Givenchy – Ange
ou Demon (2006)
İyi
ile kötü, cennet ve cehennem, Adem ile Havva, melek ile şeytan... Bu ikilik
örneklerini arttırabiliriz. Hatta muhtemelen insanlığın ilk kıssası ve binlerce
yıldır bu dünyada yaşamamızın sebebi Hz. Adem kıssasına bakabiliriz. Kuran-ı
Kerim'de detaylıca verilmiş olan Adem kıssası ve ondan önce Allah'ın
"yeryüzünde bir halife yaratacağım" müjdesini incelemeliyiz belki de.
Şeytan'ın,
ilk yaratılmış insana boyun eğmeyi reddetmesi ve Allah'ın makamından
kovulmasının anlatısını Kuran'ın çeşitli ayetlerinden okuyoruz. Farklı
ayetlerde ise meleklerin güzel karakterlerinden bahsedilir ve övülürler. Yani
karşımızda ikili bir yapı var. Bir tarafta iyiliği, temizliği, saflığı temsil
eden melekler, diğer taraftaysa kibri, şımarıklığı ve saygısızlığı temsil eden
şeytan.
2006
yılında dünyanın en ünlü moda markalarından Givencyh, yeni kadın parfümünün
ismini "Ange ou Demon" koyduğunda ilgi çekeceğini tahmin ediyordu.
Teoloji ile güzellik endüstrisinin fazla yolu kesişmese de, zaman zaman dini
referanslı isimlere rastlıyoruz parfümlerde. Givenchy'nin Ange ou Demon'unu da
bu bağlamda düşünebiliriz.
Türkçe
karşılığı "Melek ya da Şeytan" olan Ange ou Demon'un kadın parfümü olarak
piyasaya sürüldüğünü görüyoruz. Tabii burada kadınların anlaşılmaz, değişken ve
öngörülemez ruh hallerinin, güçlü duygusal tepkilerinin, şeytan ve melek
ikiliğiyle bağdaşlaştırılmaya çalışıldığını söyleyebiliriz. Kadının istediği
zaman etrafa mutluluk saçan bir melek olabildiğini, kalbi kırıldığında ya da
yaralandığında intikamını acımasızca alabilen şeytana dönüşebilmesi, kadın
denen mucizenin kimi zaman meleklik kimi zaman şeytanlık payesi almasına sebep
oluyor. Tabii buradan hiç bir kadına ya da genel anlamda insana melek veya
şeytan gibi sıfatları layık görmüyorum. Givenchy'nin ve yine genelde birçok
markanın "tanıtımda çarpıcılık" ilkesine sadık kaldıkları
söylenebilir. Zaten biliriz ki şeytan da melek de aslında içimizde bir yerlerde
saklıdır, ta ki biz onu ortaya çıkarıncaya kadar.
Givenchy'nin
yeni nesil kadın parfümlerini temsil eden Ange ou Demon, markanın iddialı
işlerinden birisi. Büyük reklam kampanyaları ile dünya çapında güçlü şekilde
piyasaya sürdükleri Ange ou Demon'un, yakın zamanlarda farklı versiyonları da
çıkarıldı. 2015 yılı itibariyle Ange ou Demon isimli on altı parfüm satışa
sunuldu. Yani asıl Ange ou Demon'u saymazsak on beş flanker'ı bulunuyor.
Kendi
sitelerinde çiçeksi oryantal olarak sınıflandırmışlar Ange ou Demon'u. Zambak
çiçeği ve meşe ağacının belirgin etkilerinin olduğunu vurgulamışlar. Parfümün
açılışı tatlımsı turunçgiller (mandalina ağırlıklı) ve kremsi yeşil yapraklara
güçlü şekilde eşlik eden anason/meyan köküyle gerçekleşiyor. Başlangıcı yeşil,
neredeyse çimensi, ilginç ve güzel. Açılışını beğendim. Orta bölüme
geçildiğinde turunçgillerin etkisi zayıflıyor. Bu andan itibaren kadifemsi notalar
öne çıkıyor. Çok kadınsı olmayan çiçekler, bademli yapay vanilya, şekerli meyan
kökü/anason, orta notaları oluşturuyor. Oldukça tatlı kadifemsi orta bölüm hem
yapay hem de cazibeli ve kışkırtıcı. Orta kısımda biraz Hypnotic Poison
etkileri var sanki. Muhtemelen bademli vanilya teması böyle düşünmeme sebep
oluyor. Geçeyim sonlara. Alt notalarda yumuşak odunsu notalar mevcut. Açıklanan
notalarında meşe yosunu var ama yine rastlayamadım bu müthiş notaya. Kapanışta
ilginç bir sürprizle karşılaşıyorum: tütsü. Karanlık verilmiş tütsü, yeterince
rafine ve başarılı. Tatlılığın oldukça azaldığı alt notaları beğendim.
Ange
ou Demon, başlangıçta şaşırtıcı şekilde meyan köklü yeşil ve turunçgil
meyvelerini merkeze alıyor. Yapaylığa rastlanamayan üst notalar gayet güzel.
