Frapin – L’Humaniste (2009) Ünlü konyak üreticisi Frapin’in erkek parfümü.
Orta Çağ Avrupa tarihine
meraklı çoğu kişinin bileceği gibi Avrupa'nın uyanışını temsil eder Rönesans.
Kilisenin mutlak hakimiyeti altında geçen Orta Çağın karanlık dönemleri, Avrupa
tarihinin en ilginç zaman dilimlerinden birisini içinde barındırıyor. Kilisenin
ve Papalık kurumunun neredeyse sınırsız yetkileri, büyük ekonomik kaynakları, içe kapanık dış politika, hayatın her alanına
güçlüce nüfuz etmiş katı, acımasız din anlaşını besliyordu. Bu öylesine aşırı bir
Hristiyanlık yorumuydu ki, zaman zaman şehirlerin meydanlarında yakılan devasa
ateşlerin içine cadı olduğu iddiasıyla atılan yüzlerce kadının hikayeleri tarih
kitaplarında sıkça karşımıza çıkar.
Bugünkü bilinç
düzeyimizle gülüp geçtiğimiz bu ürkütücü cadılık suçlamaları, o zaman için
insanların diri diri yakılmalarına referans oluşturabiliyordu. Buna bir de
kilisenin insanları afaroz etme yetkisinin bulunmasını eklerseniz, Avrupa
kıtası, koyu, aşırı ve yanlış bir Hristiyanlık inancının esareti altındaydı.
Halk üzerinde yüzyıllardır biriken korku, nefret; adeta sosyal, kültürel ve
ekonomik bir patlamaya yol açmıştı. İşte o patlama "Hümanizm"
akımının filizlenmesine yol açacaktı.
Lâtince
"Humanus"tan (insan) geldiği tahmin edilen "Hümanizm"
kelimesi, Batı dillerinde XVIII. yüzyılın ortalarından itibaren görülmekle
birlikte, 1850'lerde yaygın biçimde ve bugünkü anlamında kullanılmaya
başlanmış. Hümanizmin genel anlamı; "insanı merkeze alma, insancıllık/insancılık;
insanı, renk, ırk, din ve mevkiini dikkate almadan sevmek ve saygı duymak
olarak açıklanabilir. Rönesans çağında Antik Yunan ve Lâtin edebiyatına dönüp,
onu araştıran ve kendisine kaynak olarak alan, insani değerlerin savunulmasını
esas alan dünya görüşü de diyebiliriz Hümanizm için. Bu anlamda insanın
bireyselliğini, özgürlüğünü ve yaratacılığını ön plana çıkartmayı hedefler.
İşte tam da bu noktada
sözü Fransa'nın hatta dünyanın en önemli konyak üreticilerinden birisi olan
Frapin'e getirmem gerekir. Neredeyse 750 yıllık tarihe sahip bu Konyak
üreticisi, 2002 yılında staratejik bir karar alarak, faaliyet alanı dışındaki
parfüm sektörüne girmiş oldu. 2013 yılına kadar toplam dokuz parfüm çıkarmış durumdalar.
Bugün yazacağım L'Humaniste, 16. yüzyılda yaşamış ünlü Fransız yazar François
Rabelais ve onun Hümanizm düşüncesinden ilhamını almış. François Rabelais,
yazdığı kitaplarıyla Hümanizm akımının en önemli temsilcilerinden birisi olarak
biliniyor. Zaten Frapin'de kendi sitelerinde ona yer vermiş ve şunları
söylemişler parfümleri hakkında:
“François Rabelais,
Frapin evinin L'Humaniste'ye ithaf ettiği hanedanın en ünlü üyesidir. Turunçgil
ile bağlanmış bir ölçü cin, yumuşak tonka fasulyesi ile sabitlenmiş baharatlar
ve otlar, onu meraklı, açık fikirli bir Rönesans erkeği gibi duru ve zinde
yapar.
Parfümün Fransa'da sanat
haline gelmesi Rönesans zamanında gerçekleşmişti. Ve François Rabelais, Thelema
Manastırını hümanist kültürün ütopik merkezi olarak hayal ettiği zaman, en
hassas, zarif kokuların da kullanımını ilave etmişti.”
