30 Mayıs 2014 Cuma

Creed – Irisia (1968)




Creed – Irisia (1968)

Bu aralar Sigmund Freud'a takmış durumdayım. Onun hayata ve insana dair müthiş çözümlemeleri, bugün bile hala aşılabilmiş değil bence. Özellikle insanın çocukluk dönemini ele aldığı tezleri, okumaya ve incelemeye değer. Her davranışımızın kökeninde gerçekten de çocukluk dönemimiz mi var? Sevdiğimiz yemekler, beğendiğimiz müzik, aşık olduğumuz insanlar, yapmak istediğimiz iş, yaşamayı dilediğimiz coğrafyalar ve tabii ki bizi bizden alan kokular. Hepsinin kaynağı çocukluğumuz mu?

Filmlerde gördüğümüz ünlü bir sahne vardır hani. Adam psikoloğuna gider. Psikolog onu odaya alır ve oradaki kanepeye uzanıp, çocukluğundan bahsetmesini ister. Merak etmeyin size şu an en yakın kanepeye uzanıp, çocukluğunuzu ve geçmiş yaşamınızı düşünün demeyeceğim. Fakat bazı kokular vardır ki, sizi geçmişe götürür. Anılarınızı canlandırır. Çocukken çıktığınız dut ağacı, ailenizin sizi götürdüğü deniz kenarı, öğretmenleriniz ile gittiğiniz piknik alanındaki akan dere, arkadaşlarınızla oynadığınız oyun sonucunda su gibi terlemeniz ve annenizin sırtınıza havlu koyması, "yarım saat daha izin ver anne lütfennn" siteminiz ve aklıma gelmeyen onlarca çocukluk anısı. İşte bir süredir kullandığım Creed'in Irisia'sı yukarıdakilere benzer anıları çağrıştırdı zihnimde. Eskiler, anılar, çocukluğum ve büyüdüğüm şehirler.

Creed'in fazla bilinmeyen ve büyük ihtimalle de üretimi bitirilmiş çiçeksi parfümü Irisia, uzun zamandır dolabımda mahzun şekilde bekliyordu. Elim bir türlü nedense ona gitmiyordu. Ve çok öne çıkmayan bu parfüme bir haksızlık da ben yapmayayım dedim ve kendisine şans vermeyi göze aldım. Açıkçası çok umutlu değildim bu Creed'den ama kullandıkça fikrim değişti. Kendi siteleri dahil neredeyse hiç bir bilgi yok Irisia ile ilgili. Creed'in popüler ve şöhretli yeni nesil parfümlerini düşündüğümüzde Irisia'nın yalnızlığı etkiledi beni. Onun için "unutulmaya yüz tutmuş diva" dersek hiç de yanlış olmaz.


Fragrantica'da yeşil çiçeksi olarak sınıflandırılmış Irisia. Üzerime sıktığımda karşıma tozlu/eski bergamot çıkıyor. Bu kokuyu biliyorum ama nereden? Evet sanırım hatırladım. Mitsouko? İşte size 1900'lü yılların ortalarından gelen bir şipre başlangıcı. Eski ve nostaljik üst notalarda tütün kolonyalarını andıran turunçgiller başrolde. Yüksek kaliteli şipre başlangıcı müthiş ama yeni nesil koku severlerin kabul etmesi zor. Muhtemelen "yaşlı teyze" kokusu damgası yiyecek başlangıç çok başarılı. Orta bölüme geçildiğinde nostaljik turunçgiller hala etkili. Fakat bu sefer sabunsu çiçekler devreye giriyor. Parfüme ismini veren iris (süsen) ve sümbülteber. Bence sümbülteber daha baskın. İris biraz dengeleyici rol oynamış sanki. Ve harika bir sürpriz olarak leziz meşe yosunu kendisini gösteriyor. Ama hiç bir zaman rol çalmaya çalışmıyor. Hep oralarda bir yerde. Geleyim son bölüme. Alt notalarda benzer koku formu devam ediyor. Bu sefer turunçgiller yok. Neredeyse erkeksi sayılabilecek çiçeklere amber, paçuli ve sedir ağacı ekleniyor. Meşe yosunu kapanışta da sizi yalnız bırakmıyor. Sabunsuluk alt notalarda da devam ediyor. Ve şölen böylece sona eriyor.

Şöyle bir zihnimi gözden geçiriyorum. 1968 çıkışlı İrisia, denediğim en eski tarihli Creed parfümü. Genellikle yeni nesil popüler Creed'leri kullanıyoruz bir hevesle. Oysaki 250 yıldan fazladır parfüm ürettiğini iddia eden bir markanın eski kokularını neden es geçiyoruz ki? Bu anlamda 1960'ların sonunda piyasaya sürülen İrisia, Creed'in eski ve tarihi yüzünü görmemi sağlıyor. İyi ki de bu şansa erişmişim.

