9 Eylül 2013 Pazartesi

Bulgari - Eau Parfumee au The Vert (1992)


Bulgari - Eau Parfumee au The Vert (1992)  Bulgari'nin ilk parfümü.

New York Times'ta gazeteci ve parfümlerle ilgili kitaplar yazmış Chandler Burr'un cümlesiyle başlayalım bence: "Jean Claude Ellena'nın Eau Parfumée au Thé Vert isimli kokusu, parfüm dünyasının en tuhaf hikayelerinden birisine sahiptir." Hikaye 1989 yılında başlar.

1989 yılında şimdiki kadar büyük şöhrete sahip değildir parfümör Jean Claude Ellena. Karısı Susannah ile birlikte tam bir çay düşkünüdür. Yaşadıkları şehirde Mariage Freres isimli çeşit çeşit çaylar satan mağaza vardır. Ara ara oraya gidip, alışveriş yapar Ellena çifti. Sanırım mesleği Ellena'yı o çay mağazasına çağırır bir şekilde. Her gittiğinde çok farklı çayları koklar orada ve aklında kalanları kağıtlara not eder. Hatta mağaza sahipleriyle dostluğu ilerletir parfümör Ellena ve bazen bütün gününü oradaki farklı çayları koklayarak geçirir.

O günlerde aklına bir fikir gelir Ellena'nın. İonone ve Hedione isimli iki sentetik elementi birleştirerek bir parfüm yapmaya karar verir. Aslında amacı çay kokusunu andıran bir form oluşturmaktır. Tam da o sıralarda Christian Dior'un erkeksi bir parfüm tasarlatmak istediği ortaya çıkar. Bu haberi alan Ellena, bizzat Christian Dior ile buluşup, elindeki çay kokusunu ona sunar ve yeni çıkartacağı parfümün tasarımını yapmaya talip olur. Christian Dior, Ellena'nın kendisine getirdiği koku formunu dener ve beğenir. Sözlü olarak anlaşmaya varırlar. Christian Dior gibi önemli bir markanın parfümünün tasarlanması işi Ellena'ya teslim edilecek gibi görünmektedir.


Christian Dior, Ellena'yı akşam yemeğine davet eder ve bu olayı kutlamalarını teklif eder. Ellena bu yemek davetini kabul eder. Güzel bir restoranda içkiler içilir ve iyi dilekler tekrarlanır karşılıklı olarak. Fakat ertesi sabah Ellena'ya gelen bir telefon, herşeyin alt üst olmasını sağlar. Christian Dior'un kendisi kokuyu beğenmiştir ama markanın pazarlama birimi, kokuyu fazla sanatsal ve soyut bulur. Ticari anlamda yeterince başarılı olamayacağını düşünür pazarlama bölümü. Patron Christian Dior'da şirketinin pazarlama bölümünün kararına uyar ve iş Ellena'dan alınır. Onun yerine Jean-Louis Sieuzac ve Michel Almairac'ın kendilerine sundukları numuneyi üretmeyi kabul ederler. Sıkı durun çünkü bu küçük değişiklik, parfüm dünyasında bir efsanenin doğmasına yol açacaktır. Fahrenheit, işte bu şekilde adeta piyangodan çıkar gibi son anda meydana getirilmiştir. Görünen o ki Dior'un pazarlama birimi, kendi açılarından doğru karar vermiştir.

Jean Claude Ellena'nın formülü, son anda reddedilmiştir. O, tabiki vazgeçmez. Bu sefer Yves Saint Laurent'e gider ve elindeki koku formülünü onlara sunar. Fakat Laurent'te ona Dior'unkine benzer cevap verir: "Hayır, o formül bize uygun değil. O çok yaratıcı."

O günlerde, nasıl olduğunu bilmediğimiz şekilde Bulgari parfüm biriminden Ellena'ya telefon gelir ve onunla elindeki formül hakkında görüşmek istediklerini söylerler. Şans sonunda ondan yana dönmüştür. Bulgari ile görüşmesinde işin aslı ortaya çıkar. Mücevher mağazalarına sahip Bulgari, butiklerinde kullanılması için ondan bir koku tasarlamasını ister. Daha çok kolonyamsı bir kokudur istedikleri. Mağazaların tamamında kullanılacak bu koku ile bütün Bulgari butiklerinin aynı kokması sağlanmak istenmektedir. Yani amaç parfüm üretmek değil, butiklerin içlerinin güzel kokmasıdır. Ellena, elindeki çay koku formunu Bulgari'ye sunar ve marka da beğenir.

