Givenchy –
Insense (1993)
1990'lı
yıllar... Erken 90'lı yılların hafızamda fazlaca yeri olmasa da sonları acı
hatıralarla hala zihnimin bir köşesinde canlı duruyor. Kabul etmeliyim ki 90'lı
yılların başlarında parfümler ve kokular muhtemelen o kadar da ilgi alanıma
girmiyordu. Belki de post-ergenlik döneminde bu hale geldim. Sadece koku
hassasiyetim değil hayata bakışım da o zamanlarda mı şekillendi acaba?
İçiniz
rahat olsun çünkü sıkıcı çocukluğumu size anlatmayı düşünmüyorum. Sadece o
zamanları daha dikkatle gözden geçiriyorum zihnimde. Parfümlere dair her ne varsa
çıkarmak için. Fakat ne yaptıysam bu parfümü anımsayamıyorum.
1993
yılında Givenchy, Insense ismindeki erkek parfümünü piyasaya çıkardığında büyük
heyecan uyandırmadı. Hemen bir yıl sonra ise Insense Ultramarine piyasaya sürüldü.
Ve bomba patladı. Bir yıl arayla çıkan iki parfümden ağabey Insense'in kısa
süre içinde üretimi bitirildi. Ultramarine ise yıllarca dünyanın en çok satan
erkek parfümlerinden olacaktı. İsimleri bile aynı olan iki parfümün birisi
ticari olarak başarısız oluyor diğeri ise en çok satanlar listelerine giriyor.
Kaderin cilvesi bu olsa gerek.
Küresel
bir marka olarak Givenchy, küresel ticaretin gereklerini uygulamak zorunda.
Başarılı olan parfümün üretimi devam ettirilir, başarısız olanlara ise elveda
denir. Oysa Insense olayında durum biraz farklı. Çünkü üretimi bitirilen ilk
Insense, yıllardır parfüm severlerin ve eski koku severlerin en çok sevdiği ve
aradığı parfümlerden birisi olarak göze çarpıyor. Bu klasiğin hala büyük oranda
seveni ve saygı duyanı var. Ultramarine, büyük kitlelere hitap eden piyasa parfümü
gibi görülürken, Insense, parfümden gerçekten anlayanların ve merakı geçip,
amatör koku severlik düzeyine gelenlerin gözdelerinden birisi. Üretimi
bitirildiği için artık bulunmasının zor olması, bulunsa dahi yüksek fiyatlara
satılması, onun hakkında küçük bir fikir edinmemizi sağlıyor.
İşin
başka ilginç tarafı 1993 yılında çıkan Insense ve 1994 yılında çıkan
Ultramarine koku olarak birbirlerine hiç benzemiyorlar. Insense 1980'lerin
şiprelerini ve erkeksi parfümlerini andırırken, Ultramarine, sabunsu, akuatik
ve modern karaktere sahip. Daha önceden Ultramarine versiyonunu denemiş ve
fikirlerimi yazmıştım. Bugün ise ilk Insense'i büyüteç altına alacağım. Bakalım
her yerde bahsedildiği kadar güzel mi kokusu?
Fragrantica'da
aromatik fujer olarak sınıflandırılmış Insense. Üzerime sıktığımda beni
eskilerden gelen turunçgiller karşılıyor. Buruk, tozlu ve nostaljik
turunçgillerin içinde muhtemelen bergamot-portakal var. Modern olmayan,
1980'lere gönderme yapan bir turunçgil kullanımına sahip. Turunçgillere aromatik
otlar eşlik ediyor. Üst notaları yapaylıktan uzak ve güzel. Orta kısımda buruk
turunçgillerin etkisi devam ediyor. Ve parfümün asıl karakteri ortaya çıkmaya
başlıyor. Bu andan itibaren çiçekler size merhaba diyor. Lavantayı
hissediyorum. Yeşil iris (süsen), artemisia belki de manolya. Fakat kadınsı
çiçekler düşünmeyin. Oldukça erkeksi çiçeksilikten bahsediyorum. Yeşil erkeksi
çiçekler diyelim tam olsun. Bu bölüm yine kaliteli fakat bu kadar erkeksilik
benim için fazla. Son kısımda erkeksi çiçeklerin hakimiyeti devam ediyor.
Kapanışta odunsuluk daha önde gibi. Balsamsı ağaçsılık, çam-köknar ikilisine
yakın. Böylece de tenden ayrılıyor.
Insense,
genel olarak şipre-odunsu tarzına yakın. Başlangıçtaki ekşimsi
turunçgiller-aromatik otlar neredeyse Eau Sauvage/Safari/Number One düzleminde.
Fakat onlardan biraz daha canlı ve yeni. Orta bölümdeki erkeksi çiçekler, benim
çok sevmediğim Safari tarzına yakın gibi. Fakat onun kadar eski kafa değil. Son
kısım ise orta notaların paralelinde devam ediyor. Yani tarafsız gözle
baktığımda çok değişken ve kompleks bir parfüm olmadığını söyleyebilirim. Düz
çizgide ilerliyor.
Insense
aslına bakılırsa ilginç bir yerde duruyor. Ne 1980'lerin sert erkeksi
şiprelerine benziyor. Ne de 2000'li yılların şerbetli-şekerli oryantallerine.
İkisinin arasında kalmış geçiş dönemi parfümü denebilir. Kullanım sürecinde
farkediliyor ki, bariz şekilde eskiye öykünmüş. Küçük kardeşi Ultramarine kadar
ferah, akuatik ve modern değil.