Hatta parfümün açık ara en sevdiğim yeri oluyor. Kimileri başlangıcını tuhaf ve
itici bulsa da bence başarılı açılışı. Orta kısımda kadifemsi meyan kökü ve
bademli vanilya hissi, kokuyu farklı tarafa çekiyor. Bu anlamda başlangıcından
farklı kokuyor orta bölüm. Ne yazık ki artan yapaylık, orta notaları benim için
sevmesi zor hale getiriyor. Kimi kullanımlarda baş ağrısına sebep oluyor orta
notalar. Aynı şeyi Hypnotic Poison'da da yaşamıştım. Evet rahatsız edici
şekilde yapay orta bölüm ama yine de insanın bir şekilde ilgisini çekmeyi
başarıyor. Son kısımda iyice zayıflayan kokusu, kadın parfümlerinde fazla
rastlanmayan kuru odunsu ve tütsülü yapıyla kapanışı yapıyor.
Parfümün
kapsamlı ve karmaşık olduğu söylenebilir. Kokunun üzerinde hayalet gibi dolaşan
kadifemsi ve meyan kökü benzeri yapı, sonlara kadar devam ediyor. Zengin ve
dolgun bir koku. Alt, orta ve son kısımdaki ayrım ve değişim keyif verici. Düz
çizgide ilerlediğini söylemek haksızlık olur. Bu anlamda başarılı.
İddialı,
cazibeli, hırslı ve çarpıcı bir koku olması düşünülmüş tahminimce Ange ou Demon’un.
Öteki türlü çok güçlü rakipleri ile nasıl baş edebilir ki? Angel, Hypnotic
Poison, Rush, Lolita Lempicka, Addict ve diğerleri meydanı kolay kolay Ange ou
Demon'a kaptırmak istemeyeceklerdir. Modern, çekici, yapay, dişi, fettan, vamp,
dikkat çekici bir parfüm. Yüksek kaliteli olduğunu söylemek zor.
Kullanım
sürecinde nedense erkeklere de uyabileceğini düşündüm. Özellikle başlangıcı
erkek kullanımına yakın. Gerçi orta kısımda kadın tarafına kayıyor. Yine de
üzerinde ve tenimde çok da kadınsı durmadığını düşünüyorum. Bilemiyorum, siz
yine de deneyin belki seversiniz.
Ange
ou Demon, bademli vanilya efekti ile Hypnotic Poison çağrışımı yaparken, meyan
kökü temasıyla Lolita Lempicka'yı (kadın) anımsatıyor. Hatta biraz ileri gidip
Lolita Lempicka ile Hypnotic Poison'u bir şişeye doldurup çalkalasak, belki de
Ange ou Demon'a yakın bir koku elde ederiz. Kim bilir.
Son
olarak geleyim Melek-Şeytan ikiliğine. Parfümün ismindeki melek ve şeytan,
şüphesiz ki Givenchy'nin bize küçük bir oyunu. Ange ou Demon, meleğe mi uyar
yoksa şeytana mı? Bence çok masum ve romantik bir parfüm değil. Onun içindir ki
meleğe yakıştıramadım bir türlü. Onun günaha, baştan çıkarıcılığa, baş
kaldırmaya daha yakın olduğunu düşündüğüm için şeytana daha çok yakışacağını
hissediyorum.
Eau
de Parfum (EDP) konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı gayet iyi. Fark edilirliği
başlarda yüksek. Sonbahar-kış kullanımı için daha uygun. Günlük kullanımdan
ziyade, özel anların, gece gezmelerinin, akşam yemeklerinin parfümü olmalı. Yaş
olarak ise otuz ve üzerindeki kadınlara öneririm. Genç kız kokusu değil.
Denemeden almak riskli olabilir, benden söylemesi.
Luca
Turin'in kitabında Ange ou Demon, çiçeksi oryantal olarak sınıflandırılmış ve
beş üzerinden bir puan verilerek en düşük not layık görülmüş. Böylece bay
Turin'in en sevmediği kadın parfümlerinden birisi olmuş.
Kokusunun
tasarımına Jean-Pierre Bethouart ve Olivier Cresp birlikte imza atmış. Önemle
belirtmem gereken durumu da açıklayayım. Bazı dini hassasiyetleri yüksek olan
ülkelerde (Orta Doğu ve Arap pazarı), Ange ou Demon ismi yerine Ange ou Etrange
adı altında piyasaya sürülüp satılıyor. Buradaki amaç şu olabilir. Demon
kelimesinin şeytanı çağrıştırmasına önlem olarak ismi değiştirilmiş bazı
ülkeler için. Yani Ange ou Etrange ismine rastlarsanız biliniz ki Ange ou Demon
ile aynı parfüm.
Koku Güzelliği:10/7
Raşit Bey, yorumunuz gerçekten çok doğru. Acayip bir yapaylık var, tenime sıktığımda ise acımsı bir kokuya dönüşüyor. Ben de Luca Turin gibi hiç beğenmeyenlerdenim.
YanıtlaSilEvet garip bir yapaylık var ama tuhafta bir cazibesi var. Sevmek ile nefret etmek arasında bırakıyor insanı. Ben yine de sevdim Ange ou Demon'u.
Sil