Clive Christian – 1872 Men (2001)
Kafam fena halde karışık. Bir tarafta İngiltere Kraliçesi Viktorya, bir tarafta Roma İmparatoru Nero, bir tarafta gourmand iddiası ve diğer tarafta Viktorya dönemi İngiltere’sindeki Crown Perfumery. Sanırım olayı yavaş yavaş çözmeye başladım.
İngilizlerin tarihi parfüm evi Crown Perfumery’nin, yakın zamanda Clive Christian markası tarafından satın alınmasıyla olay başlıyor. Crown Perfumery’nin 1800’lü yıllarda, Viktorya döneminde üretime başladığı ve o zamanki kraliyet ailesine de hizmet verdiği söyleniyor. Tabii Viktorya dönemi, İngiltere tarihinde çok tartışmalı bir zaman dilimi. Dönemin siyasi, kültürel ve dini polemiklerine girmeyeceğim. Anladığım kadarıyla Clive Christian, Crown Perfumery’nin kurulduğu yıl olan 1872 tarihini parfüm ismi haline getirerek vefa örneği sergilemiş. Tarihi parfüm evine bir tür saygı duruşu anlamına geliyor bu jest.
Clive Christian’ın kendi sitelerindeki Kraliçe Viktorya vurgusu, bayan Victoria Christian’ın bir söyleşisindeki İmparator Nero’nun adaçayı sevgisi ve Chandler Burr’un 1872 Men’i gourmand olarak sınıflandırması ilk başlarda beni şaşırtsa da parfümü kullanmaya başladığımda taşlar yerine oturmaya başladı.
Clive Christian’ın sitesinde parfümlerinin tek tek tanıtımlarının yapılmadığını biliyoruz. Genel 1-2 cümleyle sunum yapılıyor. Markanın kurucusunun kızı Victoria hanımın, 1872 Men için, Roma İmparatoru Nero’nun adaçayı otunu bildiğini, ferahlatması ve rahatlatması için kullandığını söylemesi şüphesiz önemli. Zaten parfümün genelindeki aromatik otların neden verildiğini böylece anlamış oluyoruz. 1872 Men’in İngiliz mükemmelliğinin yansıması olduğu ve geleneksel Viktorya dönemi parfümlerine gönderme yaptığını belirtiyorlar.
Parfümü üzerime sıktığımda ferah aromayla karşılaşıyorum. Neroli-bergamot ikilisi ilk saniyelerde etkili. Yüksek kaliteli başlangıcı biraz yeşil ve çok doğal kokuyor. Üst notaları nefis. Orta kısma geçildiğinde ana yapı pek değişmiyor. Bergamot yine etkin. Yeşil meyvelere bu sefer aromatik otlar ekleniyor. Adaçayı, kekik hatta fesleğen bile olabilir. Orta notalar hala saygın, kuru ve yeşil. Başlangıcı kadar olmasa da beğendim orta bölümü. Son kısımda sanki ekşimsi buruk mandalina rol alıyor. Biraz misk ve ferah amber de algılıyorum fakat ağırlık acımsı mandalinada. Son kısım eh işte.
1872 Men, ferah aromatik bir narenciye parfümü. Nerolinin başlangıçtaki katkısı olumlu yönde. Bergamotun baskın yapısı biraz eski tarz şipreleri anımsatıyor. Günümüzün portakal kokulu parfümlerine pek benzemiyor bu anlamda. Daha karakteristik ve yeşil kokuyor. Zaten şişesinin rengi az çok fikir verebilir size. Aromatik otların etkisi yadsınamaz. Yeşil narenciyeler, buruk bir uyum oluşturmuş otlarla. Sonlardaki mandalina benzeri koku (belki de yuzu meyvesi), üst ve orta kısımla uyumsuz değil. Alt notalarda yeşil yapı etkisini kaybediyor sadece.
Kimi yorumcular onun çiçeksi yanına dikkat çekmeye çalışsa da bence pek öyle değil. Çiçeklerden ziyade aromatik otlar hakim parfüme. Ayrıca kimilerinin parfümü “kadınsı” bulmalarını hiç anlayamadım. Bence erkeksi nüanslar taşıyor ve kadınsı değil.
