11 Ağustos 2014 Pazartesi

Givenchy – Insense (1993)




Givenchy – Insense (1993)

1990'lı yıllar... Erken 90'lı yılların hafızamda fazlaca yeri olmasa da sonları acı hatıralarla hala zihnimin bir köşesinde canlı duruyor. Kabul etmeliyim ki 90'lı yılların başlarında parfümler ve kokular muhtemelen o kadar da ilgi alanıma girmiyordu. Belki de post-ergenlik döneminde bu hale geldim. Sadece koku hassasiyetim değil hayata bakışım da o zamanlarda mı şekillendi acaba?

İçiniz rahat olsun çünkü sıkıcı çocukluğumu size anlatmayı düşünmüyorum. Sadece o zamanları daha dikkatle gözden geçiriyorum zihnimde. Parfümlere dair her ne varsa çıkarmak için. Fakat ne yaptıysam bu parfümü anımsayamıyorum.

1993 yılında Givenchy, Insense ismindeki erkek parfümünü piyasaya çıkardığında büyük heyecan uyandırmadı. Hemen bir yıl sonra ise Insense Ultramarine piyasaya sürüldü. Ve bomba patladı. Bir yıl arayla çıkan iki parfümden ağabey Insense'in kısa süre içinde üretimi bitirildi. Ultramarine ise yıllarca dünyanın en çok satan erkek parfümlerinden olacaktı. İsimleri bile aynı olan iki parfümün birisi ticari olarak başarısız oluyor diğeri ise en çok satanlar listelerine giriyor. Kaderin cilvesi bu olsa gerek.

Küresel bir marka olarak Givenchy, küresel ticaretin gereklerini uygulamak zorunda. Başarılı olan parfümün üretimi devam ettirilir, başarısız olanlara ise elveda denir. Oysa Insense olayında durum biraz farklı. Çünkü üretimi bitirilen ilk Insense, yıllardır parfüm severlerin ve eski koku severlerin en çok sevdiği ve aradığı parfümlerden birisi olarak göze çarpıyor. Bu klasiğin hala büyük oranda seveni ve saygı duyanı var. Ultramarine, büyük kitlelere hitap eden piyasa parfümü gibi görülürken, Insense, parfümden gerçekten anlayanların ve merakı geçip, amatör koku severlik düzeyine gelenlerin gözdelerinden birisi. Üretimi bitirildiği için artık bulunmasının zor olması, bulunsa dahi yüksek fiyatlara satılması, onun hakkında küçük bir fikir edinmemizi sağlıyor.


İşin başka ilginç tarafı 1993 yılında çıkan Insense ve 1994 yılında çıkan Ultramarine koku olarak birbirlerine hiç benzemiyorlar. Insense 1980'lerin şiprelerini ve erkeksi parfümlerini andırırken, Ultramarine, sabunsu, akuatik ve modern karaktere sahip. Daha önceden Ultramarine versiyonunu denemiş ve fikirlerimi yazmıştım. Bugün ise ilk Insense'i büyüteç altına alacağım. Bakalım her yerde bahsedildiği kadar güzel mi kokusu?

Fragrantica'da aromatik fujer olarak sınıflandırılmış Insense. Üzerime sıktığımda beni eskilerden gelen turunçgiller karşılıyor. Buruk, tozlu ve nostaljik turunçgillerin içinde muhtemelen bergamot-portakal var. Modern olmayan, 1980'lere gönderme yapan bir turunçgil kullanımına sahip. Turunçgillere aromatik otlar eşlik ediyor. Üst notaları yapaylıktan uzak ve güzel. Orta kısımda buruk turunçgillerin etkisi devam ediyor. Ve parfümün asıl karakteri ortaya çıkmaya başlıyor. Bu andan itibaren çiçekler size merhaba diyor. Lavantayı hissediyorum. Yeşil iris (süsen), artemisia belki de manolya. Fakat kadınsı çiçekler düşünmeyin. Oldukça erkeksi çiçeksilikten bahsediyorum. Yeşil erkeksi çiçekler diyelim tam olsun. Bu bölüm yine kaliteli fakat bu kadar erkeksilik benim için fazla. Son kısımda erkeksi çiçeklerin hakimiyeti devam ediyor. Kapanışta odunsuluk daha önde gibi. Balsamsı ağaçsılık, çam-köknar ikilisine yakın. Böylece de tenden ayrılıyor.

Insense, genel olarak şipre-odunsu tarzına yakın. Başlangıçtaki ekşimsi turunçgiller-aromatik otlar neredeyse Eau Sauvage/Safari/Number One düzleminde. Fakat onlardan biraz daha canlı ve yeni. Orta bölümdeki erkeksi çiçekler, benim çok sevmediğim Safari tarzına yakın gibi. Fakat onun kadar eski kafa değil. Son kısım ise orta notaların paralelinde devam ediyor. Yani tarafsız gözle baktığımda çok değişken ve kompleks bir parfüm olmadığını söyleyebilirim. Düz çizgide ilerliyor.

Insense aslına bakılırsa ilginç bir yerde duruyor. Ne 1980'lerin sert erkeksi şiprelerine benziyor. Ne de 2000'li yılların şerbetli-şekerli oryantallerine. İkisinin arasında kalmış geçiş dönemi parfümü denebilir. Kullanım sürecinde farkediliyor ki, bariz şekilde eskiye öykünmüş. Küçük kardeşi Ultramarine kadar ferah, akuatik ve modern değil.


