17 Kasım 2013 Pazar
Kokuyla Tedavi
Kokuyla Tedavi
İnternette dolaşırken karşıma çıkan yazılardan birisini sizinle paylaşmak istiyorum. Belki daha önce okumuşsunuzdur bilemiyorum. Kokularla tedavi arasındaki ilişkiyi anlatıyor genel olarak. Zaman zaman bana ilginç gelen bu tür alıntı yazılara da yer vereceğim artık. Merak edenler varsa söyleyeyim baştan, yazının sahibi dergiden izin alarak yayınlıyorum. Alıntı yapılan kaynağı yazının sonunda bulabilirsiniz.
"İnsanoğlu, kendisine bahşedilen güzellik duygusu sebebiyle kainat sarayındaki güzelliklere içten ilgi duyar. Mesela çeşit çeşit renk ve şekillerdeki çiçekler onu adeta mest eder. İnsana, hayret ve hayranlık ufkunda tefekküre kapı açan diğer bir unsur da “koku”dur. Güzel kokular kalbi ferahlatır, ruhu genişletir ve insanı apayrı manevi iklimlere götürür. Güzel koku ile temiz ruh arasında yakın ilgi bulunduğu eskiden beri kabul edilmektedir.
Binlerce yıldan beri çeşitli kültürlere mensup insanlar, baharat esanslarının mikrop öldürücü, kramp giderici, ağrı kesici ve iltihap iyileştirici tesirlerini keşfetmişlerdi. Nitekim Mısırlılar, ölülerini mumyalarken katran ve mür ağacının anti bakteriyel özelliklerinden faydalanmışlar; başka milletler ise, hasta odalarını biberiye ve kekik otu tütsüleyerek dezenfekte etmişlerdir. 17.yy.’da batıda vebadan korunmak için çeşitli baharatlardan hazırlanmış özel bir karışım kullanılmıştır.
Günümüzde halk hekimi diye anılan kişiler, özellikle batı dünyasında, çiçek ve baharattan elde edilen güzel kokunun insan üzerindeki olumlu tesirlerini dikkate alarak hastaları tedavi etmeye çalışmaktadırlar. Bu tedavinin gayesi, organik dengenin yeniden tesisini sağlamaktır.
Batı dünyasında, özellikle Fransa’da uçucu yağların anti bakteriyel özelliklerinden faydalanıldığı bilinmektedir. Fransa’da koku ile tedavi metodu, bitkilerle tedavi sınıfına dahil edilmekte, 1500 hekimin bu gaye ile kurulan derneğe kayıtlı olduğu bilinmektedir.
Halk hekimi, bir bakteri kültüründe 10-15 esansı tahlil ederek en yüksek bakteri öldürme gücüne sahip üç veya dört bitki esansını tablet halinde kullanıma sunar. Kokularla tedavide uçucu yağlar ya teneffüs edilir, ya ilaç olarak bünyeye alınır veya masaj ve banyo esnasında cilde sürülür. Mesela masaj anında kullanılan uçucu yağın bir miktarı kana nüfuz eder. Böylece koku maddeleri, saniye hızıyla ruhi gerginlikleri ve vücuttaki acıları azaltır.
Kokuların, vücut üzerine olumlu etki göstermesi bekleniyorsa, bunların sürekli alınması önem arz etmektedir. Her hastanın, belirli bir süre için yarım saat boyunca teneffüs ettiği çeşitli yağlardan oluşan özel bir koku programı vardır. Özel bir cihaz ile kokuların etrafa yayılması sağlanır. Bu esnada rahatlatıcı hareketler eşliğinde koku, bizzat teneffüs edilir. Mesela lavanta kokusu, yoga yaparken derin bir rahatlamayı temin eder.
Hekimler sadece bu şekildeki tedavi usulü ile iyileşmenin gerçekleşemeyeceğini, koklamanın yanısıra şahsın bizzat hayatına çeki düzen vermesi, dengeli beslenmesi ve her türlü kötü alışkanlıklarından vazgeçmesi (mesela sigarayı bırakması) gerektiğini bildirirler.
Martin Henglein şifalı kokular üzerine bir teori geliştirmiştir. Buna göre “ıtır çiçeği, biberiye, bergamot ve tefarik (paçuli)” temel kokular olarak kabul edilmektedir. Bundan yola çıkarak bu dört temel kokunun farklı fonksiyonları icra ettiği belirtilmektedir. Itır çiçeği, bir alışkanlığı kabul etmeye veya bunu terk etmeye yardımcı olur. Mesela sigarayı bırakmada ıtır çiçeği kokusunun rolü inkâr edilemez. Sigaraya olan istek dayanılmaz şekilde artarsa, bir kerelik koklama bu arzuyu gidermektedir. Bu durum önceden on kere denenmiş dahi olsa, yine tesirli olmaktadır. Henglein’e göre biberiye, kişiyi kendini ispatlamaya ve aktif olmaya sevk ederken bergamot zihni canlılığı ve öğrenme şevkini artırır, tefarik ise kişiyi daha enerjik kılar, mekanizmasını harekete geçirir.
