan denemenizi ve öyle almanızı öneririm.

Koku Güzelliği:10/6

23 Haziran 2014 Pazartesi

Gucci - Oud (2014 - Yeni Parfüm)


Niş parfüm evlerinin son yıllarda sevdikleri ve bolca kullandıkları öd teması, adeta çılgınlık haline gelmek üzere. Bir çok niş marka öd merkezli parfümlere imza atıyor. Hatta bu akım, tasarım markalarına kadar sıçramış durumda. Yves Saint Laurent ve Versace'in öd parfümü denemelerinden sonra, yeni bir çalışma da Gucci'den geldi.

Gucci'nin son yıllardaki yeni nesil parfümleri hayal kırıklığı yaratsa da öd kokusunu sevenlerin oldukça ilgisini çekebilecek bir arkadaş Gucci Oud. 2014 çıkışlı parfüm, uniseks olarak piyasaya sürüldü. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Oryantal olarak sınıflandırılmış. Parfümün detaylı tanıtım bilgilerine de ulaştım. Buradan sizlerle paylaşmayı uygun gördüm:

Gucci Oud: Gizemli Duygusallık

Gucci’nin kreatif direktörü Frida Giannini, Oud'un tasarım sürecinde yoğun seyahatlerinden esinlenmiştir. Değişik yerlere seyahat tutkusu ve egzotik kültürlerden etkilenme deneyimiyle, yeni bir parfümün hayalini kurdu: büyüleyici, zengin ve gizemli, bilinmeyeni keşfetme seyahati gibi. Sonuç olarak Gucci Oud, doğunun yoğun ve duyusallığını kutlayan bir parfümdür.

Gucci Oud, parfüm uzmanları açısından yeni deneyimler arayan, güçlü, baştan çıkarıcı, Gucci’nin ruhuna uyan, Doğu’nun tarihsel içerikleriyle donanmış, modern ve ikonik olarak yorumlanan bir kokudur.


Parfümün zengin yoğunluğu Gucci için özel olarak seçilmiş, kültürü yapılmış doğal ve eşsiz Oud'dan kaynaklanmaktadır. Bu özel kalitede Oud, Laos’un orta bölgesinden gelmekte ve özel olarak itina ile yetiştirilmektedir. Oud ağacının damıtılmasından sonra özel ek bir süreç ile % 100 doğal olarak sertifikalandırılan yüksek saflıkta özütü elde edilir. Parfüm için üretilen esansın yüksek kalite standardında sürekliliği sağlanmıştır.

Gucci Oud kullanıldığında, zengin Bulgar gülü ve portakal çiçekleri kokularından önce armut, ahududu notalarıyla ve safranın canlılığı ile açılır. Oud’un yoğun duyusallığı amber, misk notaları ve özellikle Gucci kokularının gerçek ikonu paçuli ile artırılmıştır.

Şişe ve ambalaj Gucci by Gucci'nin yeni serisi olan mükemmel Gucci Oud kokusunu kapsar. Markaya özgü tasarım motifli şişe ve karton ambalajı, yarı şeffaf siyah şişe, Gucci biniciliğe ait ağ şeridinin kum püskürtülmüş versiyonu ile dekore edilmiştir. İç kısmında parlak altın yaldız GG arma, mat arka planda yine altın yaldızla kontrast yaparken, şerit karton ambalaj üzerinde mat siyah arka plan üzerinde parlak siyah olarak yinelenmiştir. Siyah ve altının renk uyumu ve yontmalı şişenin geometrik kapağı parfümün karakterine mükemmel uyan, oryantal ve sanatsal dekor kazandırır.


Seçkin doğal özün, amber notası ve safran nüanslarla harmanlanması ile Gucci Oud, geleneksel parfümlerden farklı olarak yoğunluk ve duyusallık kazanır. Bu muhteşem, zengin ve egzotik koku, lüksün ruhuyla karışarak erkekler ve kadınlar için aynı şekilde uyumlu hale gelir.