Insense'in en özgün tarafı kuşkusuz erkeksiliği. Günümüzün modern parfümlerinde fazla rastlanmayan erkeksilik, burada fazlasıyla mevcut. Tatlılık barındırmayan, hafiften maço yanı gözden kaçmıyor fakat ne Number One ne de Safari kadar yüklenmemiş erkeksi vurguya. Onlardan daha yumuşak, ferah ve giyilebilir. Insense için Mitsouko'nun erkek versiyonu denebilir mi diye düşünüyorum. Biraz zorlama olur bu benzetme. Fakat genç arkadaşlara Insense'i koklatsak büyük kısmı onu hacı yağlarına benzetebilir. Aslında gayet temiz, pürüzsüz, beyefendi ve sakin yapıda. Yaş olarak otuz ve üzerindeki erkeklere tavsiye etmem gerekiyor. Çünkü hiç de genç işi kokmuyor.

Evet o kaliteli. Hatta kimi yorumculara göre Givenchy'nin en iyi parfümü. İşi abartıp onun başyapıt olduğunu vurgulayanlarda var. Givenchy'nin en iyi parfümü olduğuna karar verebilmek için markanın bütün parfümlerini denemiş olmak lazım. Onun içindir ki öylesine iddialı cümleler kurmak yersiz. Fakat kalite ve farklı karakter anlamında yeni nesil Givenchy'lerden bir üst seviyede olduğu düşünülebilir.

İyi de Insense'i beğendim mi? Şimdi onun tarzının bana yakın olmadığı gayet açık. Bu kadar erkeksi parfümlere bir türlü ısınamıyorum. Onun içindir ki Insense bir şişesinin peşine düşeceğim bir parfüm değil. Fakat eski tarz aromatik şipreleri seviyorsanız ve bir erkek şeker-vanilya değil de böyle maskülen çiçeksi kokmalı diyorsanız, o zaman şimdiden nereden alacağınızın araştırmasını yapmaya başlayabilirsiniz.

Insense'in üzerine yapışan "erkeksi çiçeksilik" etiketinin faili Luca Turin gibi görünüyor. Ünlü kitabında Insense'i erkeksi çiçeksi olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden beş puan vererek, en iyi erkek parfümleri listesine almış.

Başlangıcı keskin ve yoğun. Sonrasında fark edilirliği normal seviyeye geliyor. Kalıcılık bir EDT için iyi. Biraz hüzünlü tarafını düşünüp de onu sonbahar mevsiminde kullanmanın yerinde olacağını söyleyebilirim. Hatta çok soğuk kış günleri dışında her zaman kullanılabilir. Bu sıcak günlerde neyse ki hiç rahatsız edici değildi.


Önemli sayılabilecek bir noktaya değineyim. 2007 yılında Givenchy markasının kuruluşunun 50. yılı sebebiyle üretimi bitirilmiş ünlü ve klasik Givenchy parfümleri yeni şişe ve kutularda limitli olarak piyasa sürüldü. Bu parfümlerin arasında Insense de vardı. Fakat tahmin edeceğiniz gibi 2007 çıkışlı parfümlerin tamamı reformüle olarak çıktı. Yani şu an iki ayrı şişede Insense var. Orijinal olan şişesi Ultramarine'e benzeyen sarı kutulu şişe. Benim kullandığım orijinal formülasyonuydu. Uzun ince şişe sonradan çıkartıldı. Koku olarak ise deneyen yorumcular ufak tefek farklılıklar olduğunu söylüyorlar. Eğer bulabilirseniz eski sarı şişe/kutu olanı almanız daha mantıklı gibi görünüyor.

Parfümün tasarımını, kariyerinde önemli işlere imza atamamış burun Daniel Moliere gerçekleştirmiş. Şişesinin tasarımını Pierre Dinand'ın yaptığına dair bilgi var.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/7

5 yorum:

  1. Yazdığınız makaleleri ilgi ile takip ediyorum size uzun zamandır aradığım bi parfümle ilgili soru sormak istiyorum. Size nasıl ulaşabilirim ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Parfüm önerisi istemek dışında aydin_rasit@yahoo.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

      Sil
  2. Hocam Insense Ultramarine yazın kullanılabilecek parfümler arasında orta sınıfta bence en iyiler arasında ama üretimden kalkan Insense belki kardeşi kadar iyidir ama koklayıp hissetmek lazım. Bu bağlamda size şunu sormak isterim; Tanınmış bir parfümeriye gidiyorsunuz testerını kullanıp kokuyu ve kalıcılığını beğeniyorsunuz ve o parfümü almaya karar veriyorsunuz. Buraya kadar normal ama aldığınız parfüm kullanmaya başladığınızda hissettiğiniz kalıcılığı ve koku güzelliği mağazadaki tester kadar iyi değil. Sonuç: Hayal kırıklığı. Mağazaya sorduğunuzda onların ürünleri kusursuz ve parfümler şişesi açılmadıkça fabrikadan çıktığın ilk gün gibi sanki onlarca yıl kalabilir. Sizden bu konu hakkında fikir alabilir miyim?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Mağaza tester'ları ile normal şişeler arasında koku içeriği olarak hiç bir fark yok. Sizin yaşadığınız biraz psikolojik yanılma olabilir. Yoksa aynı parfüm ikisi de.

      Sil
  3. Üreticiler genellikle 36 ay olduğunu söylüyorlar parfümlerin ömrünün. Ama iyi şartlarda saklanırsa uzun yıllar sorun olmadan dayanabilir parfümler.

    YanıtlaSil