Yine kendi sitelerinde
L'Humaniste, ferah parlak bir fujer olarak sınıflandırılmış. Üzerime ilk
sıktığımda karşıma buruk tatlımsı meyveler ve turunçgiller çıkıyor. Parlak,
canlı biraz da ekşimsi. Bence tamamen meyveli bir açılışı var. Muhtemelen ardıç
meyvesinden geliyor bu his. Biraz da içkimsi geri plana sahip. Kimilerinin
tropikal içkilere benzetmesi bu sebepten kaynaklanıyor olabilir. Fakat benim sevmediğim
tarzda. Üst notalarını Burberry For Men'e benzettim. Oradaki sinir bozucu,
ukala meyveler, adeta burada yeniden hayat bulmuş. Tabiki daha kaliteli ve rafine
olarak. Başlangıcı pek bana göre değil. Geçeyim orta kısma. Burada aynı
meyvemsilik devam ediyor. Onun yanına tatlımsı yumuşak baharatlar ekleniyor. Kakule,
küçük hindistan cevizi ve biber olabilir. Ayrıca gerilerden de aromatik otlar
geliyor. Muhtemelen kekik-fesleğen ikilisi. Fakat ağırlık tatlımsı baharatlar
ve buruk meyvelerde. Orta kısımda benim için parlak geçmiyor. Alt notalara
gelindiğinde tatlılığın sebebi anlaşılıyor. Burada tonka fasulyesi, yumuşak
odunsu notalar ve biraz tütün algılıyorum. Sanırım tütün teması sayesinde en
sevdiğim kısım sonları oluyor. Gayet başarılı kapanışı.
L'Humaniste, aynen
dedikleri gibi tam bir aromatik fujer. Ana aksı tatlımsı meyveler, yumuşak
tatlımsı baharatlar ve odunsu notalar-tütün oluşturuyor. Genel olarak oldukça
tatlı kokusunuysa tonka fasulyesi sağlıyor gibi görünüyor. Onun için erkeksi
bir kokuya sahip diyebilirim. Zaten pazarlaması da erkekler üzerine yapılıyor.
Fakat oldukça tatlılık barındıran bir erkeksilik. Eğer "erkek adam tatlı tatlı
kokmaz" gibi anlamsız takıntılara sahipseniz sizin için iyi fikir
olmayabilir. Yanılıyor olabilirim ama tuhaf bir şekilde kokusunu, özellikle
başlangıcını Burberry For Men'e benzettim. Eğer o tarz fujerlerı seviyorsanız
çok daha yüksek kalitelisini bulmuş durumdasınız. Sizin için hayırlı olsun.
Fakat benim
kullanamayacağım bir kokuya sahip. Her ne kadar sonları ilgimi çekse de
başlangıcına ve orta kısmına nasıl tahammül edeceğimi çözemedim. Bu eleştirilerim
onun kötü, vasat ve kalitesiz bir parfüm olduğunu düşünmenizi sağlamasın. Tam
tersine oldukça rafine ve pürüzsüz bir kokusu var. Ama sanırım ayrı dünyaların
insanıyız L'Humaniste ile...
Başlangıcındaki içkimsi
kokunun anlaşılabilir yanı olduğunu düşünüyorum. Frapin bir konyak markası
aslında. Onların parfümlerinde de bazı içkimsi kokuların kullanılması normal
olarak görülebilir. Muhtemelen burada markanın kurumsal kimliğine bir gönderme
yapılmış olabilir.
L'Humaniste bence dört mevsimde
de rahatlıkla kullanılabilir. Bu anlamda başarılı bir aroma. Erkek kullanımına
daha yakın. Eau de Parfum (EDP) olarak satılmakta. Kalıcılığı ortalama, fark
edilirliği iyi oldu tenimde.
Parfümün tasarımını
Sidonie Lancesseur yapmış. Bu parfümör ayrıca By Kilian, Azzaro, Comptoir Sud
Pacifique ve Olfactive Studio için de kokulara imza atmış. Yeni nesil
parfümörlerden birisi olarak ileride daha çok adını duyacağız muhtemelen
Lancesseur'un.
Not: Bu parfümü bana
ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.
Artıları:
+ Sonlarını beğendim.
+ Kaliteli kokusu niş
parfüm standartlarında.
Eksileri:
- Başlangıcını pek
sevemedim.
- Genel anlamda kokusu
bana yakın gelmedi.
- Her yerde bulmak mümkün
değil.
Koku Güzelliği:10/6
Merhabalar.Böyle güzelbir sayfa açtığınız,ve koku meraklılarını bilgilendirdiğiniz için teşekkür ederim.Nice zamandır birilerini bulup,bir ehile danışıp,fikir almak isterdim.Açık tenli biriyim.İşimgereği ağırlıklı olarak klasik giyinmek zorundayım.zaman zaman casual bir tarzım var.Hermes kullanmıştım daha önce.Etkileşim açısından oldukça ilgi çekiciydi.Bu aralar pek sık olmakla beraber fazlaca tercih edilir olmuş.Bana fresh çok sert olmayan,ama bir okadarda en azından orta seviyede,kalıcı ve farkedilir bir marka tavsiyeniz olurmu.Şimdiden çok teşekkür ediyorum.
YanıtlaSilkurkdjian'ın parfümlerine bak
Silmerhaba sevgili parfüm merakı.
YanıtlaSilerkekler için edp çok az. yves saint laurent Le Parfume ve tom ford noir ile ilgili yorumlarını merakla bekliyorum...
Merhabalar sevgili Barış,
SilNe yazık ki ikisi de elimde yok ama ulaşabilirsem ikisini de yazmayı düşünüyorum.