Eau Parfumee au The Vert (Yeşil çaylı parfümlü su) ismiyle üretimi başlar bu kokunun ve bütün Bulgari butiklerine gönderilir. Bulgari'nin New York butiğinde mağazaya gelen müşteriler bu kokuyu çok beğenirler ve bol miktarda satın almaya başlarlar. Diğer mağazalarda da bu parfüme büyük ilgi vardır. Bulgari yönetimi, böylesine ilgi gören yeşil çay kokusunu, parfüm piyasasına sunmaya karar verir ve seri üretime geçilir. İşte mücevherci Bulgari'nin parfüm piyasasına girmesi böylesi bir tesadüf sonucu olur.



Christian Dior ve Yves Saint Laurent'in reddettiği parfüm, Bulgari'nin ilk parfümü olarak tarihe geçer ve çıktığı 1992 yılında büyük başarı yakalar. Tabiki parfümün tasarımcısı olan ve o zamana kadar ismi duyulmamış parfümör Jean Claude Ellena'da ismini duyurur parfüm endüstrisinde. Ellena, bu parfümle birlikte 21. yüzyıl kokularını tasarlamaya başlayacaktır artık.

Bugün inceleyeceğim Eau Parfumee au The Vert, böylesine önemli bir parfüm anlaşılacağı üzere. Kendi sitelerinde turunçgilli aromatik çiçeksi olarak sınıflandırılmış. Üzerime ilk sıktığımda karşıma bergamot ve yeşil çiçekler çıkıyor. Parfümün şişesindeki yeşil vurgu ve ismindeki yeşil anlam, henüz ilk saniyelerde karşınıza dikiliyor. Doğal, biraz ekşimsi ve yüksek kaliteli. İlerleyen dakikalarda orta kısma geçiliyor. Fakat başlangıçtaki yeşil kısım aynen kalıyor. Hatta yeşil koku biraz daha artıyor. Bu andan itibaren sabunsu-pudramsı yapıya bürünüyor. Çiçekler, çay ve yumuşak baharatlar hissediyorum. Baharat derken muhtemelen zencefil ve biber. Orta kısım için sabunsu yeşil çay ve baharatlardan oluşuyor diyebilirim. Son kısımda büyük değişim yaşanmıyor. Orta kısımla aynı paralelde kokuyor. Sabunsu misk ekleniyor sadece. Böylece de tenden ayrılıyor.

The Vert’in ismiyle paralel şekilde yeşil çay kokmasını bekliyordum. Hepimizin evlerinde olan ve normal çay içmekten sıkıldığımızda demlediğimiz o hafif rahiyaya sahip yeşil çay hani. Fakat gördüğüm kadarıyla ismiyle hem çelişiyor hem de uyum sağlıyor The Vert. Çelişmesini neredeyse hiç çay kokmamasıyla açıklayabilirim. Uyum sağlamasını da bolca yeşil kokmasıyla açıklayabilirim. Biraz daha detaya girmem gerek sanırım.

Deneme sürecinde bol bol kullandığım The Vert, ağırlıklı olarak ekşimsi yeşil çiçekler, sabunsu misk ve biraz da baharatlardan oluştuğu izlenimi verdi. Gerek kıyafetimde gerekse tenimde ciddi derece sabunsuluk hissettim ve biraz hayal kırıklığı yaşadım. Çünkü daha önceki deneyimlerimden biliyorum ki bu kadar sabunsuluk benim için fazla. Yani karşımızda çay merkezli bir koku yok. Fakat yeşil koktuğu çok aşikar. Hatta uzun zamandır denediğim en yeşil çiçeksi-yaprağımsı kokan parfüm. Zaten şişesinin de yeşil olmasını bu konuda ciddi ipucu olarak görüyorum.


Buradaki yeşilliği biraz Creed’in popüler parfümü Green Irish Tweed’de hissetmiştim. Oradaki akuatiğe yakın ekşimsi yeşil çiçekler kadar değil The Vert. Onun yerine bol sabunsu yeşil çiçekler düşünün. İşte öyle. Fakat iki parfümün birbirlerine çok benzedikleri anlaşılmasın. Sadece yeşil yapısını anlatmak istedim.