Koku ile tedavide tecrübenin çok önemli rolü vardır. Çünkü bu tecrübeye dayanılarak kokuların seçimi yapılır. Batı ülkelerindeki eczanelerde ve kozmetik dükkanlarında, 200-350 çeşit uçucu yağın (esans) satıldığı belirtilmektedir. Hekimler bazen aynı koku hakkında farklı özellikler bildirmektedirler. Mesela bazıları, temiz olmayan cilt için kekik otu tavsiye ederken, bazıları bundan sakınılması gerektiğini söylemektedirler. Çoğu kere esansın ağız yoluyla mı alınması, yoksa koklanması mı gerektiği hususunda bir açıklık getirilmemektedir. Aynı şekilde esansın dozu ile ilgili kesin bilgi bulunmamakla beraber bu doz umumiyetle yüksek tutulmaktadır.
İngiltere’de bir tedavi merkezini işleten Robert Tisserand, kokularla ruhi hastalıkların tedavi edilebileceği görüşündedir. Tisserand, bu esansların sinir hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan sinyal moleküllerin (nörotransmitter) üretimine tesir ettiklerinden, rahatsızlıkları gidermeye de yardımcı olduğunu bildirmektedir. Koku, morfine benzeyen “endorfin”in salgılanmasını uyararak kişide ferahlama sağlar. Bu sebeple yasemin, adaçayı, kananga, tefarik, greyfurt ve gül yağı kokusu depresyon, kendine güvensizlik ve cinsi fonksiyonların arızalanması durumlarında tavsiye edilmektedir. Aynı şekilde diğer esanslar da teskin edici veya kuvvetlendirici veyahut bağışıklık sistemini güçlendirici rol oynamaktadırlar. Bilim adamları bugüne kadar uçucu yağların tesiri hakkında çok az bilgi ortaya çıkarmışlardır. Kokuların rahatlatıcı özelliği dikkati bir yerde toplayabildiği müşahedelerden anlaşılmaktadır. Ancak beyinde nasıl ve nerede tesirli olduğu hususu ise hala muammadır.
Münih’li Prof. Hanns Hatt da, kokuların ruh ve davranış üzerine tesirini, beyindeki koku alma bölgelerinin özelliklerine bağlamaktadır.
Koku ile tedavinin zorlukları da vardır. Su buharı destilasyonu ile elde edilen bu kokular için, çok fazla bitki kullanıldığı ve bu sırada zararlı ilaç kalıntılarının bu destilat içine geçebileceği belirtilmektedir. Mesela korku ve depresyonu gidermede kullanılan nerolin yağının 1 litresi için 1-1,5 ton portakal çiçeğine ihtiyaç vardır. Ayrıca bu kokuların, bünyelerinde çok fazla sayıda (yaklaşık 400) madde ihtiva etmesi ve bunların da yıldan yıla ve yetiştiği bölgeye göre farklılıklar göstermesi de koku ile tedavinin zorluğunu ortaya koymaktadır."
Kaynak: http://www.sizinti.com.tr/konular/ayrinti/koku-ile-tedavi.html
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Yazılanlara gerçekten katılıyorum. Şu sıralar parfümlere kafayı taktım ve tıbbi anlamda major depresyon, sosyal fobi, anksiyete bozukluk ve panik atak bozuklukları teşhisi konulmuş ve hayatı gerçekten kararmış bir insanım. Yapılan tahlillerde genelde serotonin hormonu (mutluluk hormu diye bilinir) salgılamak konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan bir metabolizmam olduğu ve bunun pek çok psikiyatrik rahatsızlığımın temel kaynaklarından biri olduğu anlaşılmıştı. Ancak güzel kokulara merak saldıktan sonra evde bir biaşıma otururken bile bu kokuların kendimi mutlu hissetmeme sebep olduğunu farkettim. Hatta bazen insanlar beğenmese ve ağır veya farklı bulsa bile benim sevdiğim kokuları arada ufaktan kendi üzerimde kullanıyor olmam müthiş şekilde bugüne kadar yaşadığım pek çok sıkıntıyı yaşamadığımı farkettirdi. Mevcut ilaçlarımın dozlarını düşürmüş olmama rağmen şu sıralar ciddi anlamda enerjik ve mutlu hissediyorum kendimi. Hatta bazı yakın kokuları karıştırarak çok daha beğendiğim kombinasyonlar üretiyorum. Tek dez avantajı parfüm konuları biraz maddiyat istiyor. Şu anda 137 orjinal parfüm var evimde (kimisi denemelik küçük tester versiyonları olsa da ) ve kalıcı bir çözüm olur mu bilmem ama kesinlikle güzel kokuların (ve hatta seslerin) insanın sorunlarını aşmasında çok ciddi yardımı olduğuna katılıyorum. Tabi pskiyatristimin dediği gibi "kalbinde bir bıçak saplıyken sen o bıçağı çıkartmayı başaramadıkça vereceğim ilaçlar ancak morfin etkisi ile acını azaltır. Asıl çözüm sorunlarını tespit ve kökten çözümüdür. O bıçak kalbinden çıkmadan morfinle sadece acını hissetmez halde ama kalbindeki bıçakla dolaşırsın" diye söylediği gibi sorunları kökten yok etmeyi başarmaktır. Ancak parfümlerin olumlu etkileri konusunda farklı bir şekilde bile olsa kesinlikle katılıyorum.
YanıtlaSil''Kalpler yalnız Allahı anmakla mutmain olur''
YanıtlaSilRAD :28
kesin çözüm bu olabilir :)