Frida Giannini şöyle söyler: “Bazı şeyler vardır cinsiyetle değil ruh haliyle belirlenir. Gucci Oud'da bunlardan biridir. Gizemli, büyüleyici ve alışık olunmadık bir yerde duyuları çağrıştıran parfüm oluşturmak istedim. Baştan çıkarıcı ve sonrasında hayaliyle süregiden.”

15 Aralık 2012 Cumartesi

Gucci – Nobile (1988)



Gucci – Nobile (1988)  Markanın klasikler arasında yer alan erkek parfümü.

İster küçümseyin ister burun kıvırın. Fakat bir yorumcunun dediği gibi Brut parfümü, belki de farkında olmadan çığır açmıştı. Aromatik fujer kavramının en önemli temsilcilerinden olan Brut, kendisinden sonra gelecek parfümlere ışık tutmuş, yol göstermişti. Parfüm üreticilerinin çoğu ise bu yola karşı çıkmadılar. Oradan yürüdüler.

İyi de bu nasıl oldu. Aslında çok da şaşılacak bir şey değil. Çünkü 1960’lı yıllarda kaç tane parfüm üreticisi marka vardı ki? Şimdiki gibi her önüne gelenin parfüm çıkarttığı yıllar değildi 1960’lar. O zaman küçük bir hatırlatma yapayım dönemin popüler parfümlerini:

Guerlain – Habit Rouge
Guerlain – Chamade
Chanel – No.19
Christian Dior – Eau Sauvage
Christian Dior – Diorling
Yves Saint Laurent – Rive Gauche (Woman)
Yves Saint Laurent – Y
Guy Laroche – Fidji
Lancome – O de Lancome
Hermes – Caleche
Aramis Classic
Estee Lauder – Estee
Diptyque – L’Eau
Rochas – Monsieur
Creed – Irisia
Creed - Epicea
Paco Rabanne – Calandre
Nina Ricca – Capricci

Yukarıdaki arkadaşlar 1960’ların popüler parfümleri arasında gösterilebilir. Hadi bu markalara 9-10 tane daha ekleyelim. İşte koca on yılda piyasaya çıkan parfüm sayısı. Oysaki 2012 yılında sadece niche markalar bile daha fazla parfüm piyasaya sürmüştür. Çok satan ana akım markaları (Calvin Klein, Hugo Boss vb.) saymıyorum bile.


Diyeceğim o ki bugün marketlerde ve eczanelerde bile satılan Brut, aslında aromatik fujerların atalarından birisi sayılabilir. Brut’ün etkileri Azzaro Pour Homme, Chanel – Antaeus, Paco Rabanne Pour Homme, Pierre Cardin Pour Monsiuer, Guy Laroche – Drakkar Noir gibi klasiklerde görülebilir. Hatta hafiften de olsa 1980’li yılların sonuna doğru uzanmış olabilir etkisi. Belki de Gucci’ye bile ilham kaynağı olmuştur.

Oysaki 1980’ler Gucci ailesi için çok da iyi geçmiyordu. O yıllarda vergi kaçırma ve cinayet davaları ile zor günler geçiriyordu aile fertleri. Sanki rüzgar tersine dönmüştü. Zaten çok geçmeden Gucci markası ailenin elinden tamamen çıkacak ve Ortadoğu merkezli bir yatırım şirketine geçecekti.

Zor geçen 1980’li yıllarda Gucci’nin saat ve el çantası alanında önemli atılımlar yaptığı görülüyordu. 1988 yılında piyasa sürdüğü kırmızı renkli tenis ayakkabıları ise kimsenin dikkatinden kaçmamıştı. Sanırım Gucci o yıllarda elitlerin sporu olarak kabul edilen tenise “bende buradayım” diyerek göz kırpıyordu. Tam da aynı yıl Gucci’nin parfüm birimi yeni bir eserin tanıtımını yaptılar. Parfümün ismi İtalyanca’da “asil, soylu” anlamına gelen Nobile olarak belirlenmişti.


Aromatik fujer olarak sınıflandırabileceğimiz Nobile’ın açılışı eskilerden gelen lavantamsı bergamot ile gerçekleşiyor. Yine bir dejavu hissi. 1980’li yılların keskin ve erkeksi parfümlerinin tıpkısı, aynısı. Ralph Lauren – Safari, Guy Laroche – Drakkar Noir ve Loewe Esencia’yı andırıyor üst notalar. Biraz tozlu, buruk ve nostaljik. Nobile’ın açılışı pek bana göre değil.

