Lalique – White (2008)
Bugün küçük bir oyun
oynayalım sizinle. Dolabınızda yada çekmecenizde duran parfüm şişelerinden
birini alın elinize. İyice inceleyin onu. Hiçbir detayını atlamadan, acele
etmeden, anlamaya çalışarak. Altına, üstüne, kenarına, şekline, rengine ve size
vermek istediği mesajı düşünün. Neden bu şişe böyle? Neden başka şekilde değil?
Buna kim karar veriyor? Ve daha da önemli soru: Parfüm şişesi önemli midir?
Parfüm denen sıvının
tarihi kadar eskiye gider parfüm şişelerinin tarihi. Aslında ikisinin kaderi
ortaktır bir anlamda. Birinin olmadığı yerde diğeri de anlamsızlaşır. Birbirlerini
biraz zevkle biraz da mecburiyetten tamamlarlar. Meşhur Uzak Doğu felsefesi
Yin-yang gibidir parfümlerle şişeleri arasındaki ilişki. Kopması imkansızdır.
En azından yüzyıllardır böyledir durum.
Parfüm denen kokulu
sıvıyı en iyi koruyan nesne, şu ana kadar hala camdır. Parfüm üreticileri de bu
kurala sessizce ve kabullenmişlikle boyun eğerler. Hatta parfüm gibi önemli bir
sıvıyı koyacakları şişeleri, sanat eserlerine çevirmeye çalışırlar. İşte burada
tasarım öne çıkar. Çünkü sanat eseri sayılabilecek bir parfüme ancak sanat eseri
bir şişe yakışacaktır.
1860 yılında doğmuş Rene
Lalique isimli bir adam kariyerine mücevher tasarımcısı olarak başlar.
İlerleyen yıllarda cam tasarımları da yapar. Fakat en büyük sükseyi 1900'lü
yılların başında Paris'te düzenlenen Uluslararası Büyük Sergi'de
gerçekleştirir. Japon sanatından ve sembolistlerden esinlenerek yarattığı
mücevherlerle sanatını duyurmayı başarır. Camı kalıplara dökerek biçim verme
tekniğini kullanan ve bazı mekanik yöntemlerden yararlanarak işçiliği oldukça
basitleştiren bu sanatçı, camcılık alanına büyük yenilikler getirmiştir.
Dönemin sanat akımı olan
Art Nouveau tarzında tasarımlara ağırlık verir Rene Lalique. Vazolar,
heykeller, kaseler, kristal panolar yapar. Bu arada Lalique markası hayata
geçmiştir. Art Nouveau tarzında tasarladıkları mücevherler, takı sanatında
çığır açar adeta. Farklı hayvanlar, bitkiler, birbirini izleyen geometrik akıcı
biçimler, Art Nouveau akımının konusunu oluşturur. Lalique'in de bu yönde bir
çok eseri vardır zaten.
Bizi ilgilendirense
markanın cam şişe tasarımları. Anlaşılacağı üzere Lalique başlangıçta
"Cama hayat veren" marka olarak bilinse de ilerleyen yıllarda parfüm
şişeleri de tasarlamışlardır. Sürekli gelişen ve büyüyen parfüm endüstrisinde
ilginç, lüks, zarif ve kaliteli şişe ihtiyacı gittikçe artıyor. Parfüm üreticileri,
ürünlerini kimi zaman en çarpıcı şişelerle kimi zamansa sade şişelerle
müşterilerinin beğenisine sunuyorlar.
Enterasan olansa parfüm
şişeleri ve cam tasarımcısı bir markanın, parfüm üretmeye de başlaması. Aslında
kendi uzmanlıklarına yakın sayılabilecek bir iş onlar için. 2006 yılındaki
parfümleri Encre Noir ile koku severlerin gönlüne taht kurmuş durumda Lalique.
Oysaki diğer parfümlerini de Jean-Claude
Ellena, Bertrand Duchaufour, Mathilde Bijaoui, Dominique Ropion, Maurice Roucel
gibi çok önemli parfümörlere tasarlatmışlar. Yani parfümler konusunda
iddialılar anladığım kadarıyla.
2008 yılındaysa bugünkü
yazı konuğum olan White’ı piyasaya sürdüler. Kendi sitelerinde şöyle tanıtılmış
White:
"Baharatlı, miskli,
rafine dünyasal bir parfüm. Şık erkeğin gerçek imzası. Gümüş krom halka ve
metalik parlaklık eklenmiş kapağı sayesinde
"Beyaz" imza gerçekleşmiş olur."