The Vert, iki yönden önemli parfüm dünyasında. Birincisi Bulgari’nin ilk piyasaya sürdüğü ve böylece parfüm sektörüne girişini temsil ediyor. İkinci olarak da tasarımcısı Jean Claude Ellena’nın parfüm sektöründe önünün açılmasını ve tanınmasını sağlıyor. Yani iki taraf içinde çok iyi bir antlaşma olmuş The Vert.

Zaman zaman kokusu deterjanları hatırlatsa da yüksek kaliteli olduğunu söylemeliyim. Yapaylığa rastlanmıyor. Pürüzsüz, lüks ve rahatlatıcı. Bu anlamda bay Ellena’nın hakkını teslim etmemiz gerek. Hatta oldukça uygun fiyatlara bulunabilen The Vert, fiyat/kalite anlamında alınabilecek en iyi arkadaşlardan birisi. Tabiki bu tarz kokuları seviyorsanız.

Kısaca bahsetmem gereken başka konu ise kokunun ilerleyişi. İlk sıktığınız andan, tenden ayrılana kadar büyük değişim geçirmiyor kokusu. Düz çizgide ilerliyor. Çok zengin, derin ve detaylı değil genel anlamda. Oldukça basit bir formül. Sırf bu yüzden bazı yorumcular tarafından “sıkıcı” olduğu yönünde eleştiriler mevcut.

Yazar Chandler Burr, The Vert’i oldukça beğenmiş ve beş üzerinden beş yıldız vermiş. Bir başka parfüm yazarı Luca Turin, çiçeksi çay olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden dört yıldız vermiş. Ben ikisi arasında Turin’e daha yakınım. Beş yıldızı hak edecek kadar beni etkilemediysede başarılı bulduğumu söylemeliyim. Büyük boy şişesini alacağımı ise hiç sanmıyorum.


Parfümümüz pek rastlanmayan şekilde EDC (Eau de Cologne) olarak üretiliyor. Bazı kaynaklarda kadın parfümü olarak geçse de unisex kullanıma uygun. Erkeklerde rahatlıkla kullanabilir. Özellikle doğanın canlanmaya başladığı ılık ilkbahar mevsimine çok yakışacağını düşünüyorum kokusunun.

Not: Bu parfümü bana ulaştıran www.decantshop.com sitesine teşekkür ederim.

Artıları:
+ Pürüzsüz ve kaliteli yapısı.
+  Ünlü parfümör Ellena’nın, kariyerinin başlangıcındaki eserlerden birisi olması bakımından önemli.

Eksileri:
- Benim için fazla yeşil ve sabunsu.
- Tek düze ilerliyor. Neredeyse hiç değişmiyor kokusu.

Koku Güzelliği: 10/7

25 yorum:

  1. teşekkürler bu güzel yazı için, yine harika olmuş.
    sizden sonbahar kış için bir iki parfüm önerisi rica ediyorum. yaş 37 esmer bay.
    -dior homme dışında, o'nu kullandım :)
    teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. Parfummeraki, inanir misin? Artik senin blogunu parfumler icin degil de, o basta anlattigin parfum hikayeleri icin takip ediyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hmmm. Bu iyi mi yoksa kötü mü karar veremedim :)

      Sil
    2. İyi birsey. Parfum tecrubene, koku zevkine ve de sunumuna zaten lafim yok. Ama her parfum incelemende parfum disinda da ilgi cekici seyler ogreniyorum ya, o daha da hosuma gidiyor..

      Sil
  3. parfüm harika kokuyor ama vücut losyonu ve sabunu çok çok daha güzel kokuyor. ancak türkiye'de ulaşamıyoruz maalesef. bu da içimde kanayan bir yaradır :(

    yurtdışında e-bay vs'de çok iyi fiyatlara satılıyor sabun ve vücut losyonu ama gümrüğe takılma ihtimalinden korkuyorum..

    YanıtlaSil
  4. Merhaba admin öncelikle önceden beri takip ediyorum blogunuzu üye olmak fırsat olmadı üşengecliğimden oda olur birgün.

