8 Ekim 2014 Çarşamba

Penhaligon’s – Hammam Bouquet (1872)


Penhaligon’s – Hammam Bouquet (1872)

Hikayesi 1860'lı yıllara kadar uzanan bir marka Penhaligon's. İlk olarak 1860'lı yılların sonlarında, berber dükkanı olarak Jermyn Street adresinde açılmıştı. Kurucu William Penhaligon, 1870'li yıllarda işlerini büyütmeyi düşündü. Bunun sonucunda parfümeri alanında ürünlere yöneldi. Kısa zamanda çok popüler olan dükkanı, İngiliz Kraliyet Sarayı'nın resmi tedarikçisi bile oldu. Kraliçe Viktorya zamanında kraliyet için aldıkları çalışma izni, yaklaşık yüz yıl boyunca geçerli sayıldı.

William Penhaligon'un, 1870'lerde Jermyn Street'teki dükkanı, bir Türk hamamı ile komşuydu. Zamanla yanındaki Türk hamamı fazlaca ilgisini çekmeye başladı. Oradan çıkan kükürt kokusu ve buhardan ilham alarak, Hammam Bouquet isimli ilk parfümünü hayata geçirdi.1872 yılında parfümün formülünü hazırladı ve üretime geçti. Böylece Penhaligon berber dükkanı, ilk defa parfümeri işine girmiş oldu.


Hammam Bouquet isimli parfümlerinin tasarım aşamasında Türk (O zamanlar Osmanlıydı) etkisini inkar etmiyorlar. Hatta bunun üzerine inşa etmişler kokusunun hikayesini. Resmi tanıtımında hayvansal ve olgun tarafından, eski kitap kokularından, pudralı reçineden ve antik odalardan bahsedilmiş. Sanırım parfümün bu detayları çağrıştırdığı vurgulanmış. Kendi sitelerinde oryantal sınıfına dahil edilmiş. Kaynaklarda genel olarak erkek parfümü olarak geçiyor. Bence de erkek parfümü olarak düşünülmeli.

Hammam Bouquet'i üzerime sıktığımda karşıma çok eskilerden bir aroma çıkıyor. Tozlu bergamot, nostaljik lavanta ve biraz da hayvansal misk. 142 yıllık parfümden beklenebilecek bir açılışı var. Günümüzün modern, tatlı parfümleriyle ilgisi bile yok. Ferah portakal yada turunçgilleri de unutun. Başlangıcı ve ilk dakikaları oldukça keskin ve güçlü. Fazla uyguladığınız anda rahatsız edebilecek tarzda. Bu tür açılışları sevmesem de saygı duydum üst notalara. İlk yarım saatte lavanta ve tozlu/eski bergamodun etkisi devam ediyor. Kirli/hayvansal denebilecek koku bir süre sonra sakinleşiyor ve geri plana geçiyor. Orta bölümde erkeksi çiçekler hakimiyeti ele alıyor. Yasemin ve karanlık sayılabilecek tozlu gül ilk akla gelen çiçekler. İkisi de gayet erkeksi kullanılmış. Hiç öyle kadın parfümlerindeki gibi feminen çiçekler beklemeyin. Erkeksi çiçeklere gerilerden tatlımsı yumuşak baharatlar destek veriyor. Orta bölüm çok daha giyilebilir ve sevilebilir. Son bölümde ise egzotik amber kendisini gösteriyor. Biraz da misk var. Sandal ağacı da oralarda bir yerde muhtemelen. Kapanışı gayet güzel Hammam Bouquet'in.

Doğru hatırlıyorsam, Jicky ile birlikte şimdiye kadar kullandığım en eski tarihli formüle sahip parfüm Hammam Bouquet. Uzun zamandır ilgimi çeken bu tarihi değere sahip parfümü beğendiğimi söyleyebilirim. Gerçi başlangıcı, burnunuza sağlam bir yumruk atıyor. 1900'lü yılların kirli şiprelerini hatırlatan bergamot, Jicky ve Mouchoir de Monsieur’u andıran antik lavanta, Shalimar veya Musc Ravageur’u düşündüren hayvansallığın birleşimi olan üst notalar, acımasız ve ödünsüz. Size gerçek bir erkek parfümü kullandığınızı ve 1800'lü yılların sonlarında olduğunuzu hatırlatıyor. İlk kroşeden sonra hafif bir sersemleme yaşıyorsunuz haliyle. Bir süre sonra sanki o maço boksör gitmiş, yerine İngiliz asaleti ve emperyalizmi gelmiş. Gayet kibar erkeksi çiçekler, Victorya dönemi İngiliz bahçelerinde dolaşıyormuş efekti veriyor. Baharatlar gayet dengeli ve sakin. Sonlardaki amberin ise parfümün ilhamını aldığı doğu (Osmanlı) kültürüne bir gönderme olduğu düşünülebilir.


Hammam Bouquet, eski/nostaljik duygular yaşatıyor çoğu zaman. Bu da onu kullanması ve sevmesi zor olabilecek kokular sınıfına dahil edilmesine yol açıyor. Birçok yorumcuya göre tam bir gül parfümü olduğu dile getiriliyor. Haklı olabilirler. Belki de sandal ağacı daha büyük rol oynuyor. Baharatlı karanlık gül efektini sandal ağacı veriyor olamaz mı? Hatta tam tersi de olabilir. Bence o, saf bir gül parfümü değil. Baharatlı, aromatik otsu, neredeyse pudralı karanlık-tozlu gül desek daha yerine olabilir. Hissedilir orandaki hayvansallığı da bir yere koymamız gerekir. Bu haliyle eski ve tarihi kokan parfümlere benzediğini söyleyebiliriz.

Hammam Bouquet, dönemin kıta Avrupası geleneklerine göre kurgulanmış, daha ilk saniyelerde üst notalar vesilesiyle köklerinin çok eskilere dayandığını bize hatırlatan, ciddi, mesafeli, muhafazakar, orta bölümden itibaren romantik ve tutkulu, sonlardaysa egzotik ve egzantrik bir parfüm.

Yukarıda da belirttiğim gibi başlangıcını ağrılıklı olarak Mouchoir de Monsieur ve Musc Ravageur’daki o kirliliğe benzettim. Birazcık da Ralph Lauren - Safari'deki artemisya kullanımını aklıma getirdi. Jicky'den sadece on yedi yıl önce ortaya çıkmış olduğunu biliyoruz. Belki de Jacques Guerlain bu iki parfümün tasarımında Hammam Bouquet'ten etkilendi. Kim bilir. Gerçi sonlara doğru her bir parfüm kendi yolunda ilerliyor. Aslında çok benzedikleri söylenemez. Belki pudralı, eski, nostaljik tarafları algımın o yönde işlemesine sebep oluyor.


142 yıldır hala üretimi devam eden bir gelenekle karşı karşıyayız. Hammam Bouquet evet bir parfüm fakat bana yaşattığı duygular bir parfümden çok öte. Kendimi kraliyet dönemi İngilteresinde düşünmemi sağlayan bir koku adeta. Kraliçe Viktorya'nın sarayındaki, sadece soylular ve üst düzey kişilerin davet edildiği bir baloda bulunduğumu hayal ediyorum. İyi eğitimli diplomatlar, yüksek rütbeli subaylar, asilzadelerin züppe çocukları, saray eşrafı ve büyük tüccarlar... Zaman 1880 yılında durmuş. Adet olduğu üzere baloya en son gelen kraliçe bütün konuklarını seviyeli ve resmi şekilde kısaca selamlayarak kendisine ayrılan bölüme geçiyor. Etrafında onlarca yardımcısı ve hükümet görevlileri var. Şimdi giyilip sokakta dolaşılsa komik gelebilecek kıyafetler, o zamanın modasına ne kadar da uygun. Yemekten hemen sonra dansa geçiliyor. Sarayın kocaman dans salonundaki gösterişli avizeler, duvarlardaki ünlü ressamların resimleri, etrafta bekleyen uşaklar... En iyi kalitedeki rom ve viskinin içildiği ve gecenin ilerleyen saatlerine kadar kahkahaların atıldığı sohbetler bir hayal gibi zihnimde uçuşuyor. İşte Hammam Bouquet'in bende çağrıştırdıkları aşağı yukarı bunlar.

Yapaylık olmayan, kaliteli sayılabilecek Hammam Bouquet'in, formülünün 142 yılda defalarca değiştiğini düşünmek gerekiyor. Orijinal formülünün nasıl koktuğunu büyük ihtimalle markanın yöneticileri bile bilmiyordur. Parfümün şimdiki halini koklayıp, sadece hayal edebiliriz geçmişini. Onda da ne kadar başarılı olabiliriz tartışılır.

Geleyim ten-kıyafet karşılaştırmasına. Ten üzerine uyguladığımda çok daha derin ve ilginç tepkiler verirken, kıyafet üzerinde kullandığımda tek düze ve sıradan oldu. Tende eski karanlık gül, baharatlar ve amberi algılayabiliyordum. Kıyafette ise daha eski kafa hayvansal şipreleri andırdı. Onun içindir ki ten üzerine kullanmanızı öneririm. Kıyafet üzerinde çok tozlu ve kirli kokuyor.

Luca Turin’in kitabında Hammam Bouquet, odunsu çiçekli olarak sınıflandırılmış ve beş üzerinden üç puan verilmiş. Ayrıca kitabının bir yerinde şöyle bahsetmiş: “Geç Viktorya dönemi klasik İngiliz erkek parfümleri, tipik şekilde tatlı, miskli, pudralı çiçeksiydi. Bu tarz parfümlerin şu an üretimde olan belki de en iyi örneği Hammam Bouquet, hala oldukça kullanılabilir yapıda.” Ayrıca lavanta-vanilya baskın Fransa kökenli Guerlain’in Jicky’sinin, İngiliz karşılığı olarak Hammam Bouquet’i göstermiş.


EDT konsantrasyonuna sahip Hammam Bouquet, ilk yarım saat oldukça yoğunken, ilerleyen saatlerde tene yakın kalmayı tercih ediyor. Kalıcılığı gayet iyi. Yaş olarak otuz beş ve üzerindeki arkadaşlara hitap edecektir. Kimi yorumcuların onun kokusunu “yaşlı kadınlara” benzetmesini fazla önemsemiyorum. Sonbahar-kış kullanımına uygun olacağını düşünüyorum.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7.5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder