Serge Lutens –
Serge Noire (2008)
Hayatının
çoğu moda dünyasının merkezi sayılan Paris'te geçmiş bir mistik denebilir Serge
Lutens için. 1967 yılında Christian Dior için çalışması teklif edildiğinde
hayır dememişti. İyiki de dememişti çünkü Dior'un çatısı altında makyaj alanında
devrimsel işlere imza attı. Christian Dior'u, on üç sene sonunda dünyanın en
iyi makyaj malzemeleri üreten markasına çevirmişti. Hatta onun için dünyanın en
iyi makyaj uzmanı denilmesine bile sebep olmuştu bu durum. Oysa ki pek de
umurunda değildi bu tanımlamalar ve abartılı övgüler Serge Lutens için.
Moda
dünyasının içinde, prova odalarının göbeğinde, defilelerin hemen arka
odasındaki koşuşturmanın içinde yer aldı yıllarca. Kadınları farklı makyaj
teknikleri ile güzelleştirirken, belki de kendisini arıyordu şu kocaman
evrende. Acaba "benim ne işim var burada" diye düşünüyor muydu, lüks
takım elbiselerle ve yüksek kaliteli pamuklu kumaşlarla dolu odalarda. Eğer
Serge Lutens'i birazcık tanıyorsak muhtemelen bu sorgulamaları yapıyordu.
Sonrasında
ünlü Shiseido için çalışmaya devam etti. Ve yine büyük başarılar yakaladı
makyaj konusunda. Hani bazı insanlar vardır ellerini hangi işe atsalar başarılı
olurlar, kendilerini kabul ettirirler. Belki de bay Lutens'in kaderi, ona
başarı yollarını cömertçe açıyor. Sebebi ne olursa olsun maestro Serge
Lutens'in zihnindeki parfüm evreni, bizim düşündüğümüzden farklı olabilir.
2008
yılında piyasaya sürdüğü Serge Noire isimli parfümünde küçük bir kelime oyunu
yaptığını düşünebiliriz. Serge kelimesinin tekstil alanında kullanılan bir tür
kumaş olduğunu biliyoruz. Bay Lutens, bu parfümüne kendi ismini verirken, acaba
yıllarca içinde bulunduğu moda sektörüne bir gönderme mi yaptı yoksa
benliğinden bir parça olarak mı düşündü Serge Noire'i? Küllerinden yeniden
doğan mitolojik Anka Kuşu'nu mu simgelemek istedi yoksa? Antika bir sandalyenin
üzerinde unutulan eldivenler miydi düşünmemizi istediği? Geçmişimize ait zaman
zaman aklımıza gelen enstantaneler mi Serge Noire parfümünün hedefi? Yanmış
ağaç kokusuna karıştırılan bir tutam tütsü mü vaat ediyor Serge Noire bize?
Koklayalım ve görelim.
Kendi
sitelerinde “Entre Ciel Eclair” serisine ait olarak gösterilmiş. Bir
söyleşisinde "gri oryantal" olarak sınıflandırmış bay Lutens, Serge
Noire'ı. Üzerime sıktığımda keskin baharatlar, karanlık kuru ağaçlar ve geri
planda hayvansallık karşılıyor beni. Ağırlığın tarçında olduğunu düşündüğüm
kuru baharatlar ve tütsü benzeri dumansı odunsu notalar oldukça farklı. Başlangıcını
sevmek ve alışmak zor. Bence sıra dışı ve başarılı. Orta kısımda baharatlar
hala etkin. Fakat bu sefer tarçın geriye çekiliyor. Karanfil ve kimyondan
oluşan yumuşak ve tatlımsı baharatlar ortaya çıkıyor. Başlangıçtaki kuru
odunsuluk orta bölümde yok. Hafiften hayvansallık hala devam ediyor. Biraz da
tatlımsı paçuli mevcut. Bu kısım başlangıca göre daha konforlu, genel beğeniye
uygun ve makul. Orta notalarını sevdim. Son kısma gelindiğinde egzotik amber
iyice kendisini gösteriyor. Ambere, tütsü eşlik ediyor. Orta bölümdeki tatlılık
sonlarda azalıyor. Kuru odunsu notalar ve tütsü, egzotik amberin gerisinde
kalmayı tercih ediyor. Son kısmını üst ve orta notalar kadar farklı bulmasam da
fena değil.
Serge
Noire, kuru baharatlar (tarçın, biber), amber, tatlı karanfil, tütsü ve odunsu
notalardan oluşuyor. Başlangıcı pek alışıldık değil. Kimilerinin ter kokusuna
benzettiği başlangıcını bazı parfümseverlerin soğana benzetmelerini anlıyorum. Karanlık
ve dumansı sayılabilecek başlangıcını ilk denemelerimde bende beğenmemiştim.
