Guerlain
– Mouchoir de Monsieur (1904)
"La Belle Epoque". "Güzel
Dönem" olarak Türkçeye çevrilen bir zaman. Avrupa’da 1800’lü yılların
sonlarından 1914’teki I. Dünya Savaşı dönemine kadar süren, barış ve huzurun
yaşandığı dönem denebilir La Belle Epoque için. Yaşama sevincinin her sosyal
sınıf içerisinde uyandığı ve yükselişe geçtiği, insanların yeni ve yüksek
estetik anlayışlara ilgisinin arttığı bir tarih kesiti.
Bu öyle bir zamanın hikayesi ki,
hiçbirimizin canlı şahit olamadığı... Televizyonun ve internetin henüz icat
edilmediği, iletişim namına uzak dalga yayınların, telefon kulübelerinin ve
telgrafın kullanıldığı, ilk büyük dünya savaşının başlamadığı, İngiltere'nin
dünyanın süper gücü olduğu, Amerika'nın henüz altın arayıcıları tarafından
rağbet gördüğü, buharlı trenlerin, hala en önemli taşıma aracı olarak
kullanıldığı...
Kadınların geniş ve kabarık elbiseler
giydiği, ellerinde şemsiyelerle dolaştığı, her Paris'li kadının sokağa çıkmadan
önce en güzel, temiz ve dönemin modasını yansıtan şık kıyafetleriyle salındığı
bir dönem. Erkeklerin takım elbise giymeden dışarıya çıkmadığı, eğer takım
elbise giymiyorsa alt tabakadan olduğunun anlaşıldığı, başlarında şık melon şapkalarının
olduğu bir Paris hayal edin. Adeta siyah-beyaz resim karesi gibi. Yada çok eski
yıllara ait olduğu çekim kalitesinden belli amatör video kaydı gibi.
Sokakta dolaşan neredeyse herkesin
birbirini tanıdığı, karşılaştıklarında muhakkak selamlaştıkları, erkeklerin
hanımların beyaz dantelli ellerini nazikçe öptükleri, kibarca hal hatırlarını
sordukları Paris sokakları. Kadınların sosyal hayata katılmaya başladığı,
kalabalık yerlerde sigara içmelerinin yadırgandığı, bir yanıyla muhafazakar,
bir yanıyla "yeni dünyanın sanat-moda-estetik" temellerinin atıldığı,
yaşamdan zevk alan, olgun bir estetik zevke sahip, şık giyinmeyi seven, sanata
tutku duyan adeta bir cennet bahçesiydi o yılların "Işık Şehri"
Paris. Bütün dünyadan Paris'e gelen o zamanların en iyi ressamları, bu büyülü
şehrin her yerini tuvallerine nakşetme hayalleri kuruyorlardı.
Herkesin birbirine azami ölçüde saygı
gösterdiği, görgü kurallarının bugünkü gibi yerle bir olmadığı, burjuvazinin
önemli kazanımlarının görüldüğü bir zaman kesiti. 1900'lü yılların başından
bahsediyorum değerli parfüm severler.
1900'lü yıllarda yine Avrupa merkezli bir
aksesuardı kumaş mendiller. Hatta çocukluğumuzda şu an hayatta olmayan
ninelerimiz bize bayramlarda kumaş mendiller hediye ederlerdi. Tabi artık kumaş
mendil kullanımı tarih oldu denilebilir. Bugünkü gibi marketlerden alınan ucuz
kağıt mendillerin yerine, dönemin şık erkekleri muhakkak ceketlerinin cebinde
tertemiz ve yeni ütülenmiş kumaş mendiller bulundururlardı. Ve o mendillerin
üzerine sıkarlardı parfümlerini. İşte tam da bu noktada Guerlain parfüm evinin
Mouchoir de Monsieur'u anlatan tanıtımına bakalım:
"20. yüzyılın başlarında, dönemin
snobları parfümü daha rafine ve temkinli bir şekilde kullanırlardı. Bu modanın
başlaması ince ve kaliteli dokunmuş kumaşlardan üretilmiş beyaz keten
mendillere zarif şekilde parfümün uygulanması ile olmuştur. Bu vazgeçilemez
hale gelen aksesuar ve o yüzyılın ince zevklerinin amblemi haline
dönüşmesiyle, 1904 yılında, Jacques Guerlain tarafından ilk erkek parfümünün
yaratılmasını sağladı. Mouchoir de Monsieur limonun ferahlığı ile zarif pudralı
odun nüansıyla eğrelti otunun inceden uyumu sağlanarak aromatik notaların
neşesini birleştirmiştir.”
