Gucci – Nobile (1988) Markanın klasikler arasında yer alan erkek parfümü.
İster küçümseyin ister burun kıvırın. Fakat
bir yorumcunun dediği gibi Brut parfümü, belki de farkında olmadan çığır
açmıştı. Aromatik fujer kavramının en önemli temsilcilerinden olan Brut,
kendisinden sonra gelecek parfümlere ışık tutmuş, yol göstermişti. Parfüm
üreticilerinin çoğu ise bu yola karşı çıkmadılar. Oradan yürüdüler.
İyi de bu nasıl oldu. Aslında çok da
şaşılacak bir şey değil. Çünkü 1960’lı yıllarda kaç tane parfüm üreticisi marka
vardı ki? Şimdiki gibi her önüne gelenin parfüm çıkarttığı yıllar değildi
1960’lar. O zaman küçük bir hatırlatma yapayım dönemin popüler parfümlerini:
Guerlain – Habit Rouge
Guerlain – Chamade
Chanel – No.19
Christian Dior – Eau Sauvage
Christian Dior – Diorling
Yves Saint Laurent – Rive Gauche (Woman)
Yves Saint Laurent – Y
Guy Laroche – Fidji
Lancome – O de Lancome
Hermes – Caleche
Aramis Classic
Estee Lauder – Estee
Diptyque – L’Eau
Rochas – Monsieur
Creed – Irisia
Creed - Epicea
Paco Rabanne – Calandre
Nina Ricca – Capricci
Yukarıdaki arkadaşlar 1960’ların popüler
parfümleri arasında gösterilebilir. Hadi bu markalara 9-10 tane daha ekleyelim.
İşte koca on yılda piyasaya çıkan parfüm sayısı. Oysaki 2012 yılında sadece
niche markalar bile daha fazla parfüm piyasaya sürmüştür. Çok satan ana akım
markaları (Calvin Klein, Hugo Boss vb.) saymıyorum bile.
Diyeceğim o ki bugün marketlerde ve
eczanelerde bile satılan Brut, aslında aromatik fujerların atalarından birisi
sayılabilir. Brut’ün etkileri Azzaro Pour Homme, Chanel – Antaeus, Paco Rabanne
Pour Homme, Pierre Cardin Pour Monsiuer, Guy Laroche – Drakkar Noir gibi
klasiklerde görülebilir. Hatta hafiften de olsa 1980’li yılların sonuna doğru
uzanmış olabilir etkisi. Belki de Gucci’ye bile ilham kaynağı olmuştur.
Oysaki 1980’ler Gucci ailesi için çok da
iyi geçmiyordu. O yıllarda vergi kaçırma ve cinayet davaları ile zor günler
geçiriyordu aile fertleri. Sanki rüzgar tersine dönmüştü. Zaten çok geçmeden
Gucci markası ailenin elinden tamamen çıkacak ve Ortadoğu merkezli bir yatırım
şirketine geçecekti.
Zor geçen 1980’li yıllarda Gucci’nin
saat ve el çantası alanında önemli atılımlar yaptığı görülüyordu. 1988 yılında
piyasa sürdüğü kırmızı renkli tenis ayakkabıları ise kimsenin dikkatinden
kaçmamıştı. Sanırım Gucci o yıllarda elitlerin sporu olarak kabul edilen tenise
“bende buradayım” diyerek göz kırpıyordu. Tam da aynı yıl Gucci’nin parfüm
birimi yeni bir eserin tanıtımını yaptılar. Parfümün ismi İtalyanca’da “asil,
soylu” anlamına gelen Nobile olarak belirlenmişti.
Aromatik fujer olarak sınıflandırabileceğimiz
Nobile’ın açılışı eskilerden gelen lavantamsı bergamot ile gerçekleşiyor. Yine
bir dejavu hissi. 1980’li yılların keskin ve erkeksi parfümlerinin tıpkısı,
aynısı. Ralph Lauren – Safari, Guy Laroche – Drakkar Noir ve Loewe Esencia’yı
andırıyor üst notalar. Biraz tozlu, buruk ve nostaljik. Nobile’ın açılışı pek
bana göre değil.
Daha sonrasında hafiften bir dönüşüm
geçiriyor kokumuz. Lavantamsı bergamotun yerine limon, aromatik otlar ve çam
ağacı geliyor. Aslında limon, yeşil erkeksi çiçekler ve çam kombinasyonu
diyebilirim. Erkeksi, çok doğal ve harika. Nobile’ın orta notaları oldukça
etkileyici. Rahatlıkla söyleyebilirim ki parfümün en güzel yeri burası. Bana
biraz Penhaligon’s’un Blenheim Bouquet’ini hatırlattı. Parfümün ismi neden asil
anlamına gelen bir kelimden seçilmiş şimdi anlıyorum.
Son kısım ise tipik bir ferah fujer.
Artık klasik haline gelmiş deri, meşe yosunu, silhat (paçuli) imzasını atıyor. Deri ön planda diyebilirim. Bana çok uymasa da diğer eski tip rakiplerinden daha rafine ve başarılı.
Nobile bence oldukça ferah sayılabilecek
bir arkadaş. Fakat günümüzün akuatik, ferah kokuları ile karıştırılmasın.
Ağırlık yeşil erkeksi çiçekler, limon, bergamot, lavanta ve deri de. Zengin,
kaliteli ve erkeksi. Akdenizli ve İtalyan erkeği havasını taşıyor adeta. Geneli
itibariyle eski koktuğunu kabul etmek gerek. Zaten onun da çok modern ya da
sıra dışı olayım diye bir gayreti yok. Döneminin koku karakteri ve trendini
yansıtıyor. Modern parfümler gibi bolca tatlılık barındırmıyor. Ciddi ve
aristokratik.
Bence Nobile diğer eski tip aromatik
fujerlardan kullanması ve sevmesi daha kolay yapıda. Tam bir erkek parfümü. Saf
ve katıksız. Safari, Jazz ya da Drakkar Noir’i düşündüğümüzde Nobile hepsinden
birkaç adım önde. Gerek koku güzelliği gerekse sevilebilirlik anlamında. Ama
benim için hala fazla eski, fazla fujer ve fazla nostaljik.
Nobile’ı geçtiğimiz haftalarda yazdığım
Loewe Esencia ile Drakkar Noir’in karışımına benzetiyorum. Esencia’nın yeşil
çiçeksi tarafını almış. Drakkar Noir’in ise çam, silhat ve deri kısmını almış
gibi.
Ne yazık ki Nobile’in üretimi
sonlandırılmış durumda. Yani artık bulmak çok zor. Bulunsa bile çok yüksek
fiyatlara satılıyor. Neyseki böyle bir klasiğin son zamanlarına olsa da
yetişebilmiş durumdayım. Bu anlamda kendimi şanslı hissediyorum. Bir devir daha
kapanmış gibi görünüyor artık. Yazık…
Parfümümüz dört mevsimde de
kullanılabilecek gibi. 30 yaş ve üzerindeki arkadaşlara tavsiye ederim.
Artıları:
+ Orta notaları çok iyi.
+ Kalıcılığı yüksek.
+ Erkeksi ve rafine bir parfüm
arayanlara hitap ediyor.
Eksileri:
- Başlangıcını çok sevmedim.
- Eski tarzı herkesin hoşuna
gitmeyecektir.
- Sonlanan üretimi nedeniyle ulaşmak
zor. Fiyatı yüksek.
Koku
Güzelliği:10/7