Histoires de Parfums – 1889 Moulin Rouge (2010)
Bugün, “Belle Epoque”
dönemine götürmek istiyorum sizleri değerli dostlarım. Paris'in tozlu geniş
sokakları hüzünlü bir sonbaharı yaşıyor. Paris her zamanki gibi romantik. Uzun
yıllardır savaş yaşamayan Fransa'da umut, huzur ve mutluluk hakim. İnsanlar,
hafta sonlarında yemyeşil kırlarda piknik yapıyorlar, yürüyüşlere çıkıyorlar. Sevgililer,
dünyanın en romantik şehrinde aşklarını yaşıyorlar.
Aşkın şehri Paris'in ekim
ayındayız. Dünyaca ünlü Eyfel kulesinin inşaatı bitirilmiş. Kimileri kuleyi çok
çirkin ve demir yığını olarak değerlendirirken, kimileri de Paris'in simgesi
olduğunu düşünüyor ve gururla kuleyi seyrediyor. O sene düzenlenen
"Exposition Universelle" fuarının ana teması tabii ki Eyfel kulesi.
Avrupa kıtasında Japon
sanatının ve kültürünün etkileri görülüyordu. 19. yüzyılın sonlarında, Japon
estetiğinin, Avrupa kökenli sanatçıların ilgi alanına girmesi, farklı eserlerin
ortaya çıkmasına sebep oluyordu. Vincent van Gogh'un bile, Japon figürlerinden
esinlendiği tabloları mevcuttu. Hatta Avrupalı İzlenimci sanatçılara da nüfuz
etmişti Japonizm.
Parfümlerin dünyasında
ise bir klasik ve efsane doğuyordu 1889 yılında. Parfümör Aime Guerlain, Jicky
isimli parfümünü piyasaya sürüyordu. Modern parfümlerin atası sayılan Jicky,
bugün bile hala pırlanta gibi parıldıyor kokular evreninde.
İşte 1800'lü yılların
sonlarında Avrupa ve Paris için böyle bir çerçeve çizebilirim. Barış ve huzur
dönemini yaşayan Paris'te, Joseph Oller
ve Charles Zidler isimli iki işadamı, eğlence sektörüne yatırım yapmak
isterler. Zaten gayet canlı olan Paris gece hayatına bir mekan daha eklemek
için yola çıkarlar. 6 Ekim 1889 yılında ismini Moulin Rouge koydukları eğlence
kulübünün açılışını yaparlar. Açılır açılmaz, Moulin Rouge (Kırmızı Değirmen)
kulübü büyük sükse yaptı. Kısa zamanda, sanatçıların, işadamlarının, üst gelir
gurubuna üye kadınların ve siyasetçilerin uğrak yeri haline gelir. Daha önce
görülmemiş dans şovları, kabareler, erotik gösteriler ve şarkıcıların sahne
aldığı Moulin Rouge, dünyanın en önemli kulüplerinden ve eğlence salonlarından
birisi haline gelivermişti.
Bugün bile Fransa tarihi
ve kültürünün önemli ögelerinden birisi olarak kabul edilir Moulin Rouge
kabaresi. Hakkında kitaplar yazılan ve filmler çekilen Moulin Rouge'da, Edith
Piaf, Ella Fitzgerald ve Liza Minnelli gibi o dönemin en şöhretli sanatçıları
sahne aldı. 2014 yılında artık turistik bir yer haline gelmiş olsa da Fransa
popüler kültürünün dönüm noktalarından olduğu söylenebilir. Dünyanın en uzun
soluklu bu kabaresi, Fransa merkezli niş parfüm evi Histoires de Parfums'e
ilham kaynağı olmuş. Zaten isminden de anlaşılacağı üzere tarihi olayları ve
kişileri parfümlerinin konusu yapıyor bu marka. Genellikle gayet başarılı
parfümlere imza atan Histoires de Parfums, 1889 Moulin Rouge isimli kokusunu
2010 yılında piyasaya sürdü.