Yukarıda söylediğim gibi yeni nesil tipik turunçgil parfümlerine benzemiyor. Asidik, buruk belki ekşimsi bile diyebiliriz. Eskilerden gelen, farklı, soylu ve resmi bir tarzı var. Buradan onun üst yaş guruplarını hedeflediğini düşünüyorum. Zaten birçok genç arkadaşımızın onu deneyip de çok seveceğini sanmıyorum. Olgun tarzı, sıcak yaz mevsiminde plaj gezmelerinde değil de golf kulüplerinde ya da ultra lüks yatıyla Akdeniz koylarını turlayan bir süper zenginin kullanımına uygun hale getiriyor onu.
Bana katılır mısınız bilemem ama başlangıcı biraz Neroli Portofino’yu anımsatıyor. Tabii Neroli Portofino’da biraz daha ferah ve baskın neroli vardı. 1872 Men’deyse bergamotla dengelenmiş neroli. 1872 Men’in kapanışı ise Yuzu Fou’yu aklıma getirdi. Benzer şekilde verilmiş buruk-asidik yuzu meyvesi belki de zihnimde mandalinanın canlanmasını sağladı. Orta kısım ise gayet kendine özgü.
1872 Men, kesinlikle yüksek kaliteli bir parfüm. Notalar çok doğal, yapaylığa rastlanmıyor. Bu konuda onu eleştirmek mümkün değil. Fakat her kaliteli parfümü sevip, kendimize yakıştıracağız diye kuralımız yok. Herkesin sevemeyeceği farklı narenciye kullanımıyla, 1872 Men, kısıtlı bir guruba hitap ediyor gibi.
Yine dedikodu yapayım ve kimi yorumcuların parfümde ısrarla “tereyağı” gibi bir koku olduğunu söylemelerine geleyim. Bir kere 1872 Men kuru sayılabilecek yapıda. Pek öyle yağlı bir koku beklemeyin. 1872 Men’i defalarca denememe rağmen tereyağı gibi bir kokuya rastlamadım. Umarım Clive Christian birden bire galeyana gelip, parfümün resmi notalarını açıklamaz ve içerisinde de tereyağı notası olmaz. Eğer varsa fena utanırım.
Ve geleyim en tartışılan konuya. Çoğu yorumcu 1872 Men’nin o inanılmaz fiyat etiketini hak edip etmediğini sorguluyor hatta daha çok eleştiriyor. Parfümün çok katmanlı ve kapsamlı olmadığını söylemek gerekiyor. Genel olarak basit, ferah, lüks bir narenciye kokusu olarak tasarlanmış. Parfümün arkasındaki isimse son yılların en başarılı burunlarından Geza Schoen. Geri planı sağlam bir parfüm olmasına rağmen bu kadar yüksek fiyatı, basit bir turunçgil kokusuna verir misiniz işte asıl soru bu. Kimisi verir, kimisi vermez bizi de ilgilendirmez ama ben olsam bir şişesini almayı düşünmezdim. Çünkü koku karakteri anlamında bana yakın olduğunu düşünmüyorum. Bu tarz kokuları seviyorsanız ve dünyanın en pahalı parfümlerini sattıklarını iddia eden bu markanın eserleri dolabımda durmalı derseniz o zaman almanız konusunda size hak veririm. Durum benim açımdan böyledir.
Denemeden almamanız gerektiğini sanırım söylememe gerek yok. Luca Turin, 1872 Men’i tatlı turunçgil olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden üç puan vermiş. Bir başka yazar Chandler Burr’da ona üç puanı layık görmüş. Eğer beş üzerinden puan verecek olsaydım sanırım ben de üç puan verirdim.
İlkbahar-yaz kullanımı için daha uygun gibi görünüyor. Otuz beş hatta kırk yaş üzeri erkekleri hedeflediğini sanıyorum. Yaz mevsiminde bile takım elbise giymek zorunda olan beyaz yakalılara önerebilirim. 1872 Men, Pure Perfume konsantrasyonuna sahip fakat bu çok yüksek konsantrasyon, fark edilirliğini olumlu anlamda etkilememiş. Kalıcılığı idare eder ama fark edilirliği ilk patlamadan sonra zayıflıyor. Onun için “tene yakın kalan bir züppe” diyebilirim sanırım.
Koku Güzelliği:10/7.5
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder