Ulric de Varens – UDV Night (2011) Markanın
yeni erkek parfümlerinden.
Bu şehir insana tuzak
kuruyor.
Bu şehir insanı uzak
kılıyor.
Bu şehir insanı hayli
yoruyor.
Bu şehir insanı hep
kandırıyor.
Candan Erçetin ile
Ceza'nın güzel düeti "Bu Şehir" şarkısı vardı zihnimde. Bu şehire gelirken...
2600 yıllık dünyanın
uygarlık merkezlerinden birisinin topraklarına ayak basıyorum. Ve 2600 yıldır
dünya jeopolitiğinin tam ortasında "Bu Şehir". Uğruna onlarca savaş yapılmış.
Üzerinde farklı imparatorluklar yaşamış. Değişik dinleri topraklarında
barındırmış. Sayısız şair bu şehir için şiirler yazmış. Onlarca yazar ve seyyah
bu şehri kitaplarında yaşatmış. Bir çok besteci şarkılar bestelemiş. Kimisine
göre nazlı bir kız, kimisine göre hüzünlü bir gelin, kimisine göre ise hayat
dolu bir anne. Ne derseniz deyin muhtemelen İstanbul dünyanın en güzel
şehirlerinden birisi. Belki de en güzeli...
Benim için ise Orhan
Veli'nin o unutulmaz şiiri "İstanbulu Dinliyorum" demek bu büyülü
şehir. Belki de şairin dediği gibi gözlerimiz kapalı dinlemeliyiz İstanbul'u.
Bende bırakıyorum kendimi bu anaç şehire. Nasıl olsa beni bağrına basacak.
İstiklal Caddesindeki tarihi binalardan birisi olan Mısır Apartmanı'nın önünde
dururken buluyorum kendimi. Sebebini bilmiyorum. Muhtemelen sanat tarihi
içgüdülerim bu mimari harikası binaya çekiyor beni. Küçük Fransız balkonları,
kemerle vurgulanmış ön cephesi ve süslemeleri ile hayranlık uyandıracak kadar
güzel. Mısır apartmanını, televizyonlara çıkıp, birbirinden çirkin binaları
pazarlamaya çalışan antipatik müteahhitlerin yaptığı apartmanlar ile
kıyaslıyorum. Doksan yılda mimari ve estetik anlayışımızın nasıl geriye doğru
gittiği acı bir şekilde yüreğime dokunuyor. Nasıl izin verilir bu yamuk yumuk yeni
binalara. Üzülüyorum. Ama elden ne gelir? Aklıma James F. Clarke'ın güzel sözü
geliyor: "Bir siyasetçi gelecek seçimi, bir devlet adamı ise gelecek
kuşağı düşünür." Sanırım bize de gerçek devlet adamları lazım.
Galata Kulesi'ne gitmem
gerektiğini hatırlıyorum birden. Kısa sayılabilecek yoldan sonra o harika kule
karşımda işte. Galata kulesi bende ona sarılma hissi uyandırıyor her seferinde.
Başka hiç bir yapıdan bu kadar sıcak mesajlar alabildiğimi söyleyemem. Ama ne
yazık ki kollarım yeterince uzun değil ona sımsıkı sarılmak için. Bu kulenin
kendine özgü bir neşesi, parıltısı, çekiciliği var sanki. Onu her zaman uzun
boylu ve yaşlı bir amcaya benzetiyorum. Omuzuna çıkıp şehr-i İstanbul'u
seyreden insanlardan ise hiç şikayeti yok. Çok anlayışlı bir amca adeta. Her
zaman gülümsüyor misafirlerine. İnsanların onu ziyarete gelmelerini istiyor.
Belki de her yaşlı gibi o da yanlızlığı sevmiyor. Ondan korkuyor, ürküyor...
Bu yaşlı ama mutlu amcayı
geride bırakıp, İstanbul'a gelme amacıma odaklanıyorum. Çünkü her zaman dediğim
gibi ben şanslı bir insanım. Çok hoş bir hanımla randevum var. İsmi ise
çoğunuza yabancı gelebilir. İlk duyduğumda bende tereddüt yaşadım. Fakat
karşımda parfümleri 90'dan fazla ülkede satılan, Fransa merkezli Ulric de
Varens parfümlerinin kurucu ortağı ve bay Varens'in kızı Jade hanım var. Tabiki
bizim anlaşmamız konusunda ortak dilimiz olan Melis hanımı unutmamam lazım. Ve
Charles Prunel'i.