Parfümü üzerime ilk
sıktığımda ferah limon ve bergamot beni karşılıyor. Limon biraz daha ön planda.
Modern, canlı, temiz ve yüksek kaliteli. White'ın açılışı nefis diyebilirim.
Orta notalara geçildiğinde limon geride kalıyor. Onun yerine ferah ve buruk
baharatlar ortaya çıkıyor. Biber baş role geçiyor. Fakat buradaki baharat
kullanımı keskin ve yoğun değil. Biraz meyvemsi ve ekşimtrak. Sanki arkalarda
fesleğen gibi aromatik otlar var. Başlangıcı kadar başarılı gelmese de "eh
işte" orta notaları. Son kısımda orta notalar ekseninde devam ediyor.
Büyük değişim geçirmiyor. Ekşimsi baharatlara bu sefer odunsu notalar
ekleniyor. Muhtemelen sedir ağacı. Böylece de tenden ayrılıyor.
White, başlangıcı dışında
çok değişmiyor ve tek düze ilerliyor. Parfümün geneline ilginç bir baharat
kullanımı hakim. Ferah ve yumuşak sayılabilecek baharatlar, bana aromatik
fujerları hatırlattı. Başlarda limon, orta kısımda buruk baharatlar ve sonlarda
odunsu notalar. Evet White bu üç ana öğeden oluşuyor. Bu anlamda basit sayılabilecek
bir formüle sahip.
Başlangıcını çok
sevdiğim, orta kısmını biraz garip bulduğum ve sonlarını ise ortalama olarak
nitelendirebileceğim bir arkadaş White. Yüksek kaliteli, yapaylık hissedilmeyen,
canlı bir kokusu var. Zaman zaman hüzünlü (belki de bu parfümü sonbahar
günlerinde kullandığım içindir) hissetmeme sebep oldu. Bir çok kişi onun yaz mevsimine
uygun olduğunu söylemiş ama bence ilkbahar-sonbahar aylarına daha uyacak gibi
duruyor.
Genel olarak baharatların
kullanıldığı parfümler, ağır, yoğun, keskin oluyor. Onun içindir ki baharatlı
parfümleri kış mevsimine çok yakıştırıyorum. Fakat White'ta ferah kullanılan
baharatlar, onu sıcak günlerde kullanmaya uygun hale getirmiş. Örneğine çok
rastlanmayan baharatlı ferah kokulardan birisi olarak değerlendirilebilir.
İsminin White olması ve
şişesinin bembeyaz tasarlanması, kullanmadan önce temiz, akuatik, sabunsu,
miskli bir koku olacağını düşündürttü bana. Fakat hiç de beklediğim gibi
çıkmadı. Ne sabunsuluk ne pudra efekti ne de bolca misk algılamadım. Bu anlamda
kokusu ile konsepti arasında biraz uyumsuzluk sezinledim.
White, bu tür kokuları
sevenler için çok iyi bir seçenek. Fakat kullanım sürecinde benim açımdan
harika hislere ulaşmamı sağlayamadı. Özellikle orta kısımdaki o ekşimsi
baharatlara bir türlü ısınamadım. Bu da kokusunu kendime yakın bulamama sebep
oldu. Güzel başlayan ama beklediğim gibi bir bağ kuramadığım parfümler listesine
alıyorum onu. Luca Turin'in "En iyi erkek parfümü" gibi listeleri
varsa benim de böyle hayali listelerim var işte.
Madem söz Luca Turin'den
açıldı, onunla devam edelim. Turin, White'a beş üzerinden üç yıldız vermiş ve
onu kremsi çam olarak sınıflandırmış. EDT konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı
kıyafet üzerinde çok iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek oldu. Sonradan tene
yakın kaldı. Kokusunun tasarımını
Christine Nagel yapmış.
Not: Bu parfümü bana
ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Artıları:
+ Başlangıcını sevdim.
+ Yüksek kaliteli,
pürüzsüz ve şık bir kokusu var.
Eksileri:
- Orta kısmını sevemedim.
- Sanırım genel olarak
kendime yakın bulamadım.
Koku Güzelliği:10/6.5
Bence yaz için koku güzelliği olarak çok ama çok güzel bir koku. Hatta bence koku güzellği olarak en iyi designerlar arasında ama kalıcılığı ve farkedilirliği çok zayıf. Tamam kalıcılığa çok takmam ama 1 saat bile gitmiyor koku farkedilirliği ise çok çok zayıf.
YanıtlaSilBenim için nostaljik içimi burkan bir koku white. Kullandığım dönemle alakalı bir şey sanırım o yaşlardaki duygusal gel gitlerimden kaynaklı.
YanıtlaSilŞimdi de hüzünlendim.Çünkü Sevil'de artık Lalique markası satışta yok :( Benim için ismiyle çok ta ters düşmeyen duygular barındırıyor.Her ne kadar teknik açıdan baharatları barındırsa da.
***
Söz Lalique markasından açılmışken burada da paylaşayım :)
Tom Ford Black Orchid extrait/parfum'ün konulduğu siyah kristal şişeyi Lalique firması özel olarak üretmiş. Her bir şişe Lalique tarafından imzalanıp ayrı ayrı numaralandırılmış ve bu koleksiyon için sınırlı sayıda üretilmiş :)
Raşit Bey, bu parfümde baya bir sabunsu his var aslında hatta ben o sabunsu his yüzünden pek tutmadım açıkcası. Daha önce Encre Noir'i kullandım ve çok çok beğendiğim için white için de beklentim yüksekti.
YanıtlaSilElbette fena bir koku değil ama bence çekiciliği sınırlı. Yani 10 ml'lik bir decanta sahip olan kişilerin çoğu bu kokuyu çok beğendim illa büyük boy şişesini alayım demez.
Lalique white ilk 3-4 yıl önce keşfettiğim bir parfüm, çok keyifle kullanmıştım. Fakat 2 sene sonra aldığım 2. şişesi o denli mutlu etmedi, nedense..
YanıtlaSilBu arada yazıda adı geçen Encre Noir'ın son yıllardaki en iyi vetiver yorumlarından biri olduğunu düşünüyorum. Daha ötesi bu koku muhtemelen, vetiver klasiklerinden biri olarak tarihte yerini aldı bile.
Son bir önerim ise eğer tercih ederseniz L'Hommage a L'Homme (Lalique) yorumu talep etmekteyim sizden. Ne kadar menekşe, safran, tütün notaları siz genç nesilde berber kokusu imajı yaratsa da bu modern yorumu denemenizi öneririm. En kötüsü şişesi için bile alınır sizi temin ederim.
Bu arada Sevil Parfümeriye Lalique satışını durduğu için kırılmışken. Müşteri hizmetlerinden arayan Özge hanım ve Tunalı Sevil Parfümeriden mağaza müdürü Ayla hanım gönlümü aldılar. Sevil parfümeriye müşteri ilişkilerindeki bu nazik tavırlarından dolayı teşekkür ederim. Ama maalesef L'Hommage ı çok istememe rağmen alamadım bitmişti. Umarım tekrar satışı başlar...
selamlar 0535 6674303 nolu telefondan ulaşırsanız temin edebilirim hommage ı
SilEncre Noir'i nedense pek sevemedim. Belki de tarzı bana yakın değildi. Ama çok fazla seveni olduğu aşikar.
SilL'Hommage a L'Homme elimde yok ne yazık ki. Eğer ulaşabilirsem tabiki yazarım.
o neydi gııııı, satış derkene böylesini de ilk kez gördüm. Adam dakkasına telefon no paylaşmış. aklıma şu saçma salak müzik kanalları geldi
Sil"kızlar sevişek mi, tel:03...... yakışıklı anadolu genci Çükentay"
:))
Hommage a L' Homme 4 mevsimlik kullanılanılabilecek çok güzel bir koku . O da bence en iyi bahar - yaz designerlarından ama white gibi sönük değil.İçeriği ağır gibi gözükse de yaz kullanım için bile uygun
YanıtlaSilbir erkek olarak bugün kendime caron narcisse noir bayan parfümü aldım (: caronun tüm parfümlerinde inanılmaz bir doğallık var. kadın parfümleri de eski kafa.. ama inanın çok derin. tüm parfümleri. Caron gerçek bir niche..
YanıtlaSilArtık kadın ile erkek parfümleri arasındaki fark gittikçe azalıyor. Onun için bir çok kadın parfümü, erkekler tarafından rahatlıkla kullanılabilir. Buna ünlü Caron, Guerlain ve Hermes'in klasikleri de dahil.
SilGeçtiğimiz haftalarda Guerlain'in kadın parfümü Shalimar'ı denemiş, çok beğenmiştim. Büyük şişesi olsa hiç gocunmadan kullanabilirim. Fakat Caron'un The Third Man dışında hiç bir parfümünü çok sevemedim. Kaliteleri ise tartışılmaz Caron'ların.