Daha sonrasında hafiften bir dönüşüm geçiriyor kokumuz. Lavantamsı bergamotun yerine limon, aromatik otlar ve çam ağacı geliyor. Aslında limon, yeşil erkeksi çiçekler ve çam kombinasyonu diyebilirim. Erkeksi, çok doğal ve harika. Nobile’ın orta notaları oldukça etkileyici. Rahatlıkla söyleyebilirim ki parfümün en güzel yeri burası. Bana biraz Penhaligon’s’un Blenheim Bouquet’ini hatırlattı. Parfümün ismi neden asil anlamına gelen bir kelimden seçilmiş şimdi anlıyorum.

Son kısım ise tipik bir ferah fujer. Artık klasik haline gelmiş deri, meşe yosunu, silhat (paçuli) imzasını atıyor. Deri ön planda diyebilirim. Bana çok uymasa da diğer eski tip rakiplerinden daha rafine ve başarılı.


Nobile bence oldukça ferah sayılabilecek bir arkadaş. Fakat günümüzün akuatik, ferah kokuları ile karıştırılmasın. Ağırlık yeşil erkeksi çiçekler, limon, bergamot, lavanta ve deri de. Zengin, kaliteli ve erkeksi. Akdenizli ve İtalyan erkeği havasını taşıyor adeta. Geneli itibariyle eski koktuğunu kabul etmek gerek. Zaten onun da çok modern ya da sıra dışı olayım diye bir gayreti yok. Döneminin koku karakteri ve trendini yansıtıyor. Modern parfümler gibi bolca tatlılık barındırmıyor. Ciddi ve aristokratik.

Bence Nobile diğer eski tip aromatik fujerlardan kullanması ve sevmesi daha kolay yapıda. Tam bir erkek parfümü. Saf ve katıksız. Safari, Jazz ya da Drakkar Noir’i düşündüğümüzde Nobile hepsinden birkaç adım önde. Gerek koku güzelliği gerekse sevilebilirlik anlamında. Ama benim için hala fazla eski, fazla fujer ve fazla nostaljik.


Nobile’ı geçtiğimiz haftalarda yazdığım Loewe Esencia ile Drakkar Noir’in karışımına benzetiyorum. Esencia’nın yeşil çiçeksi tarafını almış. Drakkar Noir’in ise çam, silhat ve deri kısmını almış gibi.

Ne yazık ki Nobile’in üretimi sonlandırılmış durumda. Yani artık bulmak çok zor. Bulunsa bile çok yüksek fiyatlara satılıyor. Neyseki böyle bir klasiğin son zamanlarına olsa da yetişebilmiş durumdayım. Bu anlamda kendimi şanslı hissediyorum. Bir devir daha kapanmış gibi görünüyor artık. Yazık…

Parfümümüz dört mevsimde de kullanılabilecek gibi. 30 yaş ve üzerindeki arkadaşlara tavsiye ederim.

Artıları:
+ Orta notaları çok iyi.
+ Kalıcılığı yüksek.
+ Erkeksi ve rafine bir parfüm arayanlara hitap ediyor.

Eksileri:
- Başlangıcını çok sevmedim.
- Eski tarzı herkesin hoşuna gitmeyecektir.
- Sonlanan üretimi nedeniyle ulaşmak zor. Fiyatı yüksek.

Koku Güzelliği:10/7

9 Kasım 2011 Çarşamba

Gucci - Gucci Pour Homme II (2007)


Gucci - Gucci Pour Homme II (2007)

Gucci parfümü deyince aklıma her zaman Gucci Pour Homme geliyor. Belki de kokusunu başarılı bulduğumdan. Yada kalitesi ve olgun tavrından dolayı. 2000’li yıllardan sonra üretilmiş bu çok başarılı parfümün 2007 yılında ikincisi çıkarıldı. Yani bir devam parfümü. Ama abisi Gucci Pour Homme’a çok benziyor dersem doğru olmaz. Gucci Pour Homme II’nin şişesinin mavi olduğuna aldanıp akuatik, deniz gibi kokan bir parfüm beklemeyin. Tarz olarak odunsu-baharatlı diye sınıflandırılmış. Geçelim detaylara.