Bugün inceleyeceğim Mouchoir de Monsieur'un
anlamı "Beyefendinin Mendili". Guerlain'in en önemli tarihi erkek
parfümlerinden birisi olduğu rahatlıkla söylenebilir. 1904 yılında ilk defa
üretilen parfüm, bu yıl 110. yaşını kutluyor. Gerçekten de inanması zor.
Kendi sitelerinde turunçgil-fujer olarak
sınıflandırılmış Mouchoir de Monsieur. Parfümün başlangıcı ferah lavanta ile
gerçekleşiyor. Lavantaya geri planda limon, bergamot ve aromatik otlar eşlik
ediyor. Başlangıcı için hafif tatlı aromatik ferah lavanta diyebilirim.
İlerleyen dakikalarda lavanta hala kendisini göstermeyi başarıyor. Lavantaya
tatlımsı, hayvansal sayılabilecek vanilya ekleniyor. Buradaki hayvansallığı
muhtemelen civet veriyor. Orta notalardaki hayvansal vanilyalı lavantaya,
neroli ve meşe yosunu gerilerden destek veriyor. Burası için erkeksi-çiçeksi
denebilir. Son kısımda yine lavantanın hayaleti hissediliyor. Bu sefer araya
paçuli, misk ve amber giriyor. Vanilya hala güçlü şekilde hissediliyor. Derinlerden
dumansı kuru tütün bile hissediyorum. Parfümün en sevdiğim kısmı sonları oldu. Böylece
de tenden ayrılıyor.
Mouchoir de Monsieur, tam anlamıyla lavanta
merkezli erkeksi bir fujer. Başlangıcından sonlara kadar lavantanın imzası
hissediliyor. Lavantadan sonraki ikinci ana öğe vanilya. Fazlaca tatlılık
barındırmayan lüks vanilya, günümüzün uyduruk ana akım markalarındaki gibi
değil. Çok kaliteli ve şık. Üçüncü olarak da hissedilir orandaki hayvansallık.
Fakat buradaki hayvansallık, lavanta ve vanilyanın arkasına saklanmış. İyi ki
de öyle yapılmış. Bu anlamda çok rahatsız edici değil. Tam tersine cezbedici ve
ilginç.
Nedense lavanta temalı parfümleri hep tıraş
köpüklerine benzetiyorum. Bana mı denk geliyor bilemiyorum ama kullandığım
bütün traş köpükleri lavantalı kokuyor. Bu da sanırım uzun zamandır zihnimin
bana oynadığı bir oyun. Fakat Mouchoir de Monsieur'deki lavanta ucuz tıraş
köpüklerindeki gibi değil. Oldukça elegant ve doğal. Vanilyayla yumuşatılan
lavantayı sevdim ama aşık olmadım. Başlangıcındaki lavantayı kendime hiç yakın
bulamadım. Muhakkak sevenler olacaktır. Çünkü doğal sayılabilecek lavanta kullanılmış.
Hatta lavanta kolonyalarını hatırlattı bana başlangıcı. Bence en güzel yanı alt
notalarında karşımıza çıkıyor parfümün.
