Penhaligon’s –
Blenheim Bouquet (1902)
İspanya
Kralı II. Carlos'un, 1700 yılında ölmesi, Avrupa kıtasının kısa süre içinde
karışmasına sebep olacaktı. Dönemin en büyük sömürgelerine sahip devleti
İspanya'da yönetim boşluğu oluşacağını düşünen diğer Avrupa devletleri,
İspanya'nın elinden sömürge ülkeleri alabilmek için kısa sürede birbirleriyle
savaşmaya başladılar. 1700'de başlayan ve ismi İspanya Veraset Savaşı olarak
tarihe geçen savaşlar, 1715 yılına kadar devam etti. Avrupa'daki bir çok devletin
katıldığı savaşa bazı sömürge devletlerin de katılmasıyla dünya savaşı halini
aldı adeta İspanya Veraset Savaşı.
Bu
büyük savaşta bazı devletler işbirliği yaparak güçlerini birleştirdiler.
İngiltere, Avusturya Hollanda ve Roma İmparatorluğu, güçlü bir orduyla
Fransız-Bavyera ordusuna karşı savaştı. 1704 yılında Tuna'nın kıyısında
gerçekleşen savaşta Fransızlar ağır bir yenilgi aldılar ve Avrupa'nın süper
gücü olma vasıflarını kaybettiler. Bu savaşın Avrupa tarihi açısından çok
önemli siyasi ve ekonomik sonuçları olmuştu.
Tarihe
Blenheim Savaşı olarak geçen bu hadisenin sadece siyasi sonuçları olmamıştı.
Savaşı kazanan ordunun komutanı Marlborough Dükü, bu başarısının ardından
İngiltere tarafından ödüllendirilmek istendi. İngiltere'de Oxford’un kuzeybatısındaki
Woodstock bölgesinde, Marlborough Dükü için saray yaptırılmasına karar verildi.
Üç hektar genişliğindeki araziye yapılan saraya Blenheim adı verildi. Yapım
aşamasında İngiltere meclisinin çok masraflı olduğu için tepki göstermesi ve
mimarının sarayın inşaatı devam ederken görevinden alınması gibi aksilikleri
saymazsak, çok gösterişli bir yapı ortaya çıkmıştı. Müthiş bahçe düzenlemesi ve
farklı mimari tarzların (barok, neogotik ve neoklasik) birleşiminden oluşan
saray kompleksi, bugün İngiltere'nin tarihi ve kültürü açısından büyük önem
taşıyor. Artık müze olarak sergilenen Blenheim Sarayı, turist kafilelerine ve
konserlere ev sahipliği yapıyor.
İngiltere'nin
bu önemli sarayı, 1902 yılında yine bir İngiliz olan ve kolonya-parfüm
üreticisi Walter Penhaligons'a ilham verdi. Yeni parfümünün ismini Blenheim
Bouquet koyarak, bir anlamda bu tarihi saraya saygı duruşunda bulundu. Böylece
Penhaligon's markasının çok uzun yıllardır en çok satan erkek parfümüne imza
attı. Kendi sitelerinde Blenheim Bouquet'i "Penhaligons'un kahramanı"
olarak nitelemeleri dikkat çekici. Dediklerine göre hala markanın en popüler
parfümüymüş Blenheim Bouquet. Zaten yine kendileri onu "zamansız bir
klasik" olarak görmekteler. Evet değerli dostlar karşımızda 113 yıllık bir
anıt var. Ve hala çok popüler, hala çok satıyor ve hala çok seviliyor.
Çok
uzun zaman önce kullanmıştım Blenheim Bouquet'i. O zamanlar oldukça sevmiştim
kendisini. Bakalım aradan geçen yıllardan sonra benim cephemde değişen neler
var?
Blenheim
Bouquet'in açılışı eskilerden gelen buruk limonla gerçekleşiyor. Çok parlak
olmayan limon biraz kolonyaları hatırlatıyor. Aromatik otlar geri planda destek
veriyor limona. Başlangıcını sevdim. Orta kısma geçildiğinde limon geri plana
geçiyor. Aromatik otlar biraz daha kendisini gösteriyor. Fakat asıl bombayı çam
patlatıyor. Orta notalarda çam ağacı esansı kokuya her şeyiyle egemen oluyor.
