L’Artisan Parfumeur - Traversee du Bosphore (2010)
"İstanbul, doğuyla batı
arasındaki kapıdır. Başlangıçta aklımızdaki proje "Doğu Ekspresi" ile
yapılan geziyi çağrıştıran bir tatil parfümü yapmaktı. Fakat markalar ve telif
haklarıyla ilgili pek çok zorluklar vardı. Bu yüzden projeyi
gerçekleştiremedik. Sonra başka bir fikir geldi; İstanbul'a yapılacak yolculuk
yerine İstanbul'da olmak. Böylece İstanbul’da 10 gün geçirdim, geleneksel
oryantal notalar yerine farklı oryantal öğeler bulmak için. Bu parfümü yaratırken
benim için önemli olan şey ikili dengeyi yansıtmaktı. Derinin Türk lokumuyla
olan tezatı bu parfümün en önemli öğesidir."
Baş parfümör Bertrand
Duchaufour'un internette rastladığım
söyleşisinde böyle anlatıyor tasarımını. Benimde favori parfüm tasarımcılarımdan
olan Duchaufour, L'Artisan markası için kolları sıvamış ve ortaya Traversee du
Bosphore çıkmış.
Ortalama bir Avrupalının
zihnindeki Türkiye imajının nasıl olduğunu tahmin etmemiz zor değil. Bir
tarafıyla Suriye ile İran'la komşu olan ve Orta Doğu coğrafyasının hemen
dibinde bulunan, diğer tarafıyla Yunanistan ve Bulgaristan gibi iki Avrupa
ülkesiyle komşu olan benzersiz bir kara parçasının üzerinde yaşıyoruz. Her ne
kadar sığ siyasi çekişmelerin sayesinde bu durumu çoğu zaman unutsak da, boğazlarımız,
dünya jeopolitiği için hala önemini koruyor.
Böylesine önemli bir konumun
yeterince farkında olmayabiliriz ama Fransız niş parfüm evi L'Artisan
Parfumeur, ismini İstanbul Boğazından alan kokusunu dünya pazarlarına sundu
2010 yılında. Anlamı "Boğaz Geçişi" olarak çıktı karşıma farklı
kaynaklarda.
Bu parfümün bizi ilgilendiren
ilginç kısmı anlaşılacağı üzere ilhamını Türkiye'den almış olması. Parfümör
Duchaufour, İstanbul'a yaptığı seyahatte zihninde şekillendirmiş Traversee du
Bosphore'un oluşturma aşamasını.
Markanın kendi sitesinde şöyle
tanıtılmış Traversee du Bosphore:
"Nefes kesici İstanbul'un
keşfi için görkemli Boğaz'dan geçmek gerekir. Usta parfümör Bertrand Duchaufour,
Türkiye seyahatinden sulu boyalar, eskizler, fotoğraflar ve Boğaz seyahati ile
İstanbul'un dar sokakları ve etkilerini keşfetmek için aheste günün kokusunu
yakalayan mistik bir Eau de Parfum ile döndü. Parfümör sizi onunla birlikte
görkemli Boğaz'ı geçmeye ve doğu ile batı arasına sıkışmış, tüm şehirler
arasındaki bu en gizemli şehri keşfetmeye davet ediyor. Parfüm elma, lale ve
bir parça baharatlar ile açılır. Kremsi iris, tütün notası ile zıt şekilde
çalışır. Zarif gül esintisi ve fıstık, Türk lokumunun hoş aromasını
çağrıştırır. Sonra beklenmedik sıcak ve hayvansı deri patlaması, tabakhanelerin
çevresindeki hava gibi yakıcı, kavurucu ton bizi miskin şekilde kucaklar. Bu
"Oryantal Masalda" kendinizi kaybedebilirsiniz."
Fragrantica'da deri
kategorisinde bulunan Traversee du Bosphore, Les Voyages Exotiques serisine
mensupmuş. Açılışı biraz tuhaf diyebilirim. Tatlımsı-pudramsı çiçekler var
sanki. Biraz ölmez otuna benzettim. Ciddi oranda da kremsi acı badem kokusu
alıyorum. Pek alışılmadık üst notaları. Açıklanan üst notalarında elma, lale ve
baharatlar var. Pek elma alamadım başlangıçta. Baharatlarsa biraz var. Fakat
lale mi? Belki de anlayamadığım o koku laleden geliyordur üst notalarda.