Insense'in
en özgün tarafı kuşkusuz erkeksiliği. Günümüzün modern parfümlerinde fazla
rastlanmayan erkeksilik, burada fazlasıyla mevcut. Tatlılık barındırmayan, hafiften
maço yanı gözden kaçmıyor fakat ne Number One ne de Safari kadar yüklenmemiş
erkeksi vurguya. Onlardan daha yumuşak, ferah ve giyilebilir. Insense için Mitsouko'nun
erkek versiyonu denebilir mi diye düşünüyorum. Biraz zorlama olur bu benzetme.
Fakat genç arkadaşlara Insense'i koklatsak büyük kısmı onu hacı yağlarına
benzetebilir. Aslında gayet temiz, pürüzsüz, beyefendi ve sakin yapıda. Yaş
olarak otuz ve üzerindeki erkeklere tavsiye etmem gerekiyor. Çünkü hiç de genç işi
kokmuyor.
Evet
o kaliteli. Hatta kimi yorumculara göre Givenchy'nin en iyi parfümü. İşi
abartıp onun başyapıt olduğunu vurgulayanlarda var. Givenchy'nin en iyi parfümü
olduğuna karar verebilmek için markanın bütün parfümlerini denemiş olmak lazım.
Onun içindir ki öylesine iddialı cümleler kurmak yersiz. Fakat kalite ve farklı
karakter anlamında yeni nesil Givenchy'lerden bir üst seviyede olduğu
düşünülebilir.
İyi
de Insense'i beğendim mi? Şimdi onun tarzının bana yakın olmadığı gayet açık.
Bu kadar erkeksi parfümlere bir türlü ısınamıyorum. Onun içindir ki Insense bir
şişesinin peşine düşeceğim bir parfüm değil. Fakat eski tarz aromatik şipreleri
seviyorsanız ve bir erkek şeker-vanilya değil de böyle maskülen çiçeksi kokmalı
diyorsanız, o zaman şimdiden nereden alacağınızın araştırmasını yapmaya başlayabilirsiniz.
Insense'in
üzerine yapışan "erkeksi çiçeksilik" etiketinin faili Luca Turin gibi
görünüyor. Ünlü kitabında Insense'i erkeksi çiçeksi olarak sınıflandırmış ve
beş üzerinden beş puan vererek, en iyi erkek parfümleri listesine almış.
Başlangıcı
keskin ve yoğun. Sonrasında fark edilirliği normal seviyeye geliyor. Kalıcılık
bir EDT için iyi. Biraz hüzünlü tarafını düşünüp de onu sonbahar mevsiminde kullanmanın
yerinde olacağını söyleyebilirim. Hatta çok soğuk kış günleri dışında her zaman
kullanılabilir. Bu sıcak günlerde neyse ki hiç rahatsız edici değildi.
Önemli
sayılabilecek bir noktaya değineyim. 2007 yılında Givenchy markasının
kuruluşunun 50. yılı sebebiyle üretimi bitirilmiş ünlü ve klasik Givenchy
parfümleri yeni şişe ve kutularda limitli olarak piyasa sürüldü. Bu parfümlerin
arasında Insense de vardı. Fakat tahmin edeceğiniz gibi 2007 çıkışlı parfümlerin
tamamı reformüle olarak çıktı. Yani şu an iki ayrı şişede Insense var. Orijinal
olan şişesi Ultramarine'e benzeyen sarı kutulu şişe. Benim kullandığım orijinal
formülasyonuydu. Uzun ince şişe sonradan çıkartıldı. Koku olarak ise deneyen
yorumcular ufak tefek farklılıklar olduğunu söylüyorlar. Eğer bulabilirseniz
eski sarı şişe/kutu olanı almanız daha mantıklı gibi görünüyor.
Parfümün
tasarımını, kariyerinde önemli işlere imza atamamış burun Daniel Moliere
gerçekleştirmiş. Şişesinin tasarımını Pierre Dinand'ın yaptığına dair bilgi
var.
Not:
Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku
Güzelliği:10/7
Yazdığınız makaleleri ilgi ile takip ediyorum size uzun zamandır aradığım bi parfümle ilgili soru sormak istiyorum. Size nasıl ulaşabilirim ?
YanıtlaSilParfüm önerisi istemek dışında aydin_rasit@yahoo.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
SilHocam Insense Ultramarine yazın kullanılabilecek parfümler arasında orta sınıfta bence en iyiler arasında ama üretimden kalkan Insense belki kardeşi kadar iyidir ama koklayıp hissetmek lazım. Bu bağlamda size şunu sormak isterim; Tanınmış bir parfümeriye gidiyorsunuz testerını kullanıp kokuyu ve kalıcılığını beğeniyorsunuz ve o parfümü almaya karar veriyorsunuz. Buraya kadar normal ama aldığınız parfüm kullanmaya başladığınızda hissettiğiniz kalıcılığı ve koku güzelliği mağazadaki tester kadar iyi değil. Sonuç: Hayal kırıklığı. Mağazaya sorduğunuzda onların ürünleri kusursuz ve parfümler şişesi açılmadıkça fabrikadan çıktığın ilk gün gibi sanki onlarca yıl kalabilir. Sizden bu konu hakkında fikir alabilir miyim?
YanıtlaSilMağaza tester'ları ile normal şişeler arasında koku içeriği olarak hiç bir fark yok. Sizin yaşadığınız biraz psikolojik yanılma olabilir. Yoksa aynı parfüm ikisi de.
SilÜreticiler genellikle 36 ay olduğunu söylüyorlar parfümlerin ömrünün. Ama iyi şartlarda saklanırsa uzun yıllar sorun olmadan dayanabilir parfümler.
YanıtlaSil