Şimdi efendim İrisia nasıl bir parfüm? Tam bir şipre. Her şeyiyle ve bütün benliğiyle. Her notanın DNA'sına işlemiş şipre karakteri. Başlangıç, bizi adeta 2. Dünya Savaşı sonrası Paris'e götürüyor. Tozlu bergamotlu açılış, Mitsouko'yu andırıyor. Hatta biraz Eau Sauvage esintisi. Ucundan azıcık Aramis Tuscany karakteri. Üst notalar ilk başta çok eski ve yaşlı kadın kokusu gibi gelebilir ama kullandıkça müthiş kalitesine hayran kalıyorsunuz. Orta kısımda turunçgiller hala yerinde dursa da çiçeklerin hakimiyeti bariz. Bu bölüm hiç de kadınsı değil. Bir çok erkeksi şipre kadar erkek kullanımına uygun bile diyebilirim. Evet İrisia kadın parfümü olarak görünüyor ama erkekler içinde kullanması zor yapıda değil.


Orta notalar bence sümbülteber etkisinde. Fracas yada Carnal Flower kadar dişil değil sümbülteber. Sabunsuluk hissedilmeye başlanıyor alttan alta. İris ve meşe yosunu ile güzel bir denge kurulmuş. Özellikle orta bölümden itibaren ortaya çıkan meşe yosunu ciddi anlamda erkeksilik katıyor parfüme. Onun içindir ki Fracas ve Carnal Flower'ı kendime yakın bulamadım ama İrisia, çok daha konforlu kullanıma sahip orta bölümde.

Alt notalara geleyim. Orta kısımdan gelen sabunsuluk, sonlarda da devam ediyor. Fakat YSL - Y'deki kadar değil. Zaten kapanışta çiçeklerin yerini amber ve sedir ağacı alıyor. Sanki biraz da deri var gerilerde. Erkeksi sayılabilecek kapanışa sahip İrisia. Hala kaliteli ve ilginç.

Değerli dostlarım, karşımızda günümüzün modern bol tatlı baharatlı gurmesi yok. Eskilerden fırlayıp gelmiş ve 2014 yılının dünyasına ayak uyduramayacağı belli olan klas, şık ve yüksek kaliteli bir şipre var. Muhtemelen kendi döneminin en güzel örneklerinden birisiydi. Meşe yosunu sürprizi ise unutulacak gibi değil. Başlangıcı tütün kolonyalarından, harika bergamot esansına geçen bir rüya adeta. Abartılı olmayan çiçeksilik frapan yada şehvetli değil. Ölçülü ve muhafazakar. Baloya gitmeye hazırlanan orta yaşlı bir kadın da kullanabilir İrisia'yı, kütüphanesinde Ernest Hemingway'ın kitabını okuyan bir asilzade erkeği de. Enteresan, zengin ve nostaljik.

Kokusu biraz Mitsouko'yu biraz YSL - Y'yi biraz da Fracas'ı hatırlatıyor. Fakat onlar kadar kadınsı değil İrisia. Ayrıca Mitsouko'daki şeftalimsi yapı yok. YSL - Y'deki aşırı sabunsuluğa da kaymıyor. Fazla tatlılık barındırmaması da memnun edici. Başarılı bir parfüm. Denenmesi gereken klasiklerden birisi olmalı bence. Fakat artık fazlaca yerde rastlanmıyor. Sanırım yeni nesil popüler Creed'ler dururken, İrisia'nın pabucu dama atılmış Creed tarafından.

                                                                               Resim: Parfumo

Ünlü oyuncu Sophia Loren'in de İrisia kullandığını küçük bir dedikodu olarak vereyim. Eau de Parfum (EDP) formunda. Kalıcılığı gayet iyi. Başlangıcı oldukça keskin ve yoğun. Sonrasında normale dönüyor neyse ki. Kırk yaş ve üzerindeki kullanıcıları hedefliyor sanki. Çok sıcak yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Fakat bu parfümde ilginç bir hüzün var. O çiçek ve turunçgil kullanımı oldukça buruk. Bence İrisia’yı, hüzünlü bir sonbahar mevsiminde kullanmak harika olacaktır.

Parfümün tasarımını Creed ailesinin beşinci nesil üyesi James Henry Creed yapmış. Parfüm kritikçisi Luca Turin'in kitabında yeşil şipre olarak sınıflandırılmış İrisia. Beş üzerinden bir yıldız verilerek en kötü parfümler sınıfına sokulmuş. Beni yine oldukça şaşırtan bir puanlama Luca Turin'den. Bu kadar kötü bir notu hak edecek tarafının olmadığını düşünüyorum.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Koku Güzelliği:10/8

2 yorum:

  1. yazılarınıza ve birikiminize bayıldım. size ulaşabileceğim bir mail adresi verebilirseniz, birkaç soru yöneltmek istiyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. aydin_rasit@yahoo.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.

      Sil