Oldukça tatlı bir başlangıcı var. Çok sevdiğimi söyleyemesem de farklı yapısı
dikkat çekici. Orta notalara geçeyim. Burada baharatların ağırlığı artıyor.
Tatlımsı baharatlara fark edilir oranda kremsi iris (süsen) çiçeği ekleniyor.
Burada dikkatimi çeken tatlılığın biraz daha artması ve gülün ortaya çıkması.
Orta notalar en beğendiğim yanı oluyor. Son kısımda pudramsı tatlılık devam
ediyor. Burada biraz sıradanlaşıyor kokusu. Odunsu notalar hissediyorum. Onun
dışında biraz vanilya ve deri var. Kendi sitelerinde antep fıstığından da
bahsedilmiş. Herhalde şaka yapıyorlar!
Traversee du Bosphore,
anladığım kadarıyla Türkiye'ye ve kültürüne göndermeler yapıyor genel
konseptiyle. İsminin boğazdan gelmesi ve kokusunda lokum, antep fıstığı gibi
yöresel tatlara yer verilmesi çok şaşırtıcı değil. Resmi tanıtımında da laleden
bahsedilmesi olağan. Uzun yıllardır Türklerin laleye olan ilgisi biliniyor.
Hatta 17. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı İmparatorluğunda ortaya çıkan Lale
Devrine de gönderme olabilir. Lokum ise zaten Türkiye'nin yurt dışında en
bilinen ürünü denebilir. Antep fısığındansa bahsetmeye gerek bile yok.
Bu çağrışımların ve
tanıtımların eşliğinde bir kez daha ana kompozisyona bakmaya çalışıyorum.
Öncelikle Traversee du Bosphore, oldukça tatlı bir parfüm. Bu tatlılığı bal ile
vermiş olabilirler. Tanıtımlardaki lokum temasına böylece değinilmiş. Yani bol
tatlılık, lokuma benzetilebilir. Tatlılığın dışında ikinci dikkatimi çeken öğe
baharatlar. Burada Türkiye'nin doğu ülkesi olması ve baharatların sık
kullanılması dolayısıyla yer verilmiş gibi. Hatta bir yerde karşıma
baharatçılar çarşısı gibi bir ifade geçmişti. Mutemelen ortalama Avrupalının
zihninde Türkiye, Mısır Çarşısındaki gibi egzotik bir ülke. Üçüncü olarak iris
(süsen) en belirgin öğe. Süsen çiçeğinin Türk kültürüyle nasıl bir ilgisi
olduğunu çözemedim. Azıcık tütünse, sıkça rastladığımız nargile çağrışımdan eklenmişse
hiç şaşırmam. Son olarak deri. Her ne kadar bu parfümde çoğu kişi deriden
bahsetmişse de ben çok baskın bir deriye rastlamadım. Hele ki kendi
sitelerindeki hayvansal deri vurgusunu hissedemedim.
Traversee du Bosphore, bana
göre tatlımsı çiçeksi-baharatlı-meyveli bir kokuya sahip. Bol tatlılık
gerçekten de zaman zaman lokumlara benzetiyor kokusunu. Hatta rengarenk küçük
lokumlar vardır baharatçılarda satılan. Orada pembe rekli olan güllü lokumlar
vardır. Bazen kesinlikle güllü veya safranlı lokumlara benziyor kokusu. Bu
anlamda lokum temasını başarıyla vermişler. Fakat buradan ferah koktuğu
anlaşılmasın. Zaman zaman karanlık sayılabilecek kompozisyona sahip.
Traversee du Bosphore, 2010
yılında çıktığında oldukça ilgi çekmişti. Fakat son zamanlarda ismi pek
geçmiyor parfüm platformlarında. Kimi parfüm severler hakkında olumsuz
yorumlarda da bulunmuş. Bu kadar eleştirilmesini pek anlamlı bulmadım. Evet
kokusu muhteşem yada benzersiz değil. Tatlılık oranı kimi arkadaşlara da
sıkıntı verebilir. Fakat ben giyilebilir ve sevilebilir buldum. Başlangıcı
alışılmadık olsa da bence fena değil. Orta notaları zengin ve lezzetli. Sonları
biraz ortalama sadece.
Yukarıdaki satırda zihnimden
geçen "lezzetli" kelimesi, tam da doğru söz aslında. Evet bu parfüm
kesinlikle leziz kokuyor. Bu anlamda gourmand tarafa kayıyor gibi görünüyor.
Şekerleme kokulu baharatlar, çiçekler ve meyveler. Fikrin güzel olduğu kesin.
Uygulamada da kötü değil. Bence güzel bir deneme Traversee du Bosphore.
Her ne kadar severek kullansam
da çoğu kişiye özelikle başlangıcı hoş gelmeyebilir. Oldukça cesur bir deneme
olmuş Traversee du Bosphore. Diyeceksiniz ki başka lokum temalı parfümleri de
var niş markaların. Evet olabilir fakat burada safranlı-güllü lokuma baharatlar
ve deri eklenmiş olması, onu diğer rakiplerinden biraz farklı yere taşıyor.
İyi de İstanbul ve boğaz, bu
parfüm gibi mi kokuyor? Tabiki hayır. Malum İstanbul'un artık karman çorman
yapısı, absürd yeni mimari binaları ve sürekli çarpık büyüyen şehirciliğini
düşünürsek, o egzotik ve gizemli baharat-lokum kokusunun artık nostaljiden
ibaret olduğunu görebiliriz. Fakat bir batılının zihninde böyle resmedilmişse
İstanbul ve boğaz, ona da anlayış göstermek ve itiraz etmemek gerekir belki de.
Sonuçta parfüm tasarımı da bir tür sembolizmdir.
Yapısı itibariyle soğuk kış
günlerine uygun olacaktır. Eau de Parfum konsantrasyonuna sahip. Yüksek
fiyatına istinaden denemeden almamak gerekir.
Not: Hem kadınların hem de
erkeklerin rahatlıkla kullanabileceği bir parfüm Traversee du Bosphore. Fakat siz
yine de aynı evin içinde kızlı-erkekli bu parfümü sıkmayın. Mazallah yoldan
çıkabilir, canınız sevişmek isteyebilir, vatana-millete hayırsız evlatlar
haline gelebilirsiniz. Neme lazım…
Artıları:
+ Orta kısmını sevdim.
+ Yapaylık hissedilmeyen
kaliteli kokusu.
+ Çoğu kişinin seveceğini
düşündüğüm modern tarzı.
Eksileri:
- Sonları biraz sıradan olmuş.
- Biraz fazla tatlılık
barındırması, bazı kişilerin hoşuna gitmeyebilir.
- Fark edilirliği zayıf kaldı
tenimde.
Koku Güzelliği:10/7
Dip notu begendim :))))
YanıtlaSilMerak ediyordum bu kokuyu, adından dolayı. Iyi oldu yorum.
Bu arada en güzel lokum temalı parfüm serge lutens rahat loukhoum
YanıtlaSilEn berbatı ise keiko mecheri loukhoumdur. Ben bu kadar şekerli parfüm görmedim.
Merhaba parfummerakı, öncelikle bloglarındaki (neredeyse değil, hepsini) tüm yazıları okudum :) perfüm değerlendirmelerin muazzam hem de eğlenceli. Parfüm seven birinin ufkunu açacak nitelikte, benim öyle oldu.Ama sevdiğin bazı kokuların örneklerini bir yerlereden bulup denedim. Beni şaşırttın. :) çünkü seçimlerin fevkaledenin fevkinde olmasına karşın bazıları senin tarzın değil gibi... ne bileyim... eğer cevap yazmaya vaktin olursa anlatırım senin sayende yaşadığım deneyimleri... şimdi çok uzun oldu
YanıtlaSilMerhabalar Nisay,
SilGüzel sözleriniz için teşekkür ederim. Mesela hangi parfümleri beğenmem sizi şaşırttı? Tarzım olmayanlar hangileriymiş merak ettim :)
Deneyimlerinizi uzun da olsa dinlemek isterim.
Bu parfüme nasıl ulaşabilirim uzun süre araştırdım ama ne yazık ki bulamadım yardımcı olabilir misin?
YanıtlaSilL'Artisan'ın parfümleri Harvey Nichols mağazalarında satılıyor diye biliyorum. Eğer İstanbul veya Ankara'da yaşıyorsanız uğrayıp bilgi alabilirsiniz.
SilTeşekkür ederim kısa sürede cevap alacağımı düşünmüyordum :) İstanbulda yaşıyorum en kısa zamanda uğramak isterim.
YanıtlaSilRica ederim. Kimseyi bekletmeyi sevmem :) Mağazaya uğradıktan sonra durumu buradan bizlerle paylaşırsanız memnun oluruz.
Sil