İlhamını hayali çiçeklerden alan çiçek parfümü kulağa tuhaf mı geliyor? Soyut çiçekleri anlamada duyularımız bize ne kadar yardım edebilir? Bir çiçeğin gücünü kullanmak ne kadar yaratıcı olabilir? Cevaplarını bulamadıktan sonra, soru sormanın ne anlamı vardır?
2008 yılında Olivier Polge’un giriştiği işin zorluğunu kabul etmemiz gerekiyor. Kenzo’nun yeni parfümü için kendisinden “erkekler için çiçek parfümü” yapması mı istendi bilemiyorum fakat Power isimli parfümlerinin sonucu aşağı yukarı böyle oldu. Çoğumuzun zihnindeki algı şöyledir: “Çiçek parfümleri kadınlar içindir”. Ama durun bir dakika, belki de bu durum değişmek üzere!
Her ne kadar kendi sitelerinde odunsu amber vurgusu yapılsa da, Power, çiçeksi kokuları seven erkeklerin en güvendiği seçeneklerden birisiydi. Di-li geçmiş zaman kullanıyorum çünkü çoğu yerde Power’ın üretiminin bitirildiği söyleniyor ki muhtemelen doğru. Gerçi bu aralar çoğu yerde bulunsa da, ilerleyen yıllarda ulaşılması çok zorlaşacak bu ilginç parfümün.
Power’ın açılışı tatlı, modern meyvelerle gerçekleşiyor. Kimileri turunçgillerden bahsediyor ki haklılar fakat bence açılışta ekşi meyveler de var. Belki de kiraz vardır azıcık. Üst notaları çok güzel. Orta kısımda meyvemsiliğin yerini sabunsu çiçekler alıyor. Gül mü, leylak mı ne olduğunu ayırt edemiyorum fakat parfümün çiçeksi-sabunsu yana doğru kaydığı aşikar. Portakal çiçeğini de andırıyor sanki. Orta kısım hala doğal ama pek bana göre değil. Kapanışta çiçekler hala var ama sabunsuluk azalmış durumda. İris (süsen) çiçeğini alt notalarda algıladığıma yemin edebilirim. Son bölüm çok yumuşak, kremsi ve neredeyse vanilya tadında miskle gerçekleşiyor ki, nefis.
Power, rahatlıkla meyveli-çiçeksi olarak sınıflandırılabilir fakat buradaki meyveler de çiçekler de vasat ve piyasa işi değil. Bir ana akım markanın parfümünde az görülecek kadar kaliteli, leziz ve sevilesi. Burnu tırmalayan yapaylığın hissedilmemesi mutluluk verici. Belki tabir yanlış olacak ama bazı niş parfümlerle rahatlıkla yarışacak kalitede. Notalar çok temiz ve net. Meyvelerin verilişi tam sevdiğim gibi. Orta bölümdeki çiçekler benim için fazla sabunsu-pudralı olsa da başarılı. Son bölümse çok hoş ve yumuşacık.
Yok, yok haksızlık etmeyeyim, parfümün tamamı yumuşacık. Sakin, basit, barışçıl ve azıcık kadınsı. Onun erkek parfümü olarak tasarlandığını ve pazarlandığını düşünürsek kadınsı hissiyat, ilk başta irkiltici geliyor ama kullandıkça kendisini sevimli kedi yavruları gibi sevdiriyor. APOM Pour Homme, Dior Homme, Dior Homme Intense, ne kadar kadınsıysa, Power’da o kadar kadınsı.
Kimilerinin Cuir Amethyste’e, kimilerinin Gucci Pour Homme II’ye, kimilerinin Feminite du Bois’e, kimilerinin Magnetism’e benzettiği Power, bana daha çok Feminite du Bois ile Apom Pour Homme’un arasında bir yerlerde gibi geldi, yanılıyor da olabilirim.
Sonuç olarak Power’ı sevdim. Tek kusuru biraz fazla tatlı olması. Keşke tatlılık azaltılsaymış. Ayrıca fark edilirliği de ilk dakikalar dışında zayıf. Kalıcılığı yeterli. EDT olması ve parfümün genel karakterinin yumuşaklık barındırması onu tene yakın bırakıyor.
Çoğu kişi onu yaz parfümü olarak değerlendirse de bence, çok sıcak yaz günlerinde biraz fazla tatlı kaçabilir. Bence serin ilkbahar-sonbahar ya da hafif esintili yaz akşamları için daha uygun. Çok sıcak yaz günlerinde kullandığım Power’ı, serin sonbaharda denemek için sabırsızlanıyorum.
Koku Güzelliği:10/8
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder