Creed
– Irisia (1968)
Bu aralar Sigmund Freud'a takmış
durumdayım. Onun hayata ve insana dair müthiş çözümlemeleri, bugün bile hala
aşılabilmiş değil bence. Özellikle insanın çocukluk dönemini ele aldığı
tezleri, okumaya ve incelemeye değer. Her davranışımızın kökeninde gerçekten de
çocukluk dönemimiz mi var? Sevdiğimiz yemekler, beğendiğimiz müzik, aşık
olduğumuz insanlar, yapmak istediğimiz iş, yaşamayı dilediğimiz coğrafyalar ve
tabii ki bizi bizden alan kokular. Hepsinin kaynağı çocukluğumuz mu?
Filmlerde gördüğümüz ünlü bir sahne vardır
hani. Adam psikoloğuna gider. Psikolog onu odaya alır ve oradaki kanepeye
uzanıp, çocukluğundan bahsetmesini ister. Merak etmeyin size şu an en yakın
kanepeye uzanıp, çocukluğunuzu ve geçmiş yaşamınızı düşünün demeyeceğim. Fakat
bazı kokular vardır ki, sizi geçmişe götürür. Anılarınızı canlandırır. Çocukken
çıktığınız dut ağacı, ailenizin sizi götürdüğü deniz kenarı, öğretmenleriniz
ile gittiğiniz piknik alanındaki akan dere, arkadaşlarınızla oynadığınız
oyun sonucunda su gibi terlemeniz ve annenizin sırtınıza havlu koyması,
"yarım saat daha izin ver anne lütfennn" siteminiz ve aklıma gelmeyen
onlarca çocukluk anısı. İşte bir süredir kullandığım Creed'in Irisia'sı
yukarıdakilere benzer anıları çağrıştırdı zihnimde. Eskiler, anılar, çocukluğum
ve büyüdüğüm şehirler.
Creed'in fazla bilinmeyen ve büyük
ihtimalle de üretimi bitirilmiş çiçeksi parfümü Irisia, uzun zamandır dolabımda
mahzun şekilde bekliyordu. Elim bir türlü nedense ona gitmiyordu. Ve çok öne
çıkmayan bu parfüme bir haksızlık da ben yapmayayım dedim ve kendisine şans
vermeyi göze aldım. Açıkçası çok umutlu değildim bu Creed'den ama kullandıkça
fikrim değişti. Kendi siteleri dahil neredeyse hiç bir bilgi yok Irisia ile
ilgili. Creed'in popüler ve şöhretli yeni nesil parfümlerini düşündüğümüzde
Irisia'nın yalnızlığı etkiledi beni. Onun için "unutulmaya yüz
tutmuş diva" dersek hiç de yanlış olmaz.
Fragrantica'da yeşil çiçeksi olarak
sınıflandırılmış Irisia. Üzerime sıktığımda karşıma tozlu/eski bergamot
çıkıyor. Bu kokuyu biliyorum ama nereden? Evet sanırım hatırladım. Mitsouko?
İşte size 1900'lü yılların ortalarından gelen bir şipre başlangıcı. Eski ve
nostaljik üst notalarda tütün kolonyalarını andıran turunçgiller başrolde. Yüksek
kaliteli şipre başlangıcı müthiş ama yeni nesil koku severlerin kabul etmesi
zor. Muhtemelen "yaşlı teyze" kokusu damgası yiyecek başlangıç çok
başarılı. Orta bölüme geçildiğinde nostaljik turunçgiller hala etkili. Fakat bu
sefer sabunsu çiçekler devreye giriyor. Parfüme ismini veren iris (süsen) ve
sümbülteber. Bence sümbülteber daha baskın. İris biraz dengeleyici rol oynamış
sanki. Ve harika bir sürpriz olarak leziz meşe yosunu kendisini gösteriyor. Ama
hiç bir zaman rol çalmaya çalışmıyor. Hep oralarda bir yerde. Geleyim son
bölüme. Alt notalarda benzer koku formu devam ediyor. Bu sefer turunçgiller yok.
Neredeyse erkeksi sayılabilecek çiçeklere amber, paçuli ve sedir ağacı
ekleniyor. Meşe yosunu kapanışta da sizi yalnız bırakmıyor. Sabunsuluk alt
notalarda da devam ediyor. Ve şölen böylece sona eriyor.
Şöyle bir zihnimi gözden geçiriyorum. 1968
çıkışlı İrisia, denediğim en eski tarihli Creed parfümü. Genellikle yeni nesil
popüler Creed'leri kullanıyoruz bir hevesle. Oysaki 250 yıldan fazladır parfüm
ürettiğini iddia eden bir markanın eski kokularını neden es geçiyoruz ki? Bu
anlamda 1960'ların sonunda piyasaya sürülen İrisia, Creed'in eski ve tarihi
yüzünü görmemi sağlıyor. İyi ki de bu şansa erişmişim.
Şimdi efendim İrisia nasıl bir parfüm? Tam
bir şipre. Her şeyiyle ve bütün benliğiyle. Her notanın DNA'sına işlemiş şipre
karakteri. Başlangıç, bizi adeta 2. Dünya Savaşı sonrası Paris'e götürüyor.
Tozlu bergamotlu açılış, Mitsouko'yu andırıyor. Hatta biraz Eau Sauvage
esintisi. Ucundan azıcık Aramis Tuscany karakteri. Üst notalar ilk başta çok
eski ve yaşlı kadın kokusu gibi gelebilir ama kullandıkça müthiş kalitesine
hayran kalıyorsunuz. Orta kısımda turunçgiller hala yerinde dursa da çiçeklerin
hakimiyeti bariz. Bu bölüm hiç de kadınsı değil. Bir çok erkeksi şipre kadar
erkek kullanımına uygun bile diyebilirim. Evet İrisia kadın parfümü olarak görünüyor
ama erkekler içinde kullanması zor yapıda değil.
Orta notalar bence sümbülteber etkisinde.
Fracas yada Carnal Flower kadar dişil değil sümbülteber. Sabunsuluk
hissedilmeye başlanıyor alttan alta. İris ve meşe yosunu ile güzel bir denge
kurulmuş. Özellikle orta bölümden itibaren ortaya çıkan meşe yosunu ciddi
anlamda erkeksilik katıyor parfüme. Onun içindir ki Fracas ve Carnal Flower'ı
kendime yakın bulamadım ama İrisia, çok daha konforlu kullanıma sahip orta
bölümde.
Alt notalara geleyim. Orta kısımdan gelen
sabunsuluk, sonlarda da devam ediyor. Fakat YSL - Y'deki kadar değil. Zaten
kapanışta çiçeklerin yerini amber ve sedir ağacı alıyor. Sanki biraz da deri
var gerilerde. Erkeksi sayılabilecek kapanışa sahip İrisia. Hala kaliteli ve
ilginç.
Değerli dostlarım, karşımızda günümüzün
modern bol tatlı baharatlı gurmesi yok. Eskilerden fırlayıp gelmiş ve 2014
yılının dünyasına ayak uyduramayacağı belli olan klas, şık ve yüksek kaliteli
bir şipre var. Muhtemelen kendi döneminin en güzel örneklerinden birisiydi.
Meşe yosunu sürprizi ise unutulacak gibi değil. Başlangıcı tütün kolonyalarından,
harika bergamot esansına geçen bir rüya adeta. Abartılı olmayan çiçeksilik
frapan yada şehvetli değil. Ölçülü ve muhafazakar. Baloya gitmeye hazırlanan
orta yaşlı bir kadın da kullanabilir İrisia'yı, kütüphanesinde Ernest
Hemingway'ın kitabını okuyan bir asilzade erkeği de. Enteresan, zengin ve
nostaljik.
Kokusu biraz Mitsouko'yu biraz YSL - Y'yi
biraz da Fracas'ı hatırlatıyor. Fakat onlar kadar kadınsı değil İrisia. Ayrıca
Mitsouko'daki şeftalimsi yapı yok. YSL - Y'deki aşırı sabunsuluğa da kaymıyor. Fazla
tatlılık barındırmaması da memnun edici. Başarılı bir parfüm. Denenmesi gereken
klasiklerden birisi olmalı bence. Fakat artık fazlaca yerde rastlanmıyor.
Sanırım yeni nesil popüler Creed'ler dururken, İrisia'nın pabucu dama atılmış
Creed tarafından.
Resim: Parfumo
Ünlü oyuncu Sophia Loren'in de İrisia
kullandığını küçük bir dedikodu olarak vereyim. Eau de Parfum (EDP) formunda.
Kalıcılığı gayet iyi. Başlangıcı oldukça keskin ve yoğun. Sonrasında normale
dönüyor neyse ki. Kırk yaş ve üzerindeki kullanıcıları hedefliyor sanki. Çok
sıcak yaz mevsimi dışında her zaman kullanılabilir. Fakat bu parfümde ilginç
bir hüzün var. O çiçek ve turunçgil kullanımı oldukça buruk. Bence İrisia’yı,
hüzünlü bir sonbahar mevsiminde kullanmak harika olacaktır.
Parfümün tasarımını Creed ailesinin beşinci
nesil üyesi James Henry Creed yapmış. Parfüm kritikçisi Luca Turin'in kitabında
yeşil şipre olarak sınıflandırılmış İrisia. Beş üzerinden bir yıldız verilerek
en kötü parfümler sınıfına sokulmuş. Beni yine oldukça şaşırtan bir puanlama
Luca Turin'den. Bu kadar kötü bir notu hak edecek tarafının olmadığını
düşünüyorum.
Not: Bu parfümü bana ulaştıran
www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku Güzelliği:10/8
yazılarınıza ve birikiminize bayıldım. size ulaşabileceğim bir mail adresi verebilirseniz, birkaç soru yöneltmek istiyorum.
YanıtlaSilaydin_rasit@yahoo.com adresinden bana ulaşabilirsiniz.
Sil