Müthiş klasikleriyle parfümseverlerin oldukça sevdiği bir marka Balenciaga. 1947 yılından itibaren parfüm üreten Balenciaga, tabii ki asıl iş alanı moda ve kıyafet alanında da iddialı. Oldukça köklü bir parfüm geçmişi olan Balenciaga’nın parfümlerini artık Coty’nin pazarladığını görüyoruz. Tabii Coty gibi modern dünyaya uyum sağlamış küresel bir firmanın kar-zarar hesabı yapacağını ve yeni parfümlerle kazanç sağlamak isteyeceğini düşünebiliriz. Ve ne yazık ki beklenen son olarak eski ve şahane klasiklerin bu süreçte üretimlerinin bitirilmesi de gerçekleşecek. 2017 yılının dünyası böyle olmasını gerektiriyor belki de.
Balenciaga’nın şöhretli klasiklerinin tamamının üretimi bitirilmiş durumda. Balenciaga Pour Homme, Portos, Cristobal, Ho Hang ve Ho Hang Club gibi parfümler, kendi sitelerinde bile bulunmuyor artık. Her ne kadar üretimi bitirilse de Ho Hang oldukça ilgimi çeken ve merak ettiği bir parfümdü. 1971 çıkışlı Ho Hang’dan on altı yıl sonra Ho Hang Club piyasaya sürüldü. Ve hep yeni nesil parfümlerden bıkmış bünyem Ho Hang Club gibi 1980’ler parfümünü denemek için sabırsızlanmaya başlamıştı. Bakalım Ho Hang Club bize neler vaat ediyor.
Parfümün açılışı tuzlu bergamot ve bir parça aromatik otlarla gerçekleşiyor. Eski ve tozlu kokan turunçgiller gayet başarılı fakat ömürleri çok kısa. Fazla geçmeden tuzlu bergamota miskli hayvansılık ekleniyor. Orta bölüm, genel olarak bu sıcak hayvansı yapının eşliğinde devam ediyor. Bu hayvansılık koyu bir deriyi çağrıştırıyor. Geri planda kuru baharatlar (muhtemelen karanfil) ve erkeksi çiçekler (gül olabilir) miskli hayvansı deriye yardım ediyor. Fakat öyle güçlü halde değiller. Son bölüm ilginç. Hayvansılığın kalmadığı alt notalarda topraksı olmayan paçuli ve egzotik amber algılıyorum. Gerilerden kendisini göstermeye çalışan meşe yosununu ise sevgiyle kucaklıyorum. Kapanışı harika.
Ho Hang Club, 1980’lerin erkeksi tarzına yakın. Hafiften maço, hissedilir oranda hayvansı, pek şakası olmayan, 35 yaş üzerine uyabilecek beyefendi parfümü denebilir. Beni rahatsız eden tarzdaki hayvansal tarafını tabii ki sevemedim. İlk bir saati atlatabilirseniz sonrasında güzel bir kokuya karşılaşıyorsunuz. Zaten bu duruma hiç şaşırmadım. Bir klasik, çoğu zaman en güzel kokusunu sona saklar.
Başlangıcı bana göre olmasa da orta bölümün sonlarından itibaren gayet başarılı Ho Hang Club. İşin ilginci rahatsız edici hayvansı kısımdan sonra fark edilirliği de trajik şekilde düşüyor ve dinamizmini kaybediyor. O sıcak, tuzlu, terli hayvansılık etrafa yayılırken geri plandaki baharatların ve erkeksi çiçeklerin esamisi okunmuyor. Eğer bu tarz parfümleri seviyorsanız oldukça ilginizi çekecektir.
Ho Hang Club anlaşılacağı üzere çok zengin, detaylı, katmanlı ve kaliteli bir parfüm. Yapaylığın rastlanmadığı kokusunda her daim karşınıza sürpriz nota çıkıyor ve şaşırtıyor. Günümüzün tekdüze şeker bombası parfümleriyle uzaktan yakından ilgisi yok. Kendisine özgü bir duruşu ve karakteri olan bir arkadaş.
Kullanım döneminde iki parfüme benzettim Ho Hang Club’ı. Birincisi Antaeus ikincisi Kouros. Antaeus’un o sıcak hayvansı kokusuyla Kouros’un anlatması zor tuzlu-terli yapısı sanki Ho Hang Club’un üst-orta bölümünde birleştirilip verilmiş. Ho Hang Club’un ikinci bölümüyse tamamen ayrı bir alem. Kafa karıştırıcı bir eser diyebilirim.
EDT formundaki Ho Hang Club’ın kalıcılığı tende az, fark edilirliği normalin altında. Tam bir sonbahar-kış parfümü. Ilık havalarda boğucu olabilir.
Koku Güzelliği:10/6
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder