Mona di Orio –
Vetyver (2011)
Henüz
genç bir kızken, efsane parfümör statüsüne çoktan yerleşmiş Edmond
Roudnitska'nın yanında çalışma ve ona asistanlık yapma şansına kaç kişi
erişebilmiştir acaba? Altı yıl boyunca bay Roudnitska'nın Grasse yakınlarındaki
küçük bir köy olan Cabris'teki atölyesinde çalışan bayan Mona di Orio,
muhtemelen ne kadar şanslı olduğunun farkında. Böylesi bir deneyimi, hem de
Edmond Roudnitska ile yaşamak, her parfümörün hayali olmalı. Tabii gerçek hayatta
biliriz ki hayallerin çoğu gerçekleşmez. Fakat bu genelleme bayan Mona di Orio
için söz konusu değil anlaşılan.
Klasik
bir parfüm eğitimi alan Mona di Orio, Edmond Roudnitska ile birlikte çalışmanın
onurunu yaşamıştı. Sadece onur duymakla kalmadı, onun sayesinde 1920 ve 1930'ların
"parfümlerin altın çağı" denilen bu tarihlere öykünen parfümler
tasarlamaya da girişti. Zengin, kompleks ve özgün parfümler yaratmak için yola
çıktı. Kırk iki yaşında bu amacını gerçekleştirmek için kendi markasını
oluşturmaya karar verdi. Ve sonuçta Mona di Orio niş parfümevi ortaya çıktı.
Niş
parfüm dünyasında yeni olmasına rağmen, işini ciddiye alıyor gördüğüm
kadarıyla. Ülkemizde ve dünyada "Vanille" parfümü ile tanınırken, ben
onun biraz daha geri plandaki bir parfümüne göz atacağım. Vetyver, 2011 çıkışlı
ve isminden de anlaşılacağı üzere vetiver (kabe samanı) temasına sahip.
Markanın "Les Nombres d’Or" serisinin üyesi.
Kendi
sitelerinde Vetyver'in "sıcak havalar için mükemmel bir uniseks parfüm"
olduğu vurgulanmış. Ayrıca "hem temiz hem de kompleks" olmak gibi zor
olan bir görevi de başardığı söylenmiş. Vetyver'i üzerime sıktığımda karşıma
tozlu ve kuru vetiver çıktı ilk saniyelerde. Ona geri planda ferah
turunçgiller, azıcık aromatik otlar ve yumuşak baharatlar eşlik ediyor.
Karanlık sayılabilecek üst notalarını sevdim. İlerleyen dakikalarda kokusu daha
çimensi ve yeşile dönüyor. Neredeyse ıslak-rutubetli köksü vetiver orta kısmı
domine ediyor. Yumuşak baharatlar orta bölümde biraz daha etkili. Muhtemelen
zencefil ve küçük hindistan cevizi mevcut.
Buradaki
vetiveri fazlaca yeşil ve ıslak buldum. Ayrıca tuhaf bir şekilde bana
plastiğimsi geldi. Orta notaları başlangıcı kadar güzel bulmadım. Son bölüm,
orta kısmın paralelinde ilerliyor. Farklı olarak misk ve odunsu notalar (sedir
ağacı) ekleniyor. Orta bölümdeki rutubetli köksü vetiver hala kedisini gösteriyor.
Kapanışı nispeten orta bölüme göre kompleks ve başarılı. Böylece de tenden
ayrılıyor.
Parfümün
adı Vetyver. Doğal olarak kokusunun vetiver düzleminde olmasını beklememiz
gerekir. Zaten Mona di Orio'da bu beklentimizi boşa çıkarmamış. Baştan sona
vetiverin hakimiyetinde bir parfüm olmuş. Fakat kullanılan vetiver yapıları
farklı. Mesela başlangıçta tozlu/kuru ve neredeyse tütsümsü bir vetiver varken,
orta kısımdan itibaren tatlımsı, günümüze yakın ve rutubetli bir vetiver
kullanılmış. Bu anlamda vetiverin iki farklı kullanımını göstermiş bize. Baharatlar
ise gayet yumuşak ve ferah. Keskin ya da burnu zorlayıcı baharat kullanımı yok.
Sonlardaki sedir ağacı ise çok farklı verilmemiş. Herşey fazlasıyla olması
gerektiği gibi.
Başlangıcındaki
karanlık sayılabilecek kuru vetiveri kendime daha yakın buldum. Abartmayacağımı
bilsem Encre Noire'deki vetiver kullanımına benzeteceğim üst notaları. Orta
kısımdaysa genel olarak temiz, sakin ve yeşil bir vetivere dönüşüyor. Daha çok
Grey Vetiver tarzına yakın. Hatta Creed - Original Vetiver'i de andırıyor azıcık.
Vetyver,
kimi zaman ferah, köksü ve steril kokarken bazen de gayet karanlık ve kasvetli
hale dönüşebiliyor. Tam meyveli vetiver diye aklımdan geçirirken, plastiğimsi vetiver
kokusu geliyor sanki bir yerlerden. Kullanım sürecinde kafamı ciddi anlamda
karıştırdı. Hayır o çok kompleks ya da bol katmanlı değil. Hatta basit sayılabilecek
aromaya sahip. Galiba onu sevdim mi yoksa sevmedim mi noktasında sonunda
kararımı verdim: Kendime yakın bulamadım.
Neden
mi? İlk olarak canım öyle istediği için (sanırım böyle bir özgürlüğüm var).
İkinci olarak ise kokusu Encre Noire'den ziyade Guerlain - Vetiver ve Tom Ford
- Grey Vetiver tarzına daha yakın olduğu için. Ferah sayılabilecek, yeni
kesilmiş çimen hissi veren köksülük, benim için sihirli formül değil. Karanlık
ve tütsülü vetiver sever birisi olarak "işte budur!" cümlesini bana
söyletemedi. Evet güzel, hoş ve kaliteli bir deneme ama fazlaca değişik yanı
olmayan, harikalar yaratmayan, aklınızı başınızdan alamayacak ortalama bir
vetiver kokusu olduğunu düşünüyorum. Umarım yanılıyorumdur.
Eğer
vetiver temalı parfümleri seviyorsanız, denemenizi öneririm. 230 dolar
civarındaki etiketi ile niş markaların bile çoğundan yüksek fiyata sahip
Vetyver'i denemeden almanızı tavsiye edemeyeceğim. Ne olur ne olmaz.
Eau
de Parfum (EDP) formundaki Vetyver'in başlangıcı dolu dolu gerçekleşiyor.
İlerleyen dakikalarda ortalamanın biraz altında seyrediyor farkedilirliği.
Kalıcılık idare eder. Kendi sitelerinde uniseks olarak sınıflandırmışlar fakat
bence erkek kullanımına daha yakın. 20-35 yaş arası arkadaşlara uyacaktır. Temiz,
ferah ve sakin yapısı, günlük kullanımda rahatlıkla kullanabileceğiniz anlamına
geliyor. Yine sıcak sayılabilecek sonbahar günlerinde kullandığım Vetyver, hiç
rahatsızlık vermedi. Üstelik serin akşamlarda da fena iş çıkarmadı. Onun
içindir ki dört mevsimde de kullanılabileceğini düşünüyorum.
Kokusunun
tasarımına, markanın kurucusu Moni di Orio imza atmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder