9 Kasım 2013 Cumartesi

L’Artisan Parfumeur - Traversee du Bosphore (2010)


L’Artisan Parfumeur - Traversee du Bosphore (2010)

"İstanbul, doğuyla batı arasındaki kapıdır. Başlangıçta aklımızdaki proje "Doğu Ekspresi" ile yapılan geziyi çağrıştıran bir tatil parfümü yapmaktı. Fakat markalar ve telif haklarıyla ilgili pek çok zorluklar vardı. Bu yüzden projeyi gerçekleştiremedik. Sonra başka bir fikir geldi; İstanbul'a yapılacak yolculuk yerine İstanbul'da olmak. Böylece İstanbul’da 10 gün geçirdim, geleneksel oryantal notalar yerine farklı oryantal öğeler bulmak için. Bu parfümü yaratırken benim için önemli olan şey ikili dengeyi yansıtmaktı. Derinin Türk lokumuyla olan tezatı bu parfümün en önemli öğesidir."

Baş parfümör Bertrand Duchaufour'un internette  rastladığım söyleşisinde böyle anlatıyor tasarımını. Benimde favori parfüm tasarımcılarımdan olan Duchaufour, L'Artisan markası için kolları sıvamış ve ortaya Traversee du Bosphore çıkmış.

Ortalama bir Avrupalının zihnindeki Türkiye imajının nasıl olduğunu tahmin etmemiz zor değil. Bir tarafıyla Suriye ile İran'la komşu olan ve Orta Doğu coğrafyasının hemen dibinde bulunan, diğer tarafıyla Yunanistan ve Bulgaristan gibi iki Avrupa ülkesiyle komşu olan benzersiz bir kara parçasının üzerinde yaşıyoruz. Her ne kadar sığ siyasi çekişmelerin sayesinde bu durumu çoğu zaman unutsak da, boğazlarımız, dünya jeopolitiği için hala önemini koruyor.


Böylesine önemli bir konumun yeterince farkında olmayabiliriz ama Fransız niş parfüm evi L'Artisan Parfumeur, ismini İstanbul Boğazından alan kokusunu dünya pazarlarına sundu 2010 yılında. Anlamı "Boğaz Geçişi" olarak çıktı karşıma farklı kaynaklarda.

Bu parfümün bizi ilgilendiren ilginç kısmı anlaşılacağı üzere ilhamını Türkiye'den almış olması. Parfümör Duchaufour, İstanbul'a yaptığı seyahatte zihninde şekillendirmiş Traversee du Bosphore'un oluşturma aşamasını.

Markanın kendi sitesinde şöyle tanıtılmış Traversee du Bosphore:

"Nefes kesici İstanbul'un keşfi için görkemli Boğaz'dan geçmek gerekir. Usta parfümör Bertrand Duchaufour, Türkiye seyahatinden sulu boyalar, eskizler, fotoğraflar ve Boğaz seyahati ile İstanbul'un dar sokakları ve etkilerini keşfetmek için aheste günün kokusunu yakalayan mistik bir Eau de Parfum ile döndü. Parfümör sizi onunla birlikte görkemli Boğaz'ı geçmeye ve doğu ile batı arasına sıkışmış, tüm şehirler arasındaki bu en gizemli şehri keşfetmeye davet ediyor. Parfüm elma, lale ve bir parça baharatlar ile açılır. Kremsi iris, tütün notası ile zıt şekilde çalışır. Zarif gül esintisi ve fıstık, Türk lokumunun hoş aromasını çağrıştırır. Sonra beklenmedik sıcak ve hayvansı deri patlaması, tabakhanelerin çevresindeki hava gibi yakıcı, kavurucu ton bizi miskin şekilde kucaklar. Bu "Oryantal Masalda" kendinizi kaybedebilirsiniz."


Fragrantica'da deri kategorisinde bulunan Traversee du Bosphore, Les Voyages Exotiques serisine mensupmuş. Açılışı biraz tuhaf diyebilirim. Tatlımsı-pudramsı çiçekler var sanki. Biraz ölmez otuna benzettim. Ciddi oranda da kremsi acı badem kokusu alıyorum. Pek alışılmadık üst notaları. Açıklanan üst notalarında elma, lale ve baharatlar var. Pek elma alamadım başlangıçta. Baharatlarsa biraz var. Fakat lale mi? Belki de anlayamadığım o koku laleden geliyordur üst notalarda. Oldukça tatlı bir başlangıcı var. Çok sevdiğimi söyleyemesem de farklı yapısı dikkat çekici. Orta notalara geçeyim. Burada baharatların ağırlığı artıyor. Tatlımsı baharatlara fark edilir oranda kremsi iris (süsen) çiçeği ekleniyor. Burada dikkatimi çeken tatlılığın biraz daha artması ve gülün ortaya çıkması. Orta notalar en beğendiğim yanı oluyor. Son kısımda pudramsı tatlılık devam ediyor. Burada biraz sıradanlaşıyor kokusu. Odunsu notalar hissediyorum. Onun dışında biraz vanilya ve deri var. Kendi sitelerinde antep fıstığından da bahsedilmiş. Herhalde şaka yapıyorlar!

Traversee du Bosphore, anladığım kadarıyla Türkiye'ye ve kültürüne göndermeler yapıyor genel konseptiyle. İsminin boğazdan gelmesi ve kokusunda lokum, antep fıstığı gibi yöresel tatlara yer verilmesi çok şaşırtıcı değil. Resmi tanıtımında da laleden bahsedilmesi olağan. Uzun yıllardır Türklerin laleye olan ilgisi biliniyor. Hatta 17. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı İmparatorluğunda ortaya çıkan Lale Devrine de gönderme olabilir. Lokum ise zaten Türkiye'nin yurt dışında en bilinen ürünü denebilir. Antep fısığındansa bahsetmeye gerek bile yok.

Bu çağrışımların ve tanıtımların eşliğinde bir kez daha ana kompozisyona bakmaya çalışıyorum. Öncelikle Traversee du Bosphore, oldukça tatlı bir parfüm. Bu tatlılığı bal ile vermiş olabilirler. Tanıtımlardaki lokum temasına böylece değinilmiş. Yani bol tatlılık, lokuma benzetilebilir. Tatlılığın dışında ikinci dikkatimi çeken öğe baharatlar. Burada Türkiye'nin doğu ülkesi olması ve baharatların sık kullanılması dolayısıyla yer verilmiş gibi. Hatta bir yerde karşıma baharatçılar çarşısı gibi bir ifade geçmişti. Mutemelen ortalama Avrupalının zihninde Türkiye, Mısır Çarşısındaki gibi egzotik bir ülke. Üçüncü olarak iris (süsen) en belirgin öğe. Süsen çiçeğinin Türk kültürüyle nasıl bir ilgisi olduğunu çözemedim. Azıcık tütünse, sıkça rastladığımız nargile çağrışımdan eklenmişse hiç şaşırmam. Son olarak deri. Her ne kadar bu parfümde çoğu kişi deriden bahsetmişse de ben çok baskın bir deriye rastlamadım. Hele ki kendi sitelerindeki hayvansal deri vurgusunu hissedemedim.


Traversee du Bosphore, bana göre tatlımsı çiçeksi-baharatlı-meyveli bir kokuya sahip. Bol tatlılık gerçekten de zaman zaman lokumlara benzetiyor kokusunu. Hatta rengarenk küçük lokumlar vardır baharatçılarda satılan. Orada pembe rekli olan güllü lokumlar vardır. Bazen kesinlikle güllü veya safranlı lokumlara benziyor kokusu. Bu anlamda lokum temasını başarıyla vermişler. Fakat buradan ferah koktuğu anlaşılmasın. Zaman zaman karanlık sayılabilecek kompozisyona sahip.

Traversee du Bosphore, 2010 yılında çıktığında oldukça ilgi çekmişti. Fakat son zamanlarda ismi pek geçmiyor parfüm platformlarında. Kimi parfüm severler hakkında olumsuz yorumlarda da bulunmuş. Bu kadar eleştirilmesini pek anlamlı bulmadım. Evet kokusu muhteşem yada benzersiz değil. Tatlılık oranı kimi arkadaşlara da sıkıntı verebilir. Fakat ben giyilebilir ve sevilebilir buldum. Başlangıcı alışılmadık olsa da bence fena değil. Orta notaları zengin ve lezzetli. Sonları biraz ortalama sadece.

Yukarıdaki satırda zihnimden geçen "lezzetli" kelimesi, tam da doğru söz aslında. Evet bu parfüm kesinlikle leziz kokuyor. Bu anlamda gourmand tarafa kayıyor gibi görünüyor. Şekerleme kokulu baharatlar, çiçekler ve meyveler. Fikrin güzel olduğu kesin. Uygulamada da kötü değil. Bence güzel bir deneme Traversee du Bosphore.


Her ne kadar severek kullansam da çoğu kişiye özelikle başlangıcı hoş gelmeyebilir. Oldukça cesur bir deneme olmuş Traversee du Bosphore. Diyeceksiniz ki başka lokum temalı parfümleri de var niş markaların. Evet olabilir fakat burada safranlı-güllü lokuma baharatlar ve deri eklenmiş olması, onu diğer rakiplerinden biraz farklı yere taşıyor.

İyi de İstanbul ve boğaz, bu parfüm gibi mi kokuyor? Tabiki hayır. Malum İstanbul'un artık karman çorman yapısı, absürd yeni mimari binaları ve sürekli çarpık büyüyen şehirciliğini düşünürsek, o egzotik ve gizemli baharat-lokum kokusunun artık nostaljiden ibaret olduğunu görebiliriz. Fakat bir batılının zihninde böyle resmedilmişse İstanbul ve boğaz, ona da anlayış göstermek ve itiraz etmemek gerekir belki de. Sonuçta parfüm tasarımı da bir tür sembolizmdir.

Yapısı itibariyle soğuk kış günlerine uygun olacaktır. Eau de Parfum konsantrasyonuna sahip. Yüksek fiyatına istinaden denemeden almamak gerekir.

Not: Hem kadınların hem de erkeklerin rahatlıkla kullanabileceği bir parfüm Traversee du Bosphore. Fakat siz yine de aynı evin içinde kızlı-erkekli bu parfümü sıkmayın. Mazallah yoldan çıkabilir, canınız sevişmek isteyebilir, vatana-millete hayırsız evlatlar haline gelebilirsiniz. Neme lazım…


Artıları:
+ Orta kısmını sevdim.
+ Yapaylık hissedilmeyen kaliteli kokusu.
+ Çoğu kişinin seveceğini düşündüğüm modern tarzı.

Eksileri:
- Sonları biraz sıradan olmuş.
- Biraz fazla tatlılık barındırması, bazı kişilerin hoşuna gitmeyebilir.
- Fark edilirliği zayıf kaldı tenimde.

Koku Güzelliği:10/7

8 yorum:

  1. Dip notu begendim :))))

    Merak ediyordum bu kokuyu, adından dolayı. Iyi oldu yorum.

    YanıtlaSil
  2. Bu arada en güzel lokum temalı parfüm serge lutens rahat loukhoum

    En berbatı ise keiko mecheri loukhoumdur. Ben bu kadar şekerli parfüm görmedim.

    YanıtlaSil
  3. Merhaba parfummerakı, öncelikle bloglarındaki (neredeyse değil, hepsini) tüm yazıları okudum :) perfüm değerlendirmelerin muazzam hem de eğlenceli. Parfüm seven birinin ufkunu açacak nitelikte, benim öyle oldu.Ama sevdiğin bazı kokuların örneklerini bir yerlereden bulup denedim. Beni şaşırttın. :) çünkü seçimlerin fevkaledenin fevkinde olmasına karşın bazıları senin tarzın değil gibi... ne bileyim... eğer cevap yazmaya vaktin olursa anlatırım senin sayende yaşadığım deneyimleri... şimdi çok uzun oldu

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Nisay,

      Güzel sözleriniz için teşekkür ederim. Mesela hangi parfümleri beğenmem sizi şaşırttı? Tarzım olmayanlar hangileriymiş merak ettim :)

      Deneyimlerinizi uzun da olsa dinlemek isterim.

      Sil
  4. Bu parfüme nasıl ulaşabilirim uzun süre araştırdım ama ne yazık ki bulamadım yardımcı olabilir misin?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. L'Artisan'ın parfümleri Harvey Nichols mağazalarında satılıyor diye biliyorum. Eğer İstanbul veya Ankara'da yaşıyorsanız uğrayıp bilgi alabilirsiniz.

      Sil
  5. Teşekkür ederim kısa sürede cevap alacağımı düşünmüyordum :) İstanbulda yaşıyorum en kısa zamanda uğramak isterim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Rica ederim. Kimseyi bekletmeyi sevmem :) Mağazaya uğradıktan sonra durumu buradan bizlerle paylaşırsanız memnun oluruz.

      Sil