22 Ekim 2013 Salı

Lalique – White (2008)


Lalique – White (2008)

Bugün küçük bir oyun oynayalım sizinle. Dolabınızda yada çekmecenizde duran parfüm şişelerinden birini alın elinize. İyice inceleyin onu. Hiçbir detayını atlamadan, acele etmeden, anlamaya çalışarak. Altına, üstüne, kenarına, şekline, rengine ve size vermek istediği mesajı düşünün. Neden bu şişe böyle? Neden başka şekilde değil? Buna kim karar veriyor? Ve daha da önemli soru: Parfüm şişesi önemli midir?

Parfüm denen sıvının tarihi kadar eskiye gider parfüm şişelerinin tarihi. Aslında ikisinin kaderi ortaktır bir anlamda. Birinin olmadığı yerde diğeri de anlamsızlaşır. Birbirlerini biraz zevkle biraz da mecburiyetten tamamlarlar. Meşhur Uzak Doğu felsefesi Yin-yang gibidir parfümlerle şişeleri arasındaki ilişki. Kopması imkansızdır. En azından yüzyıllardır böyledir durum.

Parfüm denen kokulu sıvıyı en iyi koruyan nesne, şu ana kadar hala camdır. Parfüm üreticileri de bu kurala sessizce ve kabullenmişlikle boyun eğerler. Hatta parfüm gibi önemli bir sıvıyı koyacakları şişeleri, sanat eserlerine çevirmeye çalışırlar. İşte burada tasarım öne çıkar. Çünkü sanat eseri sayılabilecek bir parfüme ancak sanat eseri bir şişe yakışacaktır.


1860 yılında doğmuş Rene Lalique isimli bir adam kariyerine mücevher tasarımcısı olarak başlar. İlerleyen yıllarda cam tasarımları da yapar. Fakat en büyük sükseyi 1900'lü yılların başında Paris'te düzenlenen Uluslararası Büyük Sergi'de gerçekleştirir. Japon sanatından ve sembolistlerden esinlenerek yarattığı mücevherlerle sanatını duyurmayı başarır. Camı kalıplara dökerek biçim verme tekniğini kullanan ve bazı mekanik yöntemlerden yararlanarak işçiliği oldukça basitleştiren bu sanatçı, camcılık alanına büyük yenilikler getirmiştir.   

Dönemin sanat akımı olan Art Nouveau tarzında tasarımlara ağırlık verir Rene Lalique. Vazolar, heykeller, kaseler, kristal panolar yapar. Bu arada Lalique markası hayata geçmiştir. Art Nouveau tarzında tasarladıkları mücevherler, takı sanatında çığır açar adeta. Farklı hayvanlar, bitkiler, birbirini izleyen geometrik akıcı biçimler, Art Nouveau akımının konusunu oluşturur. Lalique'in de bu yönde bir çok eseri vardır zaten.

Bizi ilgilendirense markanın cam şişe tasarımları. Anlaşılacağı üzere Lalique başlangıçta "Cama hayat veren" marka olarak bilinse de ilerleyen yıllarda parfüm şişeleri de tasarlamışlardır. Sürekli gelişen ve büyüyen parfüm endüstrisinde ilginç, lüks, zarif ve kaliteli şişe ihtiyacı gittikçe artıyor. Parfüm üreticileri, ürünlerini kimi zaman en çarpıcı şişelerle kimi zamansa sade şişelerle müşterilerinin beğenisine sunuyorlar.


Enterasan olansa parfüm şişeleri ve cam tasarımcısı bir markanın, parfüm üretmeye de başlaması. Aslında kendi uzmanlıklarına yakın sayılabilecek bir iş onlar için. 2006 yılındaki parfümleri Encre Noir ile koku severlerin gönlüne taht kurmuş durumda Lalique. Oysaki diğer parfümlerini de  Jean-Claude Ellena, Bertrand Duchaufour, Mathilde Bijaoui, Dominique Ropion, Maurice Roucel gibi çok önemli parfümörlere tasarlatmışlar. Yani parfümler konusunda iddialılar anladığım kadarıyla.

2008 yılındaysa bugünkü yazı konuğum olan White’ı piyasaya sürdüler. Kendi sitelerinde şöyle tanıtılmış White:

"Baharatlı, miskli, rafine dünyasal bir parfüm. Şık erkeğin gerçek imzası. Gümüş krom halka ve metalik parlaklık eklenmiş kapağı sayesinde  "Beyaz" imza gerçekleşmiş olur."