    Parfümler hakkındaki yorumunuz çok şehvetli çok ilgi ceken ve bir çok parfüm kullanan birisi olarak çoğunlukla katılıyorum.

    Tuafıma gelen "diesel fuel for life" denememeniz denedinizde yoksa memnun kalmadığınızdanmı bahsetmıyorsunuz yoksa denemedinizmi eğer deneme fırsatı olursa deneyip yorumunuzu çok merak edıyorum.Tabiri caizse çok farklı bir kokusu var anasonun kokusu tam bir rakı kokusu yapmış orta noktalarda çileğin eklenmesiyle tam bir çilekli rakı oluşturmus denemenizi tavsiye ederim hep sen tavsiye etmiceksin ya :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Fuel for Life'ı detaylı olarak denemedim. Onun için yorumda bulunmam mümkün değil. Fakat Diesel'in hiç bir parfümünün harikalar yaratacağını sanmıyorum :)

      Sil
    2. disel fuel for life bence şu an satılan parfümler içinde tartışmasız en kötü harman.parfümün ne yapmaya çalıştığı belli değil

      Sil
    3. Dieselin her bir parfümü koklamaya bile değmeyecek kadar vasat.

      Sil
    4. Bende buna katiliyorum. :)

      Sil
    5. Dieselin tüm parfümleri öyle. Ck dan sonra. Haaa diesel zero++ vardı. O başka.

      Sil
  5. Evet kotları harika niş parfümlerle yarışır fiyatta:))

    YanıtlaSil
  6. Raşit bey merhabalar, Donna Karan man nasıl bir parfümdür, denediniz mi acaba ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,

      Ne yazık ki henüz denemedim.

      Sil
    2. Hiç.. bakma. Vasat ül bet bi parfüm. Ben yapay ım diye bagırıyor.

      Sil
    3. peki 2000 de çıkarılan uzun ince gökdelen tarzında olan şişesi mi yoksa 2009 da çıkan versiyonu mu yapay ?

      Sil
    4. 2 side nrdeyse aynı

      Sil
    5. teşekkür ederim

      Sil
  7. Merhaba tekrar parfüm merakı

    yurtdışından bir akrabam gelcek ve istediğim parfüm sipariş etme şansım var tavsiye etceğiniz en çok beğendiğiniz özel kalıcı ve kışlık koku varmı tam not dediğiniz ?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Onur,

      Blogumdan bir süredir parfüm önerisi veremiyorum. Yoksa o kadar çok istek geliyor ki baş etmem zor oluyor. Onun yerine yeni parfüm forumumuza üye olursan, orada aradığın sorulara cevaplar bulabilirsin.

      Adresimiz şu: http://parfummerakiforumu.blogspot.com

      Sil
  8. Merhabalar. Bu koku hakkında sormak istediğim şu; eau de cologne olarak geçen kokuların kalıcılığı edt ye göre daha da az olduğu söyleniyor. Ama ben Bvlgari kalitesine güvenerek olanını sipariş ettim. Yine de sormak isterim? Kalıcılığı için ne söyleyebilirsiniz?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar,

      Eau Parfumee au The Vert'in kalıcılığı bende ortalama oldu. Neredeyse EDT'ler ile aynı sayılır. Belki de benim tenime uydu bilemiyorum ama sıkıntı yaşayacağınızı sanmıyorum.

      Sil
  9. Çok Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  10. hocam keşke birde bvlgari pour homme yorumlasanız. diğer forumlarda yere göğe sığdıramamışlar. bvlgarinin en iyi parfümü diyorlar. işin garibi bloğun forumunda da kimse bahsetmemiş. herkes niş parfümler ya da tom ford dior hermes e takılmış. bence dibimizde duran daha ucuz ve kaliteli parfümler de muhakkak var. bunları da gün yüzüne çıkartmak lazım diye düşünüyorum:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bulgari Pour Homme'un bir şişesi elime geçmişti ve epey zaman kullandım. Fakat kokusu bana yakın gelmediği için elimden çıkarmıştım.

      Biraz limonla başlayan ve çay-misk ile devam eden gösterişsiz bir parfüm. Yere göğe sığdıramayanlara pek itibar etmeyiniz :) O kadar abartılacak bir kokusu yok.

      Önümüzdeki günlerde daha popüler 1-2 parfüm yazacağım.

      Sil