2 Şubat 2015 Pazartesi

Serge Lutens – Serge Noire (2008)


Serge Lutens – Serge Noire (2008)

Hayatının çoğu moda dünyasının merkezi sayılan Paris'te geçmiş bir mistik denebilir Serge Lutens için. 1967 yılında Christian Dior için çalışması teklif edildiğinde hayır dememişti. İyiki de dememişti çünkü Dior'un çatısı altında makyaj alanında devrimsel işlere imza attı. Christian Dior'u, on üç sene sonunda dünyanın en iyi makyaj malzemeleri üreten markasına çevirmişti. Hatta onun için dünyanın en iyi makyaj uzmanı denilmesine bile sebep olmuştu bu durum. Oysa ki pek de umurunda değildi bu tanımlamalar ve abartılı övgüler Serge Lutens için.

Moda dünyasının içinde, prova odalarının göbeğinde, defilelerin hemen arka odasındaki koşuşturmanın içinde yer aldı yıllarca. Kadınları farklı makyaj teknikleri ile güzelleştirirken, belki de kendisini arıyordu şu kocaman evrende. Acaba "benim ne işim var burada" diye düşünüyor muydu, lüks takım elbiselerle ve yüksek kaliteli pamuklu kumaşlarla dolu odalarda. Eğer Serge Lutens'i birazcık tanıyorsak muhtemelen bu sorgulamaları yapıyordu.

Sonrasında ünlü Shiseido için çalışmaya devam etti. Ve yine büyük başarılar yakaladı makyaj konusunda. Hani bazı insanlar vardır ellerini hangi işe atsalar başarılı olurlar, kendilerini kabul ettirirler. Belki de bay Lutens'in kaderi, ona başarı yollarını cömertçe açıyor. Sebebi ne olursa olsun maestro Serge Lutens'in zihnindeki parfüm evreni, bizim düşündüğümüzden farklı olabilir.


2008 yılında piyasaya sürdüğü Serge Noire isimli parfümünde küçük bir kelime oyunu yaptığını düşünebiliriz. Serge kelimesinin tekstil alanında kullanılan bir tür kumaş olduğunu biliyoruz. Bay Lutens, bu parfümüne kendi ismini verirken, acaba yıllarca içinde bulunduğu moda sektörüne bir gönderme mi yaptı yoksa benliğinden bir parça olarak mı düşündü Serge Noire'i? Küllerinden yeniden doğan mitolojik Anka Kuşu'nu mu simgelemek istedi yoksa? Antika bir sandalyenin üzerinde unutulan eldivenler miydi düşünmemizi istediği? Geçmişimize ait zaman zaman aklımıza gelen enstantaneler mi Serge Noire parfümünün hedefi? Yanmış ağaç kokusuna karıştırılan bir tutam tütsü mü vaat ediyor Serge Noire bize? Koklayalım ve görelim.

Kendi sitelerinde “Entre Ciel Eclair” serisine ait olarak gösterilmiş. Bir söyleşisinde "gri oryantal" olarak sınıflandırmış bay Lutens, Serge Noire'ı. Üzerime sıktığımda keskin baharatlar, karanlık kuru ağaçlar ve geri planda hayvansallık karşılıyor beni. Ağırlığın tarçında olduğunu düşündüğüm kuru baharatlar ve tütsü benzeri dumansı odunsu notalar oldukça farklı. Başlangıcını sevmek ve alışmak zor. Bence sıra dışı ve başarılı. Orta kısımda baharatlar hala etkin. Fakat bu sefer tarçın geriye çekiliyor. Karanfil ve kimyondan oluşan yumuşak ve tatlımsı baharatlar ortaya çıkıyor. Başlangıçtaki kuru odunsuluk orta bölümde yok. Hafiften hayvansallık hala devam ediyor. Biraz da tatlımsı paçuli mevcut. Bu kısım başlangıca göre daha konforlu, genel beğeniye uygun ve makul. Orta notalarını sevdim. Son kısma gelindiğinde egzotik amber iyice kendisini gösteriyor. Ambere, tütsü eşlik ediyor. Orta bölümdeki tatlılık sonlarda azalıyor. Kuru odunsu notalar ve tütsü, egzotik amberin gerisinde kalmayı tercih ediyor. Son kısmını üst ve orta notalar kadar farklı bulmasam da fena değil.

