Frederic Malle – Musc Ravageur (2000)
"Ben Cherbourg'da
doğdum. Beş yaşında ailemle birlikte Paris'e seyahat ettim ve orada kaldım.
Organik kimya ve teorik fiziğe karşı büyük bir tutkuyla bağlıydım. 1973
yılında, Chanel No.19'un yaratıcısı Henri Robert, bir kromatografi
laboratuvarını geliştirmek için onunla beraber çalışmamı istedi. Altı yıl
onunla birlikte Chanel'de çalıştım. Orada çalışırken kendi kendime parfüm
tasarım mesleğini öğrendim yani kendi kendimi yetiştirdim. Oysaki çok yaratıcı
bir alan olan organik kimyaya hala aşıktım.
Bence yaratım her
yerdedir. Herhangi bir şey yaratıcı olabilir. Kariyerimde, zaman zaman
şampuanlar üzerinde çalışırken buldum kendimi. Başka bir açıdan bakmak gerekirse,
şampuanların insanları rahatlatıcı etkilerinin olduğunu düşünüyorum. Sabunlar
ve şampuanların içinde sürprizler vardır. Günümüzün modern parfümcülüğünde imkanlar
çok daha fazla. Gerek kapsam gerek zaman gerekse kaynak açısından.
Frederic Malle ile
1990'lı yıllarda New York'ta tanıştım. Malle, bana Pierre Bourdon'u gönderdi
çünkü onun için parfümler tasarlamamı istiyordu. Frederic Malle'e aklımda hazır
bir parfüm formülünün olduğunu söyledim. Onun detaylarını Malle'e verdim.
Beraber üzerinde biraz çalıştık ve üst notalara azıcık ferah notalar ekledik. Böylece
Musc Ravageur ortaya çıktı."
Yukarıdaki söyleşi
dünyaca ünlü parfümör Maurice Roucel'e ait. Hayatının kırk yılını parfümlerin
ve kokuların içinde geçirmiş bir usta o. Farklı ana akım ve niş marka için
yüzden fazla parfüm tasarlamış durumda. Her oluşturduğu parfüme "küçük
çocuğum" diyen ve onları kendisinden parça olarak gören bir sanatçı o.
Benimde Rochas Man ve Bogart Pour Homme gibi oldukça beğendiğim işlere imza
attı Roucel. Onun tarzını kendime yakın bulduğumu söyleyebilirim. Bunun içindir
ki Roucel'in işlerini daha bir dikkatli takip ediyorum. Hele bir parfümü var ki
uzun zamandır en merak ettiğim eseri dersem yanlış olmaz. Bu ünlü arkadaşın
ismi Musc Ravageur olarak tarihe geçmiş durumda.
Maurice Roucel'in niş
parfüm evi Frederic Malle için tasarladığı Musc Ravageur'u kokular dünyasının
çok içinde olmayanlar bilmeyebilir. Fakat bu dünyanın sihirli kapısından biraz
başını uzatıp içeriye bakan herkesin çok iyi bildiği bir parfüm. Hatta yurt
dışında büyük bir fenomene biraz daha abartacak olursam efsaneye dönüşmek üzere
olan bir parfüm Musc Ravageur. Hakkında onlarca yorum yapılan, bir sürü blog
yazarının dayanamayıp, incelemesini yazdığı ve niş parfümcülüğün en başarılı
örneklerinden birisi olarak gösterilen bu baş yapıtı birde Parfüm Merakı'nın
penceresinden okuyun bakalım.
Musc Ravageur'un tanıtımı
için şunlar söylenmiş: "2000 yılında çıkarılan bu kompozisyon, amber
oryantallerinin tarihinde dönüm noktasıdır. Bu duyusal parfüm, güçlü ancak
mükemmel şekilde kontrollü, dramatik ve gizemlidir. Bu parfüm "baştan
çıkarma ve bunun cömertçe sunumu" olacak şekilde Maurice Roucel tarafından
oluşturulmuştur. Musc Ravageur mevcut heveslere baskın çıkan uzlaşmasız bir
oryantaldir. Başlarda patlayarak çıkan bergamot, tangerine ve tarçına karşı
sonlarında vanilya, misk ve amber vardır. Seksi, fırtınalı bu parfüm tek kelime
ile: ravageur (yıkıcı, yokedici)
Musc Ravageur'u üzerime
ilk sıktığımda küçük bir şokla karşılaşıyorum. Yoğun bir hayvansallık burnuma
hücum ediyor. Oldukça sert ve rahatsız edici bu hayvansallık, miskten
kaynaklanıyor büyük ihtimalle. Geri planda da tatlı baharatlar var. Üst notalar
için hayvansal miskle tatlımsı karanlık baharatların karışımı denilebilir.