İlk sıkıldığında tatlı meyveler hissettim. Ama sanki daha çok meyveli-çiçeksi gibi. Açıklanan üst notalarına baktığımda menekşe ve bergamot görünüyor. Sanırım bu hissi menekşe veriyor. Başlangıç çok tanıdık, temiz, tatlı ve modern. Bir süre sonra orta notalar kendisini gösteriyor. Bu andan itibaren tam bir baharat etkisi hakim. Başlangıçtaki tatlılık bu kısımda da aynen devam ediyor. Aromatik baharatlar gayet güzel. Son olarak da yumuşak odunsular ve birazcık tütün var sanki. Bu kısımda tatlılık biraz azalıyor. Aslında iyi de oluyor.

Gucci Pour Homme II’de bana göre ana tema tatlı aromatik baharatlar. Baharat derken biber ağırlıklı olarak kullanılmış. Fakat öyle keskin bir şekilde kullanılmamış. Çok yumuşatılmış ve tatlandırılmış. Birazda tarçın var sanki. Bu kısım abisi Gucci Pour Homme’u hatırlattı bana. Belki de isminden ötürü küçük de olsa benzer taraf olsun istenmiş olabilir.

Parfümümüzde bariz bir tatlılık var. Şekerli, ağır yada baygın bir kullanım yok. Tam sınırda. Dozu iyi ayarlanmış. Onun dışında temiz, sakin, kibar, efendi, modern bir kokusu var. Bu parfümü kullanıp da nefret edecek birisini bulmak zor. Çok güvenli kokusu. Günlük kullanım dışında ev yada ofis kullanımı için çok uygun. Muhtemelen çok güzel tepkiler alacaksınız çevrenizdekilerden. Hatta kız arkadaşınız ile ilk buluşmanız için de güzel bir seçenek. 

Gucci Pour Homme’un eksik yönleri yok mu? Tabiki var. Mesela çok düz çizgide ilerliyor. Neredeyse hiç değişmiyor kokusu. Bu anlamda hayal kırıklığı yaşadım. Gucci Pour Homme ve Envy For Men’deki kompleks yapıyı düşündüğümde, daha çok özenilebilirmiş diye içimden geçirdim. İkinci olarak kokusu biraz fazla “iyi çocuk” tarzında. Gucci muhtemelen çok satacak ve herkesin sevebileceği gibi bir parfüm üretmek istemiş. Yani bir anlamda tribünlere oynamış. İsteğini gerçekleştirse de çok yaratıcı veya etkileyici olmayan bir koku ortaya çıkmış. Ama yine de kesinlikle kötü bir parfüm değil. Hatta arkadaşlarınıza gönül rahatlığıyla “acaba beğenir mi” diye düşünmeden hediye edebilirsiniz.

Kalıcılığı bence yeterli. Ama farkedilirliği en büyük eksikliklerinden birisi. Tende zayıf kalıyor. Kendisini pek gösteremiyor. Yani farkedilirliği epey düşük. Zaten onun için dışarıda kullanımdan çok ev-ofis içerisinde kullanmak daha iyi sonuç verecektir. Hem baharatlı hemde yumuşak, hafif tarzından dolayı çok sıcak yaz günleri dışında her zaman kullanılabilir. Gucci Pour Homme daha çok 30 yaş üzeri arkadaşlara uygunken, Gucci II 30 yaş altına daha iyi gider diye düşünüyorum.       

Artıları:
+ Tatlı baharatlı kokusu çok modern, temiz ve yapaylık barındırmıyor.
+ Bu parfümü beğenmeyen zor çıkar diye düşünüyorum.
+ İyi bir hediye olacağı kesin.

Eksileri:
- Başından sonuna çok değişmeyen yapısı biraz şaşırttı beni.
- Farkedilirliği düşük.

Koku Güzelliği:10/7   Kalıcılık:10/7   Farkedilirlik:10/5