Uzun sayılabilecek söyleşiden
çıkarttığım sonuçları, yazacağım diğer Ulric de Varens parfümlerinde de
sizlerle paylaşacağım yeri geldikçe. Hele ki bazı parfümlerinin Jean Claude-Ellena
tarafından tasarlandığını, şişelerinde ise Thierry de Baschmakoff'un imzası
olduğunu duyduğum anda kulaklarım daha da dikkatli dinler oldu Jade hanım ile Charles
beyi.
1981 yılında aile şirketi
olarak kurulmuş Ulric de Varens. Mass-market/drugstore denilen, nispeten düşük
fiyata satılan parfüm sektörünün önemli oyuncularından birisiymiş. Hatta Almanya'da
bu pazardan en büyük payı alan şirket olduğunu öğreniyorum biraz da
şaşkınlıkla. Dünyanın bir çok ülkesinde satılan parfümleri nihayet Türkiye
pazarına da girecek önümüzdeki haftalarda. Yani bir çok mağazada bulunabilecek
Ulric de Varens'in parfümleri.
Bugün ise Ulric de
Varens'in UDV serisinin Night isimli parfümünden bahsedeceğim. 2011 çıkışlı
yeni sayılabilecek bir parfüm UDV Night. Oryantal fujer olarak sınıflandırmışlar
parfümlerini. Resmi tanıtımı şöyle:
"Çapkın erkeklerin
ilgisini çekecek aşk festivali atmosferinde bir parfüm… Gerçek bir cazibe
niteliğinde, meyveli ve uçarı baskın notaları (ananas ve elma), odunsu
kokularla vurgulanıyor (sedir ağacı, odun, tarçın). Buna bir de odun, amber ve
tonka tanelerinin esansları eşlik ederek hafızalarda kalıcı iz bırakıyor.
Böylece, UDV Night, Casanova’ların duyarlı kalplerinin parfümü oluyor.”
Parfümün açılışı tatlı
turunçgil ve tatlı meyveler ile gerçekleşiyor. Turunçgil derken ağırlık
portakal-mandalina ikilisinde sanki. Ayrıca hafiften de elma var. Aromatik
meyveli diyebilirim üst notalar için. Modern ve hafiften metalik UDV Night'ın
başlangıcı. Geçelim diğer bölüme. İlerleyen dakikalarda tatlımsı turuçgil hissi
veren meyvelere yumuşak ve tatlı baharatlar ekleniyor. Muhtemelen tarçın ve
kakule. Orta kısım aromatik baharatlar ve meyvelerin bir karşımı. Alt
notalarında ise bir parça odunsu notalar ekleniyor. Amber ve vanilya güçlü
şekilde hissediliyor. Böylece de tenden ayrılıyor.
Şunu önceden belirtmek
gerekekir ki Ulric de Varens, diğer ana akım markalardan çok daha uygun
fiyatlara satılıyor. Pierre Cardin, Antonio Puig, Faberge, Coty, Salvador Dali
gibi rakipleri var. Onun için acaba çok yüksek fiyata satılan niş parfümlerle
aynı kefeye koymalı mıyım kararsızım. Ama madem Türkiye piyasası için oldukça
iddialılar o zaman objektif olarak inceleyelim UDV Night'ı.
Parfümün başlangıcı
günümüzün modern parfümlerinde sıkça rastladığımız yapıda. Tatlımsı
turunçgiller ve meyveler harikalar yaratmıyorsa da bence kabul edilebilir güzellikte.
Bana biraz Paco Rabanne - 1 Million'ın metalik turunçgilimsi açılışını
hatırlattı. Evet iki parfümün başlangıcında paralellik var. Orta kısımda ise
eklenen tatlımsı baharatlar çok tanıdık. Yine bir çok parfümde duymaya
alıştığımız modern/metalik baharat-turunçgil hissiyatı var. Orta kısmı da hala
hafiften 1 Million'u hatırlatıyor bana. Son kısımda ise vanilya ve amber baş
rolde. Alt notalarını Giorgio Armani - Code For Men'in biraz yapay haline
benzettim.
UDV Night, modern
baharatlı parfümlerin bir örneği. Bu çok açık. Başlangıçtan itibaren hafiften
kendisini gösteren metalik his, yapaylığa yakın. Ama çok rahatsız edici
değil. Sonlara doğru bu yapaylık
biraz daha artıyor. Başından sonuna kadar çok büyük değişimler göstermiyor
kokusu. Belli bir çizgide ilerliyor. Genel olarak herkesin sevebileceği güvenli
kokulardan birisi. Yeni nesil parfümlerin çoğunda olduğu gibi bu parfümde
başından sonuna kadar oldukça tatlı kokuyor. Zaman zaman şekerli his veren
tatlılık, genç arkadaşların ilgisini çekecektir.