İlerleyen dakikalarda hayvansallık azalıyor. Bu radikal değişimin ardından orta
notalarda egzotik nefis bir amber karşıma çıkıyor. Ona güçlü şekilde sıcak
baharatlar eşlik ediyor. Karanfil ve tarçın, çok başarılı kullanılmış. Amberle
uyumları harika. Orta notalar nefis olmuş. Geçeyim sonlara. Alt notalar, orta
kısımla benzerlik içerisinde. Burada amberin etkisi biraz azalırken, onun
yerine pudralı vanilya, beyaz çikolata ve odunsu notalar geliyor. Baharatlar az
da olsa oradalar. Parfüme ismini veren misk de kendisine yer buluyor kapanışta.
Son kısım biraz ortalama olmuş diyebilirim. Yine de gayet güzel.
Basit bir akıl yürütmeyle
bu parfümü iki kısma ayırabilirim. İlk kısım, başlangıçtaki yoğun miskli
hayvansallık ve karanlık tatlı baharatlar. Buradaki kirli misk kullanımı Muscs
Koublai Khan ve Absolue Pour Le Soir ile benzer. Aynı hayvansal misk
kullanılmış neredeyse. Sevmesi ve kabul etmesi zor. İkinci kısım ise tatlı
baharatların, amberin, vanilyanın ve odunsu notaların kesin hakimiyetinde devam
ediyor. Teninizden uçup gidene kadar.
Musc Ravageur,
başlangıcıyla iç gıcıklayan, üzerinizden çıkıp gitmesini isteyebileceğiniz
kadar tahammül sınırını zorlayan bir arkadaş. Eğer başlangıcındaki hayvansallığa
dayanabilirseniz sizi ilerleyen dakikalarda müthiş baharatlar ve amber
karşılıyor. Bence parfümün bu kadar sevilmesinin önemli faktörlerinden birisi
de orta notalar. Benimde hayran olmamı sağlayan karanfil-zencefilin, amber ve
vanilyanın içinde eritilmesi gerçekten güzel fikir. Uygulamada da başarılı.
Fakat son kısmı böylesi bir marka ve niş parfüm için ortalama olmuş. Kötü değil
ama yanık vanilya efekti biraz daha rafine olabilirmiş. Hatta ana akım
markalarda çok daha başarılı vanilya kullanımlarına rastladım.
Musc Ravageur, Frederic
Malle'in en popüler ve en çok satan eseri. Bunun sebeplerini anlayabiliyorum.
Rahatsız edici başlangıcından sonra ortaya çıkan aromayı, bir çok kişinin
beğenebileceğini düşünüyorum. Özellikle sıcak baharatlar ve vanilya
seviyorsanız, mutlaka denemeniz gereken seçeneklerden birisi olarak göze
çarpıyor. Denemelerimde onun sıcacık bir parfüm olduğu izlenimine kapıldım. Bu
anlamda soğuk kış mevsimi için uygun olacağı çok açık.
Kokusu genel olarak tatlılık
barındırıyor. Tam anlamıyla bayık şekerli olmasa da zaman zaman vanilyadan
gelen yanık karamel efekti, parfümü oldukça tatlı bir eksene oturtuyor. Sadece
vanilya değil, tonka fasülyesinin de ciddi anlamda katkısı var gibi görünüyor
tatlılık işinde. Eğer tatlımsı ve erkeksi parfümleri seviyorsanız, sizin için mutlu
edici olmayabilir. Bu haliyle bence hem kadın hem de erkek kullanımı için
uygun.
Can alıcı soruyu soralım.
Musc Ravageur’ın bu kadar övgüler almasını ve fenomen haline gelmesini hak edecek
kadar güzel kokuyor mu? Burada tabiki kişiden kişiye değişecek yanıtlar
olacaktır. Başlangıcı ile orta kısmının bir bölümü çok riskli ve sevmesi zor.
Sonları ise çok daha kabul edilebilir. Bu kadar hayvansallık hoşuma gitmediği
için onun böylesine ilgi görmesine şaşırıyorum. Evet sıra dışı ve rahatsız
edici tarafları mevcut. Bu haliyle benim için harikalar yaratmasından ziyade,
farklı bir koku deneyimi olarak yerini alıyor. Yani ona aşık olmuyorum ama kötü
koktuğunu da iddia etmiyorum. Kullanım sırasında Musc Ravageur’dan çok daha
sevdiğim ve kendime yakın parfümler oldu. En iyi parfümler listesine
girebileceğini sanmıyorum.
Parfüm yazarı Luca
Turin'in kitabında Musc Ravageur "hippie misk" olarak sınıflandırılmış
ve beş üzerinden üç yıldız verilmiş. "Güçlü misk barındıran hayvansal eski
berber dükkanı kokusuna" benzetmiş ve Gucci Envy For Men'i andırdığını
söylemiş. Evet biraz benzediği söylenebilir Envy’e. Fakat ben daha çok Absolue
Pour Le Soir’e yakın buldum Musc Ravageur’u. Bir başka parfüm kritikçisi
Chandler Burr’de beş üzerinden beş puan vermiş.