Kendi sitelerinde çiçeksi
pudralı olarak sınıflandırılmış Moulin Rouge 1889. Parfümün başlangıcı kremsi
ve yoğun pudralı iris (süsen) ile gerçekleşiyor. Kadınsı başlangıç için “ruj”
benzetmesi gayet yerinde olacaktır. Evet kadınların makyaj çantalarını hatırlatıyor
üst notaları. İlerleyen dakikalarda orta kısma geçiliyor. Koku formu çok
değişmiyor. Aynı pudralı/yağlı ruj efekti devam ediyor. Pudralı irise tatlımsı
meyveler ekleniyor. Şeftali ve erik olduğunu düşündüğüm meyvelerin iris ile
uyumu kötü değil. Biraz da gül ve tarçın algılıyorum orta bölümde. Hala kadınsı
ve tatlı 1889. Geçeyim sonlara. Alt notalarda pudralı irisin etkinliği azalıyor.
Orta kısımdan farklı olarak misk ve yumuşak odunsu notalar mevcut. Feminenlik
biraz olsun azalıyor. Fakat kokusu çok zayıflıyor sonlarda. Böylece de tenden
ayrılıyor.
Kendi parfümlerine layık
gördükleri çiçeksi pudralı tanımı isabetli olmuş. 1889 Moulin Rouge, ana ekseni
çiçekler (ağırlık iris) ve tozlu pudra üzerine kurmuş. Parfümün her anında iris
ve pudra etkisi hissediliyor. İkinci baskın nota meyveler oldu tenimde. Oldukça
tatlı meyveler, pudranın altında ezilse de yine de farklı bir hava katmış. Son
kısımdaki misk ise biraz sıradan.
1889, kadın parfümü
olarak piyasaya sürülmüş. Kesinlikle haklılar. Daha ilk saniyelerde karşınıza
çıkan kadınsılık, bariz ve baskın. Rujları ve makyaj çantalarını andıran
başlangıcı erkek kullanımı için uygun olmayabilir. Ayrıca fazlasıyla
kullanılmış şeker, biraz rahatsız edebilir. Orta kısımda meyvelerin devreye girmesiyle
kadınsılık neyse ki bir parça azalıyor. Fakat yine de ruj/makyaj malzemesi
efekti devam ediyor. Tatlılık orta kısımda da etkili. Sonlarda feminenlik azalıyor.
Tatlılık da azalıyor. Fakat artık çok geç bir erkek için.
1889, yüksek kaliteli
Chanel ruj yada Dior yüz pudrası gibi kokuyor. İyi de neden böyle? Aslında
cevap basit. İsmini ve konseptini Moulin Rouge kabaresinden alan parfüm,
muhtelemen o dönemin Paris'te gece hayatında çalışan kadınların kokularını
hatırlatması için düşünülmüş. Akşam gidilen kabarede, tozlu sahnede dans eden
yarı çıplak kadınların etrafa yaydığı dişilik, kadınlarla özdeşlemiş ruj kokusu
ile verilmeye çalışılmış. Parfümün bu kadar feminen olmasının, Moulin Rouge'da
dans eden yada şarkı söyleyen kadın sanatçılara gönderme olduğu düşünülebilir.
Hatta o dans şovlarını izlemeye gelen kadınların pudralı parfümlerinden
esinlenilmiş de olabilir.
Eğer iris (süsen)
seviyorsanız, 1889 iyi ve kaliteli örneklerden birisi. Orta kısımdan itibaren
meyvelerle birleşen iris, gayet güzel. Fakat hem başlangıçtaki hem de orta
kısımdaki şekerlilik, bir süre sonra bıktırıcı oluyor. Keşke tatlılık daha az
kullanılsaymış. Bu haliyle benim için fazlaca tatlı.
Bahsetmem gereken başka
durumsa fazla değişmeyen yapısı. Düz çizgide ilerleyen 1889, uzun süreli
kullanımlarda sıkıcı olacağa benziyor. Gayet kompleks ve zengin parfümlere imza
atan Histoires de Parfums'ün, bu kadar düz bir kokuya imza atmış olması
şaşırtıcı oldu benim için.
1889'un tasarımını
markanın kurucusu Gerald Ghislain yapmış. Eau de Parfum (EDP) konsantrasyouna sahip.
Sonbahar-kış mevsimine yakışacağını düşünüyorum. Kalıcılığı ve fark edilirliği
gayet iyi oldu tenimde.
Koku Güzelliği:10/6.5
Tom Ford - Italian Cypress incelemesi yapmayi dusunuyor musunuz ? Degerli yorumlarinizi merak ediyorum...
YanıtlaSilItalian Cypress elimde yok ne yazık ki. Yani kısa dönemde yazmam mümkün görünmüyor.
Sil