Parfümü üzerime ilk sıktığımda ferah limon ve bergamot beni karşılıyor. Limon biraz daha ön planda. Modern, canlı, temiz ve yüksek kaliteli. White'ın açılışı nefis diyebilirim. Orta notalara geçildiğinde limon geride kalıyor. Onun yerine ferah ve buruk baharatlar ortaya çıkıyor. Biber baş role geçiyor. Fakat buradaki baharat kullanımı keskin ve yoğun değil. Biraz meyvemsi ve ekşimtrak. Sanki arkalarda fesleğen gibi aromatik otlar var. Başlangıcı kadar başarılı gelmese de "eh işte" orta notaları. Son kısımda orta notalar ekseninde devam ediyor. Büyük değişim geçirmiyor. Ekşimsi baharatlara bu sefer odunsu notalar ekleniyor. Muhtemelen sedir ağacı. Böylece de tenden ayrılıyor.


White, başlangıcı dışında çok değişmiyor ve tek düze ilerliyor. Parfümün geneline ilginç bir baharat kullanımı hakim. Ferah ve yumuşak sayılabilecek baharatlar, bana aromatik fujerları hatırlattı. Başlarda limon, orta kısımda buruk baharatlar ve sonlarda odunsu notalar. Evet White bu üç ana öğeden oluşuyor. Bu anlamda basit sayılabilecek bir formüle sahip.

Başlangıcını çok sevdiğim, orta kısmını biraz garip bulduğum ve sonlarını ise ortalama olarak nitelendirebileceğim bir arkadaş White. Yüksek kaliteli, yapaylık hissedilmeyen, canlı bir kokusu var. Zaman zaman hüzünlü (belki de bu parfümü sonbahar günlerinde kullandığım içindir) hissetmeme sebep oldu. Bir çok kişi onun yaz mevsimine uygun olduğunu söylemiş ama bence ilkbahar-sonbahar aylarına daha uyacak gibi duruyor.

Genel olarak baharatların kullanıldığı parfümler, ağır, yoğun, keskin oluyor. Onun içindir ki baharatlı parfümleri kış mevsimine çok yakıştırıyorum. Fakat White'ta ferah kullanılan baharatlar, onu sıcak günlerde kullanmaya uygun hale getirmiş. Örneğine çok rastlanmayan baharatlı ferah kokulardan birisi olarak değerlendirilebilir.

İsminin White olması ve şişesinin bembeyaz tasarlanması, kullanmadan önce temiz, akuatik, sabunsu, miskli bir koku olacağını düşündürttü bana. Fakat hiç de beklediğim gibi çıkmadı. Ne sabunsuluk ne pudra efekti ne de bolca misk algılamadım. Bu anlamda kokusu ile konsepti arasında biraz uyumsuzluk sezinledim.
 

White, bu tür kokuları sevenler için çok iyi bir seçenek. Fakat kullanım sürecinde benim açımdan harika hislere ulaşmamı sağlayamadı. Özellikle orta kısımdaki o ekşimsi baharatlara bir türlü ısınamadım. Bu da kokusunu kendime yakın bulamama sebep oldu. Güzel başlayan ama beklediğim gibi bir bağ kuramadığım parfümler listesine alıyorum onu. Luca Turin'in "En iyi erkek parfümü" gibi listeleri varsa benim de böyle hayali listelerim var işte.

Madem söz Luca Turin'den açıldı, onunla devam edelim. Turin, White'a beş üzerinden üç yıldız vermiş ve onu kremsi çam olarak sınıflandırmış. EDT konsantrasyonuna sahip. Kalıcılığı kıyafet üzerinde çok iyi. Fark edilirliği başlarda yüksek oldu. Sonradan tene yakın kaldı. Kokusunun tasarımını  Christine Nagel yapmış.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.


Artıları:
+ Başlangıcını sevdim.
+ Yüksek kaliteli, pürüzsüz ve şık bir kokusu var.

Eksileri:
- Orta kısmını sevemedim.
- Sanırım genel olarak kendime yakın bulamadım.

Koku Güzelliği:10/6.5

10 yorum:

  1. Bence yaz için koku güzelliği olarak çok ama çok güzel bir koku. Hatta bence koku güzellği olarak en iyi designerlar arasında ama kalıcılığı ve farkedilirliği çok zayıf. Tamam kalıcılığa çok takmam ama 1 saat bile gitmiyor koku farkedilirliği ise çok çok zayıf.

    YanıtlaSil
  2. Benim için nostaljik içimi burkan bir koku white. Kullandığım dönemle alakalı bir şey sanırım o yaşlardaki duygusal gel gitlerimden kaynaklı.
    Şimdi de hüzünlendim.Çünkü Sevil'de artık Lalique markası satışta yok :( Benim için ismiyle çok ta ters düşmeyen duygular barındırıyor.Her ne kadar teknik açıdan baharatları barındırsa da.

    ***
    Söz Lalique markasından açılmışken burada da paylaşayım :)

    Tom Ford Black Orchid extrait/parfum'ün konulduğu siyah kristal şişeyi Lalique firması özel olarak üretmiş. Her bir şişe Lalique tarafından imzalanıp ayrı ayrı numaralandırılmış ve bu koleksiyon için sınırlı sayıda üretilmiş :)

    YanıtlaSil
  3. Raşit Bey, bu parfümde baya bir sabunsu his var aslında hatta ben o sabunsu his yüzünden pek tutmadım açıkcası. Daha önce Encre Noir'i kullandım ve çok çok beğendiğim için white için de beklentim yüksekti.

    Elbette fena bir koku değil ama bence çekiciliği sınırlı. Yani 10 ml'lik bir decanta sahip olan kişilerin çoğu bu kokuyu çok beğendim illa büyük boy şişesini alayım demez.

    YanıtlaSil
  4. Lalique white ilk 3-4 yıl önce keşfettiğim bir parfüm, çok keyifle kullanmıştım. Fakat 2 sene sonra aldığım 2. şişesi o denli mutlu etmedi, nedense..
    Bu arada yazıda adı geçen Encre Noir'ın son yıllardaki en iyi vetiver yorumlarından biri olduğunu düşünüyorum. Daha ötesi bu koku muhtemelen, vetiver klasiklerinden biri olarak tarihte yerini aldı bile.

    Son bir önerim ise eğer tercih ederseniz L'Hommage a L'Homme (Lalique) yorumu talep etmekteyim sizden. Ne kadar menekşe, safran, tütün notaları siz genç nesilde berber kokusu imajı yaratsa da bu modern yorumu denemenizi öneririm. En kötüsü şişesi için bile alınır sizi temin ederim.
    Bu arada Sevil Parfümeriye Lalique satışını durduğu için kırılmışken. Müşteri hizmetlerinden arayan Özge hanım ve Tunalı Sevil Parfümeriden mağaza müdürü Ayla hanım gönlümü aldılar. Sevil parfümeriye müşteri ilişkilerindeki bu nazik tavırlarından dolayı teşekkür ederim. Ama maalesef L'Hommage ı çok istememe rağmen alamadım bitmişti. Umarım tekrar satışı başlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. selamlar 0535 6674303 nolu telefondan ulaşırsanız temin edebilirim hommage ı

      Sil
    2. Encre Noir'i nedense pek sevemedim. Belki de tarzı bana yakın değildi. Ama çok fazla seveni olduğu aşikar.

      L'Hommage a L'Homme elimde yok ne yazık ki. Eğer ulaşabilirsem tabiki yazarım.

      Sil
    3. o neydi gııııı, satış derkene böylesini de ilk kez gördüm. Adam dakkasına telefon no paylaşmış. aklıma şu saçma salak müzik kanalları geldi
      "kızlar sevişek mi, tel:03...... yakışıklı anadolu genci Çükentay"

      :))

      Sil
  5. Hommage a L' Homme 4 mevsimlik kullanılanılabilecek çok güzel bir koku . O da bence en iyi bahar - yaz designerlarından ama white gibi sönük değil.İçeriği ağır gibi gözükse de yaz kullanım için bile uygun

    YanıtlaSil
  6. bir erkek olarak bugün kendime caron narcisse noir bayan parfümü aldım (: caronun tüm parfümlerinde inanılmaz bir doğallık var. kadın parfümleri de eski kafa.. ama inanın çok derin. tüm parfümleri. Caron gerçek bir niche..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artık kadın ile erkek parfümleri arasındaki fark gittikçe azalıyor. Onun için bir çok kadın parfümü, erkekler tarafından rahatlıkla kullanılabilir. Buna ünlü Caron, Guerlain ve Hermes'in klasikleri de dahil.

      Geçtiğimiz haftalarda Guerlain'in kadın parfümü Shalimar'ı denemiş, çok beğenmiştim. Büyük şişesi olsa hiç gocunmadan kullanabilirim. Fakat Caron'un The Third Man dışında hiç bir parfümünü çok sevemedim. Kaliteleri ise tartışılmaz Caron'ların.

      Sil