22 Mayıs 2015 Cuma

Penhaligon’s – Blenheim Bouquet (1902)


Penhaligon’s – Blenheim Bouquet (1902)

İspanya Kralı II. Carlos'un, 1700 yılında ölmesi, Avrupa kıtasının kısa süre içinde karışmasına sebep olacaktı. Dönemin en büyük sömürgelerine sahip devleti İspanya'da yönetim boşluğu oluşacağını düşünen diğer Avrupa devletleri, İspanya'nın elinden sömürge ülkeleri alabilmek için kısa sürede birbirleriyle savaşmaya başladılar. 1700'de başlayan ve ismi İspanya Veraset Savaşı olarak tarihe geçen savaşlar, 1715 yılına kadar devam etti. Avrupa'daki bir çok devletin katıldığı savaşa bazı sömürge devletlerin de katılmasıyla dünya savaşı halini aldı adeta İspanya Veraset Savaşı.

Bu büyük savaşta bazı devletler işbirliği yaparak güçlerini birleştirdiler. İngiltere, Avusturya Hollanda ve Roma İmparatorluğu, güçlü bir orduyla Fransız-Bavyera ordusuna karşı savaştı. 1704 yılında Tuna'nın kıyısında gerçekleşen savaşta Fransızlar ağır bir yenilgi aldılar ve Avrupa'nın süper gücü olma vasıflarını kaybettiler. Bu savaşın Avrupa tarihi açısından çok önemli siyasi ve ekonomik sonuçları olmuştu.

Tarihe Blenheim Savaşı olarak geçen bu hadisenin sadece siyasi sonuçları olmamıştı. Savaşı kazanan ordunun komutanı Marlborough Dükü, bu başarısının ardından İngiltere tarafından ödüllendirilmek istendi. İngiltere'de Oxford’un kuzeybatısındaki Woodstock bölgesinde, Marlborough Dükü için saray yaptırılmasına karar verildi. Üç hektar genişliğindeki araziye yapılan saraya Blenheim adı verildi. Yapım aşamasında İngiltere meclisinin çok masraflı olduğu için tepki göstermesi ve mimarının sarayın inşaatı devam ederken görevinden alınması gibi aksilikleri saymazsak, çok gösterişli bir yapı ortaya çıkmıştı. Müthiş bahçe düzenlemesi ve farklı mimari tarzların (barok, neogotik ve neoklasik) birleşiminden oluşan saray kompleksi, bugün İngiltere'nin tarihi ve kültürü açısından büyük önem taşıyor. Artık müze olarak sergilenen Blenheim Sarayı, turist kafilelerine ve konserlere ev sahipliği yapıyor.


İngiltere'nin bu önemli sarayı, 1902 yılında yine bir İngiliz olan ve kolonya-parfüm üreticisi Walter Penhaligons'a ilham verdi. Yeni parfümünün ismini Blenheim Bouquet koyarak, bir anlamda bu tarihi saraya saygı duruşunda bulundu. Böylece Penhaligon's markasının çok uzun yıllardır en çok satan erkek parfümüne imza attı. Kendi sitelerinde Blenheim Bouquet'i "Penhaligons'un kahramanı" olarak nitelemeleri dikkat çekici. Dediklerine göre hala markanın en popüler parfümüymüş Blenheim Bouquet. Zaten yine kendileri onu "zamansız bir klasik" olarak görmekteler. Evet değerli dostlar karşımızda 113 yıllık bir anıt var. Ve hala çok popüler, hala çok satıyor ve hala çok seviliyor.

Çok uzun zaman önce kullanmıştım Blenheim Bouquet'i. O zamanlar oldukça sevmiştim kendisini. Bakalım aradan geçen yıllardan sonra benim cephemde değişen neler var?

