Givenchy –
Amarige (1991)
"Givenchy'nin
aşka övgüsü."
Ne
çoktur aşka ve onun bize yaşattığı duygulara yapılan vurgular. "Aşka
Övgü"nün, Erasmus'un Deliliğe Övgü'sünden farkı nedir ki? Aşka da bir
çeşit delilik hali değil mi? Normal şartlar altında yapmayacağımız çoğu şeyi
aşk yaptırmaz mı bize? Aşkın gücünün karşısında kim durabilir ki? Kerem ile
Aslı'yı ne durdurabilmişti? Romeo ve Julyet'in aşkları için ölümü bile göze
almalarına ne denebilir? Ya Amerika yakın tarihinin en serseri aşıkları Bonnie ve
Clyde'in soydukları her mekana bir çiçek bırakmaları neyi simgeliyordu? Aşkın
romantik yönünü mü?
Çoğumuz
biliriz ki aşk inanılmazdır. Birden sizi avucuna alıverir, evirir, çevirir ve
bambaşka birisi yapar. İnsanlık tarihinin belki de en eski duygusu için
yazılmış binlerce şiir, kitap, makale, söylenmiş yüzlerce şarkı, çevrilmiş
onlarca film hiç bir zaman yeterli olmaz. Çünkü aşk, belki de evrenin en merkezi
duygularından birisi. Yaratıcımızın bize armağan ettiği en muhteşem şeylerden
olabilir mi?
Büyük
kısmının kadınlara hizmet vermekten memnun olduğu güzellik sektörü, aşkın
çekiciliğinin ve gücünün dışında kalabilir miydi? Ürünlerinde, kadınların en
büyük tutkusu aşkın nesneleşmesi neden yanlış olsun ki? Hele ki Givenchy gibi
güzellik ve kozmetik alanının iddialı oyuncusu, bir parfümünü aşka adasa fena
mı yapmış olurdu? İşte karşımızda bir aşk çocuğu var bugün.
Özüne
ve kalbine aşkı alan Givenchy'nin 1990'lı yılların en önemli kadın parfüm
klasiği Amarige, ismindeki "evlilik" göndermesi bir yana, içeriğindeki
güçlü çiçeksilikle dişiliği her daim burnunuza hatırlatıyor. 1980'li yılların
kadınsı şiprelerine pek benzemeyen Amarige, daha çok modern sayılabilecek tatlı
çiçeksilik üzerine kurgulanmış gibi.
Amarige'in
açılışı çiçeksi bir patlama ile gerçekleşiyor. Beyaz sabunsu-kremsi çiçekler,
daha ilk saniyelerde kokunun yol haritasını çiziyor. Yasemin olduğunu tahmin
ettiğim üst notalardaki beyaz çiçek, tatlı ve tanıdık geliyor. Başlangıcını
beğendim. Orta kısımda form fazla değişmiyor. Sadece sabunsuluk artıyor.
Sümbülteber olduğu az da olsa açığa çıkan orta bölümdeki çiçekler,
başlangıçtaki gibi tatlımsı ve kremsi. Sanırım kremsilik vanilyadan geliyor.
Fakat vanilya daha geri planda kalıyor. Çiçekler hep önde. Son bölümde fazla
değişiklik yok. Beyaz çiçeklere bu sefer misk ekleniyor. Misk, alt notaların
önemli kısmını oluşturuyor ama genel yapıyı bozmuyor.
Evet
karşımızda dişil ve anaç bir parfüm var. Yüksek dozdaki beyaz sabunsu çiçekler,
vanilya ve hatta neredeyse hindistan cevizi ile harmanlanıp, yumuşatılmış ve
genel beğeniye uygun hale getirilmiş. Bu tarz çiçek kullanımını, kuru
çiçeksilikten daha fazla seviyorum ve kendime yakın buluyorum. Sonlardaki misk
gayet lezzetli ve kaliteli. Amarige genel olarak ortalama bir parfüm. Abartılı
yapaylığı yok. Givenchy'e bu anlamda teşekkür etmek gerekiyor belki de.
Açıkçası
çok kompleks bir formül yok karşımızda. Çiçekler, vanilya ve misk. Benim
Amarige'de algılayabildiğim bu üç element. Tabii içeriğindeki çiçek skalası muhtemelen
oldukça geniştir. Yasemin, sümbülteber, ylang ylang, portakal çiçeği hatta
papatya. Ayırt etmek oldukça zor. Onun içindir ki beyaz çiçekler tabirini kullanıyorum.
Lezzetli,
çarpıcı, iddialı ama aynı zamanda masum ve temiz. Çoğu sabunsu parfüm gibi
ortalığı yıkıp geçirme amacında olmadığını söyleyebilirim. Bu işi Black Orchid
veya Hypnotic Poison zaten başarıyla yerine getiriyor. Amarige, biraz daha üst
yaş gruplarını hedefleyen, kadınsı bir konfor kokusu adeta. Bu anlamda biraz
Jasmin Noir'i çağrıştırdı bana. Tabii Amarige, Jasmin Noir'in daha olgun,
görmüş geçirmiş ablası gibi duruyor. Sabunsuluk oranı da Jasmin Noir'den fazla
Amarige'in.
Amarige'i
ilk kullandığım gün kafamda şimşekler çaktı. Kokusu o kadar tanıdık geliyordu
ki. Ve tabii sonra en sevdiğim kuzenimde bu kokuyu defalarca duyduğumu anladım.
Nedense bu parfümü onunla özdeşleştirdim. Gerçi kendisi çok da "Amarige
Kadını" değil ama yine de çağrışım dünyamız, bizden habersiz çalışmaya
devam ediyor geri planda.
Düz
çizgide ilerlemesi, fazla değişmemesi, uzun süreli kullanımlarda
sıkılabileceğinizi düşündürtüyor. Ortalama kalitedeki modern bir klasik
arıyorsanız sizin için uygun olabilir. Ayrıca karakteristik tarzı, onu imza
kokunuz yapmanıza yardımcı olacaktır.
Amarige'in
tasarımını ünlü burun Dominique Ropion gerçekleştirmiş. Bay Ropion'un erken
dönem eserlerini merak ediyorsanız, raflarda sizi bekliyor Amarige. Luca Turin'in
kitabında Amarige katil sümbülteber olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden
bir puan verilerek en kötü parfümler listesine alınmış. Turin’in bu kadar düşük
puan vermesi şaşırttı beni.
EDT
konsantrasyonundaki Amarige'in kalıcılığı gayet iyi. Neredeyse ertesi güne
kadar teninizde inatla bekliyor. Farkedilirliği başlarda yüksekken ilerleyen
saatlerde tene yaklaşıyor. Yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Yaş
olarak ise otuzun üzerindeki hanımlara göz kırpıyor.
Koku
Güzelliği:10/6.5
slm Givenchy Xeryus Rouge hakkında görüşleriniz nedir acaba
YanıtlaSilMerhabalar, Xeryus Rouge bende baş ağrısı yapan meyveli bir parfüm olarak aklımda kalmış. Pek sevmemiştim kullandığım zamanlarda.
Silgerçekten de kremsi sabunsu yoğun bir çiçeksilik mevcut. belli bir kullanıcı kitlesi olan parfümlerden. az sıkıldığında çok güzel şeyler hissettirirken abartıldığında bopucu hale geliyor.
YanıtlaSil