Eau de Parfum (EDP)
konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı kıyafet üzerinde çok iyi. Fark edilirliği
başlangıçta yüksek. Onun için fazla miktarda sıkmak rahatsız edici olabilir.
Yirmi beş yaş ve üzerindeki arkadaşlara tavsiye ederim. Ne olur ne olmaz
denemeden almayın.
Not: Bu parfümü bana
ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Koku Güzelliği:10/7.5
Nedense yoğun hayvansallık barındıran parfümler Batı'da çok ilgi görüyor. Ya da başka bir deyişle havansal temalı parfümler bizde pek revaçta değil. Sanırım bilinç altımıza "Hacı yağı" fenomeni kazınmış. istesek de istemesek de bizi etkiliyor. Tatlı parfümleri sevmemekle birlikte -özellikle açılışından dolayı- çok merak ettim doğrusu.
YanıtlaSilHa bu arada sevgili parfümmerakı, neredeyse tüm parfümlerin sonundan memnun kalmıyorsunuz. sonunu çok başarılı bulduğunuz parfümler , ilk on listesi dışında kalan ,nelerdir?
MS
Evet hayvansal parfümleri seviyorlar. Sebebini bende anlayabilmiş değilim. Fakat bizim hacı yağları ile hayvansal kokuların pek ilgisi yok. Hacı yağları ismi gibi yağlı kokarken, hayvansal parfümler yağlı değil bildiğimiz at çiftlikleri gibi kokuyor.
SilO kadar çok parfüm var ki sonlarını sevdiğim. Hangi birisini hatırlayayım da söyleyeyim :)
Bence Avrupa'nın (aslında modern şehir insanının) hayvansal notalara bu kadar ilgi duymalarının nedeni, ; Toplumsal yaşayışları ve doğaya olan özlemleri.Artık o kadar her şeyden rafine bir şekilde yaşar olduk ki doğada var olan gerçek saf kokuları da bilinç altımız arar oldu.
SilMesela Türkiye'de bir amca hayvansal kokuyu sevmez çünkü adam zaten yılda 2-3 kez memleketine gidiyor orada hayvanlarına bakıyor doğayla haşır neşir oluyor.Bilinç altındaki doğaya yönelimi beynine yaşatıyor bir şekilde tatmin ediyor beynini.
Demek istediğim hayvansal öğelere daha çok metropolitan hayata kilitlenmiş şehir insanı ilgi gösteriyor diye düşünüyorum
Çok doğru tespit. İnsan elinde olmayanın peşinden gider.
SilRaşit bey bu aralar çok merak ettiğim bir koku olan givenchy pi ı inceliyebilirmisiniz? Çok övgüler alıyor birde sizden bir inceleme okumak isterim.Teşekkürler
YanıtlaSilPi elimde yok onun için incelemem kısa dönemde mümkün görünmüyor. Eğer ulaşabilirsem tabiki yazarım.
Silyazınızı beğenerek okudum. Gerçekten çok harika yazmışsınız ve detaylar konusunda bilgilendirmişsiniz.
YanıtlaSilBen de geçenlerde lady million ile tanıştım. Kendimce üstünkörü bir yazı yazmıştım kendi websitemde. Bir de Lady million incelemesi isteriz :)
http://jusinbello.com/
V de Vakko yu inceleyebilirmisiniz
YanıtlaSilİncelemek isterim ama elimde yok ne yazık ki.
Sillavanta-bergamot karışımı bi açılış, biraz odunsu notalar ve vanilya. bana çok boğuk ve yağlı bir his uyandırıyor. ciddi anlamda boğucu bi koku, tam erzurum-sivas soğuğu isteyen bi koku. anca açılır o soğukta. ama hakkını yemeyeyim, ankara ayazında çok kullanmışlığım var..biraz mazoşist olduğum için bu tarz zalımlara da şans veriyorum.:)
SilParfüm Merakı'nın Musc Ravageur incelemesi parfümü gerçekten de çok net yansıtmış. Sadece etkisi bende tam ters yönde oldu. Yani başlangıçtaki ve ortanın bir bölümündeki yoğun hayvansallık barındıran kısımlar çok hoşuma giderken daha sonraki kısımlar ortalama, en sonları ise gayet sıradan geldi. Bazı yorumlarda kokusunu at terine falan benzetenler olmuş. Bir yarış atı yetiştiricisi olarak atlarla, ahırlarla çok iç içe yaşayan biri olduğum için sevmişimdir belki hayvansallığı :) Keşke daha uzun sürebilseymiş o etki. Kalıcılık tatminkar ancak farkedilirlik ilk bir iki saatten sonra tene yakın oldu bende.
YanıtlaSilBence apls ye benzemiyor,başlangıcı daha çok eau de hermes gbi kimyon ve misk efektli ,üriner ve kirli çağrışımlı,sonraları third man gibi vanilyalı ve eski kafa bir parfüm,muazzam,enfes.
YanıtlaSilMeraba W COLLEKSİON PARFÜMÜ DENEYİN DERİM VAKKONUN
YanıtlaSil