Karşımızda 110 yıllık bir eser var. 1900'lü
yılların parfüm alışkanlıkları ile 2014 yılınınkilerin birebir eşleşmeyeceği
çok açık. Fakat bence Mouchoir de Monsieur çok eski gibi kokmuyor. Tamam
kokusunda nostaljik taraflar var. Ama yine de 2014 yılının dünyasında da
rahatlıkla kullanılabilir. Bu anlamda onun için zamansız bir kokuya sahip
diyebilirim. Saygıyı hak eden bir klasik olarak parfüm tarihindeki yerini almış
durumda.
Kullanım sırasında bir parfüme çok
benzediğini hissettim. Çoğu kişiye göre markanın diğer klasiği Jicky'e
benziyor. Evet bence de aralarında ciddi bir bağ var. Zaten dedikodulara göre
Mouchoir de Monsieur, Jicky'nin erkeksi versiyonu olarak düşünülmüş ve
tasarlanmış. Fakat başka bir lavanta merkezli parfüm olan ünlü Caron Pour
Homme'u da andırıyor. Mouchoir de Monsieur, Coran Pour Homme'un çok daha rafine,
zengin ve sofistike hali denebilir. Bana soracak olursanız bu üç parfüm
arasında ilk tercihim her zaman için Jicky olacaktır.
Mouchoir de Monsieur, günlük kullanım için
ne kadar uygun olur şüpheliyim. Ha tabiki onu kullanıp çıkabilirsiniz sokağa.
Ama kot pantolon-spor mont ikilisine uyacağını düşünmüyorum. Biraz daha ciddi
ortamlara ve belli bir yaşın üzerindeki erkeklere uygun olacağını fark etmek
zor değil. Mesela kırk yaşını aşmış erkekler için tavsiye edebilirim. Genç
arkadaşların şimdilik ona pek heves etmemeleri isabetli olabilir.
Bu önemli klasiği, efsane parfümör Jacques Guerlain tasarlamış. 110 yıllık
parfümün bir çok defa reformülasyon geçirdiğini tahmin etmek zor değil. Özellikle
başlangıcında biraz sulandırılmış bir hali var gibiydi. Muhtemelen kötü reformülasyonlar
sonucunda asıl kokusundan bir parça farklılaştı.
Ferah sayılabilecek kokusuna rağmen, sıcak
yaz günlerinde kullanmanın iyi fikir olduğunu sanmıyorum. Serin havaların
parfümü bence. Hatta hüzünlü bir sonbahar için nefis olabilir. Soğuk kış
günlerinde de görevini layıkiyle yerine getirecektir.
Parfüm kritikçisi Luca Turin'in kitabında
Mouchoir de Monsieur, zengin lavanta olarak sınıflandırılmış. Beş üzerinden
dört vererek oldukça beğenmiş. Bazı yabancı platformlarda bu parfümü İspanya
Kralı Juan Carlos'un da kullandığı bilgisine rastladım. Fakat bu klasik bir
pazarlama numarası da olabilir.
Niş parfümlerle yarışan kalitesiyle ve
farklı tarzıyla herkese hitap etmeyecek bir parfüm olarak görüyorum onu.
Denemeden almak iyi fikir olmayabilir. Dünya üzerinde az bulunan bir parfüm
olduğunu belirtmem gerekiyor. Onun içindir ki oldukça yüksek fiyatları gözden
çıkarmanız gerekebilir.
Parfümün tasarımını, markanın en önemli
kokularına imza atmış olan baş parfümör Jacques Guerlain yapmış. Şu anda sadece
EDT konsantrasyonunda satılıyor.
Not: Bu parfümü bana ulaştıran
www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku Güzelliği:10/8
ilk yorum benden olsun. teşekkürler PM. listemin ilk iki sırasındaki -ve muhtemelen sahip olamayacağım- iki parfümü de yorumladın. ah şu reformulasyonlar yok mu....
YanıtlaSilMS
Bu İspanya kralının da kullanmadığı parfüm yok herhalde. Geçenlerde bir forumda jagler konusu geçmişti. Orda da bu İspanya kralının jagler kullandığından bahsediliyordu. :) Bu arada hep istemişimdir şu eski kokulardan tatmayı ama sanırım hiç kısmet olmayacak.
YanıtlaSil