İlerleyen günlerde dikkatimi vererek kokladığımda başlangıcının oldukça derin
ve detaylı olduğunu fark ettim. Hatta sınırlı da olsa hayvansallığı keşfetmek
ise şaşırtıcıydı. Koku güzelliği olarak harika olmasa da verdiği his anlamında
gayet başarılı üst notalar. Orta bölümde, başlangıçtaki soyut tablo biraz
berraklaşıyor. Tatlı karanfil olduğu anlaşılan orta kısım hem yeterince
kaliteli hem de gayet şık. Orta notalarda biraz kuru tütün ya da kül tabağı
kokusu da alıyorum sanki. Açıklanan notalarında tütün yok ama sanki arkalarda
bir yerde destek veriyor tatlı baharatlara. Tütsü de artık devreye girmeye
başlıyor orta bölümde. Kapanışı ise üst ve orta bölüm kadar derin ve kompleks
değil. Ambre Sultan’dan tanıdığımız egzotik ve tatlımsı amber alt notalarda
önemli yer tutuyor. Tütsü ve odunsu notalar, ambere destek veriyor. Kapanışı
sade ve sakin.
Serge
Noire'i kullanmadan önce yüksek beklentilere sahiptim. Chergui, Arabie, Ambre
Sultan ve Fille en Aiguilles gibi çok başarılı parfümleri hep aklımın bir köşesindeydi
Serge Lutens'in. Serge Noire, diğer arkadaşları kadar etkileyici, çarpıcı ve
baş döndürücü gelmedi bana. Evet onlar kadar ilk anda insanı vurmuyor
kokusuyla. Yavaş yavaş anlıyorsunuz ne anlatmak istediğini. Fakat yukarıda
saydığım parfümler kadar kendine özgü karakteri var. Genellikle Lutens
parfümlerinde şurubumsu ve şekerli kullanılan baharatlar burada ilginç şekilde
kuru ve biberimsi verilmiş. Gerçi orta notalarda karanfil tatlılık seviyesini
arttırıyor fakat o klasik Lutens tatlılığı yok Serge Noire'de. Kuru, odunsu,
tütsümsü ve tarçınımsı yapıya sahip.
Tütsü,
parfümün orta notalarından itibaren kompozisyona yavaş yavaş nüfuz ediyor.
Parfüme karanlık bir yan kattığı aşikar. Kokudaki dumansılık muhtemelen
tütsüden geliyor. Sonlardaki sedir ağacı benzeri odunsular da dikkat çekici.
Reçinemsi verilmemiş ağaçsılık, tütsü ve amberle ile iyi bir ikili oluşturmuş.
Serge
Noire, diğer denediğim Lutens'lere göre kalite hissiyatı anlamında üzmüyor.
Zaman zaman parlak/metalik koku muhtemelen tarçından geliyor. Kompozisyon genel
olarak uyumlu. Ağaçsı-tütsülü baharatlar güzel fikir. Bir şişesini almadan önce
denemenizi tavsiye ederim. Genel beğeniye uzak, biraz zor kokuya sahip. Tematik
yapısı, onu ve sizi günlük kullanım için zorlayabilir.
Sonuç
olarak Serge Noire, kendine özgü farklı karakteriyle sıyrılmayı başarıyor diğer
niş rakiplerinden. Genel Lutens parfümlerinin tarzından biraz uzak. Fakat tütsü
kullanımıyla, arkadaşlarının verdiği “dumansı gizemlilik” efektini başarıyla
sağlamış. Yine de Chergui ve Fille en Aiguilles kadar etkilemedi beni.
Parfümün
tasarımcısı olarak, Lutens'in birçok işine imza atmış burun Christopher Sheldrake
görülüyor. Eau de Parfum (EDP) formundaki kokusu kalıcılık olarak yeterli.
Farkedilirliği ise düşük oldu tenimde. Kimi yerlerde uniseks olarak sunulsa da
erkek kullanımına daha yakın. Sonbahar-kış mevsimlerinde daha iyi sonuç verecektir.
Koku
Güzelliği:10/7
Merhabalar. Su ana kadar" su parfum bence en iyi parfum", 10 üzerinden 8.5 9 Olabilecek bi kac parfum onerebilir misiniz
YanıtlaSilSelamlar,
SilParfüm önerilerini forumumuz üzerinden veriyoruz. Adresimiz şu: http://parfummerakiforumu.blogspot.com.tr