Blenheim Bouquet'in açılışı eskilerden gelen buruk limonla gerçekleşiyor. Çok parlak olmayan limon biraz kolonyaları hatırlatıyor. Aromatik otlar geri planda destek veriyor limona. Başlangıcını sevdim. Orta kısma geçildiğinde limon geri plana geçiyor. Aromatik otlar biraz daha kendisini gösteriyor. Fakat asıl bombayı çam patlatıyor. Orta notalarda çam ağacı esansı kokuya her şeyiyle egemen oluyor. Ağır ve reçinemsi kokmayan çama lavanta eşlik ediyor. Orta bölüm için eh işte diyebilirim. Son kısım, orta notaların ekseninde ilerliyor. Açıkçası büyük değişim olmuyor. Belki biraz miskin etkinliği artıyor. Vetiver sürpriz şekilde ortaya çıkıyor. Son kısım benim için yeterli. İşte size Blenheim Bouquet.


Başlangıçtaki limon gayet güzel, ferah ve rahatlatıcı. Limonu sevdiğim için üst notalarını beğendim. Orta kısımdaki çam, lavanta ile olgun ve erkeksi etki yaratıyor ama çok benim sevdiğim gibi değil. Buradaki çam kullanımı bir tuhaf. Sanki çam esanslı terebentin gibi garip bir yapısı var. Bildiğiniz mis gibi doğal çam ağacı gibi değil. Sonrasında lavanta da çamın etkisinde kalıyor. Kötü değil ama beklediğim gibi de değil. Son bölüm, orta notalarla hemen hemen aynı kokuyor.

Görüşüne göre çok basit ve sade bir formülle karşı karşıyayız. Limon, çam, lavanta ve misk. Hepsi bu. Çok fazla derinliği olmayan, zengin sayılamayacak, gösterişli denemeyecek, abartısız bir minimal Blenheim Bouquet. Başlangıcındaki limonu saymazsak aynı çizgide ilerleyen, mütevazi ama aynı zamanda şık, asil, mesafeli ve biraz resmi. Onu çarşı pazar gezmelerinden ziyade, takım elbiseyle ya da en azından şık bir gömleğin üzerine kullanmak isabetli olacaktır. Bu anlamda İngiliz geleneksel aristokrat havasını koruyor. Zaten bu parfümü kullanan ünlüler arasında Prens Charles'ın ve Prens William'ın olması size fikir verebilir onun tarzı hakkında.

Aradan geçen yıllar ve deneyimlerin artması, insanın fikirlerini ve düşüncelerini değiştirebiliyor. Kimi insanlarda ileriye doğru pozitif anlamda olabilirken, bazılarında ne yazık ki geriye doğru gidebiliyor. Benim düşüncelerim ileriye doğru mu gidiyor yoksa geriye mi gidiyor bunun kararını zaman verecektir. Blenheim Bouquet özelinde konuşursam, ilk denediğimde çok sevmiştim fakat bu kullanımda o kadar da ilginç olmadığını düşündüm. Başlangıcı gayet güzel ve rafine ama ülkemizde çoğu kişi üst notaları limon kolonyasına benzetecektir. Bunda parfümdeki limon-turunçgil kullanımının 1900’lü yılların başlarına öykünmesi var. Bu kadar eski bir parfümde, günümüzdeki modern turunçgilleri görmek mümkün olmayacaktır. Bu anlamda kendi döneminin koku karakterini vermesi bakımından denenmesi gereken bir eser.

Evet o önemli bir klasik. Parfümlerin tarihinde saygı duyulan yere sahip. Eğer bu tür eski tarz erkeksi parfümlere meraklıysanız, Blenheim Bouquet sizin için iyi seçim olabilir. Luca Turin'in kitabında baharatlı turunçgil olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden üç puan almış.


EDT konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı ortalama. Fark edilirliği düşük. İlkbahar-yaz mevsimi için uygun. Erkeksi ve olgun yapısı, belli yaşın üzerindeki erkekleri hedeflediğini düşündürtüyor.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

1 yorum:

  1. Gerçekten de dediğiniz gibi pek çok kişinin limon kolonyasına benzeteceği doğrudur, çünkü ben de aynen benzettim :) hatta ben bunu kolonya niyetine kullanırım diye düşündüm. Çünkü yapısı buna müsait, farkedilirlik ve kalıcılık olarak zaten kolonya ayarında, kokusu da anımsatıyor... Tabi ki kaliteli bir koku, 35-40 yaş üstü, ağır kokuları sevmeyenler için bahar ve yazlık bir koku... maxen...

    YanıtlaSil