Serge Noire, kuru baharatlar (tarçın, biber), amber, tatlı karanfil, tütsü ve odunsu notalardan oluşuyor. Başlangıcı pek alışıldık değil. Kimilerinin ter kokusuna benzettiği başlangıcını bazı parfümseverlerin soğana benzetmelerini anlıyorum. Karanlık ve dumansı sayılabilecek başlangıcını ilk denemelerimde bende beğenmemiştim. İlerleyen günlerde dikkatimi vererek kokladığımda başlangıcının oldukça derin ve detaylı olduğunu fark ettim. Hatta sınırlı da olsa hayvansallığı keşfetmek ise şaşırtıcıydı. Koku güzelliği olarak harika olmasa da verdiği his anlamında gayet başarılı üst notalar. Orta bölümde, başlangıçtaki soyut tablo biraz berraklaşıyor. Tatlı karanfil olduğu anlaşılan orta kısım hem yeterince kaliteli hem de gayet şık. Orta notalarda biraz kuru tütün ya da kül tabağı kokusu da alıyorum sanki. Açıklanan notalarında tütün yok ama sanki arkalarda bir yerde destek veriyor tatlı baharatlara. Tütsü de artık devreye girmeye başlıyor orta bölümde. Kapanışı ise üst ve orta bölüm kadar derin ve kompleks değil. Ambre Sultan’dan tanıdığımız egzotik ve tatlımsı amber alt notalarda önemli yer tutuyor. Tütsü ve odunsu notalar, ambere destek veriyor. Kapanışı sade ve sakin.


Serge Noire'i kullanmadan önce yüksek beklentilere sahiptim. Chergui, Arabie, Ambre Sultan ve Fille en Aiguilles gibi çok başarılı parfümleri hep aklımın bir köşesindeydi Serge Lutens'in. Serge Noire, diğer arkadaşları kadar etkileyici, çarpıcı ve baş döndürücü gelmedi bana. Evet onlar kadar ilk anda insanı vurmuyor kokusuyla. Yavaş yavaş anlıyorsunuz ne anlatmak istediğini. Fakat yukarıda saydığım parfümler kadar kendine özgü karakteri var. Genellikle Lutens parfümlerinde şurubumsu ve şekerli kullanılan baharatlar burada ilginç şekilde kuru ve biberimsi verilmiş. Gerçi orta notalarda karanfil tatlılık seviyesini arttırıyor fakat o klasik Lutens tatlılığı yok Serge Noire'de. Kuru, odunsu, tütsümsü ve tarçınımsı yapıya sahip.

Tütsü, parfümün orta notalarından itibaren kompozisyona yavaş yavaş nüfuz ediyor. Parfüme karanlık bir yan kattığı aşikar. Kokudaki dumansılık muhtemelen tütsüden geliyor. Sonlardaki sedir ağacı benzeri odunsular da dikkat çekici. Reçinemsi verilmemiş ağaçsılık, tütsü ve amberle ile iyi bir ikili oluşturmuş.

Serge Noire, diğer denediğim Lutens'lere göre kalite hissiyatı anlamında üzmüyor. Zaman zaman parlak/metalik koku muhtemelen tarçından geliyor. Kompozisyon genel olarak uyumlu. Ağaçsı-tütsülü baharatlar güzel fikir. Bir şişesini almadan önce denemenizi tavsiye ederim. Genel beğeniye uzak, biraz zor kokuya sahip. Tematik yapısı, onu ve sizi günlük kullanım için zorlayabilir.

Sonuç olarak Serge Noire, kendine özgü farklı karakteriyle sıyrılmayı başarıyor diğer niş rakiplerinden. Genel Lutens parfümlerinin tarzından biraz uzak. Fakat tütsü kullanımıyla, arkadaşlarının verdiği “dumansı gizemlilik” efektini başarıyla sağlamış. Yine de Chergui ve Fille en Aiguilles kadar etkilemedi beni.


Parfümün tasarımcısı olarak, Lutens'in birçok işine imza atmış burun Christopher Sheldrake görülüyor. Eau de Parfum (EDP) formundaki kokusu kalıcılık olarak yeterli. Farkedilirliği ise düşük oldu tenimde. Kimi yerlerde uniseks olarak sunulsa da erkek kullanımına daha yakın. Sonbahar-kış mevsimlerinde daha iyi sonuç verecektir.

Koku Güzelliği:10/7

2 yorum:

  1. Merhabalar. Su ana kadar" su parfum bence en iyi parfum", 10 üzerinden 8.5 9 Olabilecek bi kac parfum onerebilir misiniz

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Selamlar,

      Parfüm önerilerini forumumuz üzerinden veriyoruz. Adresimiz şu: http://parfummerakiforumu.blogspot.com.tr

      Sil