UDV Night'ı Paco Rabanne'in
popüler parfümü 1 Million'a ile Code For Men'e benzetmiştim yukarıda. Genel
olarak düşündüğümde 1 Million'un o yapay deri kısmının çıkarılıp, yerine alt
notalarda amber eklenmiş hali gibi UDV Night. 1 Million'un ikiz kardeşi gibi
kokmasa da bence andırıyor. Bu anlamda genç arkadaşları hedefliyor anlaşılan. Muhtemelen 18-30 yaş arası genç arkadaşlar için fena bir alternatif değil.
Fakat harikalar yaratmadığını söylemem lazım. Fiyat-kalite anlamında bence
yeterince tatmin edici. Böylesine uygun fiyatla satılan bir markayı, Serge
Lutens yada Le Labo ile kıyaslamak zaten abes olacaktır.
UDV Night'a, Pierre
Balmain, Masaki Matsushima, Kenzo, Davidoff, Christian Lacroix gibi ünlü
markalara parfümler tasarlamış Jean Jacques imza atmış. Sıcak yaz günleri dışında
her mevsimde kullanılabilir.
Koku Güzelliği:10/6
Raşit Bey, fotoğrafta ki; Kadraj ayarı olsun, çekim kalitesi olsun bize bir merakın ve yeteneğin daha olduğunu göstermiş oldu:).
YanıtlaSilŞansıma iyi bir ışık yakaladım Galata Kulesi fotoğrafında. Yoksa benden Ara Güler çıkmaz gibime geliyor :)
SilMerhaba parfüm merakı yazdığınız parfüm yorumuyla alakasız bir sorum olucak o yüzden baştan sizden özür diliyorum ama benim gibi sizi takip eden birçok parfüm meraklısı arkadaşımızın da bu sorumun cevabını merak ettiğini düşünüyorum ve soruma geçiyorum.Hepimizin bildiği gibi Dior homme pour homme ve Dior homme intense parfümlerinin içeriği değişti ve malesef ben ve birçok arkadaşımız orjinal dior homme ve intense parfümerini koklama fırsatını kaçırdık :( Raşid bey sizden ricam piyasadaki bu 2 refolmülasyon geçirmiş amiral gemisinin ne kadar orjinaline sadık kaldıkları daha doğru bir ifadeyle bunlarla ilgili tekrardan başlık açarak yeniden değerlendirip hala alınası kalitede olup oladığını ve eski formülüyle kıyaslamanız yönünde.Şimdiden teşekkür ediyor size iyi haftasonları diliyor ve vericeğiniz cevabı dört gözle bekliyorum...
YanıtlaSilMerhabalar,
SilDior Homme'un yeni formülasyonunu denemediğim için kıyaslama yapmam mümkün değil. Yeni versiyonları da elimde yok. Ama ikisini kıyaslamanın bir anlamı yok gibime geliyor. Çünkü zaten eski versiyonu tarihin sayfalarında kaldı. Yani mecburen yeni versiyonunu alacağız artık. Eskisini unutmak gerek.
Yeni versiyonu nasıl olursa olsun, benim için Dior Homme eski versiyonu demektir.
Anlaşılan farklı bir alımlılık anlayışın var Parfüm Merakı :)
YanıtlaSilparfüm merakı bildiğin ıhlamur kokusunun ön planda olduğu bir parfüm varmı sendeki vanilya temalı perfüm gibi bende ıhlamur kokusunu çok seviyorum ama sanırım parfümlerde çok tercih edilmiyor bayan erkek parfümü farketmez bu arada
YanıtlaSilIhlamur temalı çok fazla parfüme rastlamadım. Hatırladığım kadarıyla benim çoğu kişiye önerdiğim Issey Miyake - L'Eau D'Issey pour Homme ıhlamur-adaçayı temalı çok güzel ferah bir parfüm. Tam da bu mevsimde kullanmalık. Bence mutlaka şans ver İssey Miyake'ye.
SilADSIZ arkadaşın sorusunun cevabını bende çok merak ediyorum parfüm merakı çünkü bende dior homme parfümünün eski versiyonunu deneme fırsatını kaçırdım.Acaba diyorum Raşit bey yeni parfümün kendisini büyük hayalkırıklığına uğratacağından mı korkuyor da denemek istemiyor.Şaka bir yana bence yeni versiyon dior homme şeklinde başlık açıp seni takip eden birçok kişinin kafasındaki soru işaretini kaldıracağını düşünüyorum.SENİN DEĞERLİ FİKİRLERİNE İHTİYACIMZ VAR çünkü gerek fragrantica gerek basenotes sitelerinde kimisi yenisi daha iyi kimisi eskisi daha iyi diyor :()
YanıtlaSil