Ağır ve reçinemsi kokmayan çama lavanta eşlik ediyor. Orta bölüm için eh işte
diyebilirim. Son kısım, orta notaların ekseninde ilerliyor. Açıkçası büyük
değişim olmuyor. Belki biraz miskin etkinliği artıyor. Vetiver sürpriz şekilde
ortaya çıkıyor. Son kısım benim için yeterli. İşte size Blenheim Bouquet.
Başlangıçtaki
limon gayet güzel, ferah ve rahatlatıcı. Limonu sevdiğim için üst notalarını
beğendim. Orta kısımdaki çam, lavanta ile olgun ve erkeksi etki yaratıyor ama
çok benim sevdiğim gibi değil. Buradaki çam kullanımı bir tuhaf. Sanki çam
esanslı terebentin gibi garip bir yapısı var. Bildiğiniz mis gibi doğal çam
ağacı gibi değil. Sonrasında lavanta da çamın etkisinde kalıyor. Kötü değil ama
beklediğim gibi de değil. Son bölüm, orta notalarla hemen hemen aynı kokuyor.
Görüşüne
göre çok basit ve sade bir formülle karşı karşıyayız. Limon, çam, lavanta ve
misk. Hepsi bu. Çok fazla derinliği olmayan, zengin sayılamayacak, gösterişli
denemeyecek, abartısız bir minimal Blenheim Bouquet. Başlangıcındaki limonu
saymazsak aynı çizgide ilerleyen, mütevazi ama aynı zamanda şık, asil, mesafeli
ve biraz resmi. Onu çarşı pazar gezmelerinden ziyade, takım elbiseyle ya da en
azından şık bir gömleğin üzerine kullanmak isabetli olacaktır. Bu anlamda
İngiliz geleneksel aristokrat havasını koruyor. Zaten bu parfümü kullanan
ünlüler arasında Prens Charles'ın ve Prens William'ın olması size fikir verebilir
onun tarzı hakkında.
Aradan
geçen yıllar ve deneyimlerin artması, insanın fikirlerini ve
düşüncelerini değiştirebiliyor. Kimi insanlarda ileriye doğru pozitif anlamda
olabilirken, bazılarında ne yazık ki geriye doğru gidebiliyor. Benim düşüncelerim
ileriye doğru mu gidiyor yoksa geriye mi gidiyor bunun kararını zaman verecektir. Blenheim Bouquet özelinde konuşursam, ilk denediğimde çok
sevmiştim fakat bu kullanımda o kadar da ilginç olmadığını düşündüm. Başlangıcı
gayet güzel ve rafine ama ülkemizde çoğu kişi üst notaları limon kolonyasına benzetecektir. Bunda parfümdeki limon-turunçgil kullanımının 1900’lü yılların
başlarına öykünmesi var. Bu kadar eski bir parfümde, günümüzdeki modern
turunçgilleri görmek mümkün olmayacaktır. Bu anlamda kendi döneminin koku
karakterini vermesi bakımından denenmesi gereken bir eser.
Evet
o önemli bir klasik. Parfümlerin tarihinde saygı duyulan yere sahip. Eğer bu
tür eski tarz erkeksi parfümlere meraklıysanız, Blenheim Bouquet sizin için iyi
seçim olabilir. Luca Turin'in kitabında baharatlı turunçgil olarak
sınıflandırılmış ve beş üzerinden üç puan almış.
EDT
konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı ortalama. Fark edilirliği düşük.
İlkbahar-yaz mevsimi için uygun. Erkeksi ve olgun yapısı, belli yaşın üzerindeki
erkekleri hedeflediğini düşündürtüyor.
Not:
Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku
Güzelliği:10/7
Gerçekten de dediğiniz gibi pek çok kişinin limon kolonyasına benzeteceği doğrudur, çünkü ben de aynen benzettim :) hatta ben bunu kolonya niyetine kullanırım diye düşündüm. Çünkü yapısı buna müsait, farkedilirlik ve kalıcılık olarak zaten kolonya ayarında, kokusu da anımsatıyor... Tabi ki kaliteli bir koku, 35-40 yaş üstü, ağır kokuları sevmeyenler için bahar ve yazlık bir koku... maxen...
YanıtlaSil