14 Nisan 2013 Pazar

Christian Dior – Hypnotic Poison (1998)



Christian Dior – Hypnotic Poison (1998)  Markanın başarılı kadın parfümü.

Bu hikaye belki de ilk insanlar kadar eskidir. Adem ile Havva'ya uzanır muhtemelen. Havva'nın, ilk insan olan Adem'in kaburga kemiğinden yaratıldığına inanır Hristiyan mitolojisi. Bu sahneyi resmetmiş bir çok ünlü ressamın tablosunu bulabiliriz. Olaylara tamamen farklı açılardan bakan iki cinsiyet. Kadın ve erkek. Binlerce yıldır beraber yaşıyorlar. Binlerce yıldır birbirlerine tahammül ediyorlar. Çünkü binlerce yıldır birbirlerine muhtaçlar.

Bazen insanların hayatlarına şekil veren yegane şeyin menfaat olduğunu düşünüyorum. Her insan, nefsi gereği bencil, çıkarcı ve gözü doymaz bir yaratıktır aslında. Ne kadar zengin olursa olsun hep daha fazlasını ister. En güzel kadına sahip olsa bile başkasındadır gözü. Çok mutlu olsa bile diğerinin mutluluğunu kıskanır. Zaten bütün dinler de insanların bu hırslarını ve hatalarını göstermek, o yanlışlarını düzeltmelerini sağlamak için gönderilmemiş midir?

Çoğu zaman evlilikler bile karşılıklı çıkarlar için oluşturuluyor. Çünkü insan aslında çok zayıf karakterli. İnsan aslında çok çabuk yoldan çıkmaya müsait. İnsan aslında çok nankör. Kadın ile erkek arasında binlerce yıldır süregelen hukuk, ana hatlarıyla da olsa çok değişmiyor. Erkeğin çıkarları ve ihtiyaçları ile kadının çıkarları ve ihtiyaçları karşılıklı olarak uyumlu hale gelince yaşanıyor evilikler. Aşk mı? Tutku mu? Sevgi mi? Sizce artık var mı bu duygular?

Her zaman için kadınların erkeklerden bazı üstün yanlarının olduğunu düşünürüm. Ayrıntılardaki farkları görme yetenekleri, olayların başını görüp sonunun nereye varabileceğini anlayabilme, çok güçlü altıncı hisleri, algılamadaki hızları beni her zaman şaşırtır ve hayran kalmamı sağlar kadınlara. Sanırım kadınların yaratılış bilmecesi böyle birşey. Erkeklerin çoğunlukla anlamayamadığı gizemler taşıyor kadınlar.

Peki bir kadına yaratılış anlamında verilmiş bazı üstünlükler yeter mi? Tabiki yetmez. Bir kadın her zaman daha iyisini ve fazlasını ister. Hatta bazen neyi tutkuyla istediğini bile bilemez. Ama yine de ister. Arzulanan kadın olmak, beğenilen kadın olmak, kendisinden bahsedilen kadın olmak, acı çeken kadın olmak, acı çektiren kadın olmak, mutlu olmak, huzurlu olmak ve daha onlarcası. Peki bunların hepsini bir parfüm verebilir denilse sizce bir kadın ne düşünecektir. Tabiki ona sahip olmak isteyecektir.


Bugün karşımızda 1990'lı yılların sonlarında üretilmesine rağmen, klasik olmaya aday parfümlerden Hypnotic Poison var. Şu bir gerçek ki bu parfüm ilk piyasaya sürüldüğünde küçük çaplı bir deprem yaşanmıştı. Çünkü kokusu öylesine etkileyici ve seksiydi ki yüzbinlerce kadın bu parfüme sahip olmak için birbiriyle yarıştı. Ve Christian Dior'un en çok satan parfümlerinden birisi olmayı başardı. Aradan geçen on beş yıl ise Hypnotic Poison'un popülaritesini ve kadınlar için arzu nesnesi olma durumunu değiştiremedi. Hala dünyanın en çok satan kadın parfümlerinden birisi. Hatta o kadar başarılı oldu ki, ismini aldığı serinin ilk parfümü Poison'ın bile önüne geçti. Onu ikinci plana attı.

Dahi parfümör Annick Menardo'nun kadınlara armağanı olan Hypnotic Poison, oryantal vanilya olarak sınıflandırılmış bir çok yerde. İlk sıktığımda karşıma yapay pudramsı vanilya ve acı badem çıkıyor. Sanki biraz da tatlı kırmızı meyveler var. Başlangıcı ilginç ama yapay. Orta notalara geçildiğinde koku karakteri büyük değişikliğe uğramıyor. Aynı acı bademli vanilya devam ediyor. Farklı olarak tatlımsı modern çiçekler ve baharatlar ekleniyor. Muhtemelen yasemin ve biraz sümbülteber. Fakat çok baskın değil çiçekler. Adeta vanilyaya boyun eğmiş durumdalar. Son kısım da ise biraz odunsu notalar, biraz paçuli ve yine kirli sayılabilecek vanilya var. Fakat başlangıçtaki gibi yapay değil. Bana göre parfümün en güzel yeri alt notaları. Böylece de tenden ayrılıyor.

Parfümün resmi tanıtımı şöyle yapılmış: "Dior'un efsanevi yasak meyvesinin gizemi ile kadınsı bir cüretkarlığın, sihirli ve modern aşk iksirinin karışımı. Bu parfüm dört zıt yöne sahiptir. İnsanı kendinden geçiren acı badem ve kimyon tohumu, gösterişli yasemin, gizemli Jacarandra (mavi tropikal bir çiçek) ve şehvetli vanilya ve misk. Sarhoş edici ve abartılı."

Parfümün ana eksenini çok rafine olmayan vanilya oluşturuyor. Biraz tozlu, biraz yapay, biraz pudralı ve biraz yağlı vanilya. Yani çok temiz ve pürüzsüz değil. Parfümün bence ikinci unsuru tatlımsı modern meyveler. Açıklanan notalarında erik, kayısı ve hindistan cevizi var. Zaman zaman hindistan cevizi aromasını hissediyorsunuz. Fakat genellikle yaz mevsimine uygun parfümlerde rastladığımız gibi ferah kullanılmamış hindistan cevizi. Sonrasında ise plastiğimsi çiçekler var tabiki. Fleur du Male’deki kadar rahatsız edici değilse de dikkatli bir kullanıcı algılayacaktır yapaylığı.
  

Hypnotic Poison'u ilk sıktığımda nedense bocalıyorum. Bu nasıl bir koku? Ne anlatmak istiyor bana? Yoksa tam tersi mi? Benim mi bir şeyler söylememi istiyor? Onun ruhunu okşamamı, ona ilgi göstermemi, onu iltifatlara boğmamı mı bekliyor? Hayır bana sadece bakıyor. Bende ona dikkatlice bakıyorum. Onu tanımaya, ruhunu anlamaya çalışıyorum. Fakat işimin zor olduğunu daha ilk saniyelerde fark ediyorum. Çünkü karşımda güçlü ve baskın karakteri olan bir koku var.

Şu isme bakar mısınız? Hypnotic Poison. Böylesine iddialı bir ismi kim kolay kolay parfümüne verebilir. Sanırım bir parfümün ismi ile kokusu ancak bu kadar uyumlu olabilir. Hele ki o kırmızı ve şehveti hatırlatan yuvarlak şişesi. Kadın bedeninin yuvarlak hatlarından ilham almış sanki. Bu zehiri ilk sıktığınızda adeta vücudunuza iğne yoluyla değil de koklayarak alıyorsunuz öldürmeyecek kadar az zehiri. Koku molekülleri ilk önce burnun içindeki sinirleri uyarıyor. “Daha önce rastlamadığımız bir tür” diye alarm veriyor bağışıklık sistemi. Bu aşık eden zehir, yavaş yavaş etkisine alıyor sizi. Ne öldürüyor ne de eski ve monoton hayatınıza geri dönmenizi sağlıyor. Sizinle oyun oynuyor belli ki.

Hypnotic Poison bana neyi hatırlatıyor derseniz işte cevabım: Camdan bir zindanın içindesiniz adeta. Dışarı çıkış için hiç bir yol yok. Ne bir kapı ne bir pencere. Sadece hava almanız için küçük delikler. Ve bir anda kapkaranlık odanın ışıkları yakılıyor. Karşımda son derece cazibeli, kırmızı bir elbise giymiş kadın oturuyor. Bacak bacak üstüne atmış. Kendimi "Temel İçgüdü" filminin karakteri gibi hissediyorum. Sharon Stone bütün etkileyiciliği ile karşımda oturuyor sanki. Gözlerini ise gözlerime dikmiş. Hiç konuşmuyoruz. "Bazen susmak da çok şey anlatmaktır" derler. İşte karşımda oturan kırmızılı kadın gözleri ile aslında herşeyi anlatıyor. İsmini, kaç yaşında olduğunu, neden orada oturduğunu ve benden ne istediğini...


O kesinlikle ikonik bir kokuya sahip. Öylesine bir parfüm ki hakkında çokça efsaneler anlatılıyor. Mesela bazı Arap ülkelerinde cazibeli ve etkileyici kokusu olduğu için yasakladığından tutun da hava yollarında çalışan hosteslerin bu parfümü kullanmamaları yönünde sürekli uyarı aldıkları gibi. Etrafında dönen bu söylentiler hiç kuşkusuz ona olan ilgiyi daha arttırıyor ve insanların daha da merak etmelerini sağlıyor.

Yapaylık barındıran vanilya, hastane odası gibi kokan çiçekler, çok rafine olmayan badem. Genel olarak çok büyük değişimler göstermiyor kokusu. Biraz düz çizgide ilerliyor. Bu söylediklerimin her birisi parfümün rahatlıkla eleştirilebilecek yönleri. Ki hepsi de sonuna kadar haklı. Parfümün genelinde yapaylık hissediliyor. Bu anlamda yine böyle yapay bir klasik olan Gucci - Rush'a benzettim yapısını. Koku anlamında büyük benzerlikleri olmasa da yapay-modern-cazibeli parfüm olmaları anlamında paralellik kuruyorum. Hatta ikisininde şişesinin renginin kırmızı olması ve Rush'ın, Hypnotic Poison'dan sadece bir yıl sonra çıkarılması tesadüf olamayacak kadar ilginç geldi bana. Size garip gelebilir ama Hypnotic Poison ile Thierry Muler'in çığır açan parfümü Angel (kadın versiyonu) arasında görünmez ve ince bir bağ var sanki. Yada bana öyle geliyor.

Hypnotic Poison, “kadın parfümü nasıl olmalı” ismi ile uygulamalı ders veriyor adeta. Her şey gözünüzün ve burnunuz önünde gerçekleşiyor. Şüpheye mahal yok. Çünkü o kadar iyi biliyor ki ne yapmak istediğini. Bu parfümü sıkıp da bir mekana giren kadının etrafta koparacağı fırtınayı hayal etmek zor değil. Yüzler ve burunlar size çevrilecek muhtemelen. Çünkü öylesine iddialı ki diğer kokuları bastıracak kadar hırslı ve güçlü. "Koridor yada asansör" kokusu denilebilir rahatlıkla. Arkanızda iz bırakacağınız bir eser o.

Eğer bir kadın istediği erkeği elde etmek istiyorsa, bunun yollarından birisi de Hypnotic Poison bence. Bu parfümü koklayıp da o kadının peşinden gitmeyecek erkeği, dünyada hiç bir şey avucunuza almanızı sağlayamayacaktır. Buna emin olabilirsiniz.


Bu sefer soruyu tersten sorayım. Bu parfümü nerelerde kullanmak uygundur değil de, nerelerde kullanılmamalı sorusuna cevap arayalım. Kesinlikle iş görüşmelerinde kullanılmamalı. Sevgilinizin ailesi ile ilk tanışma yemeğinde de kullanılmamalı mesela. Pazar günü gidilen sinemada, romantik bir komedi filmi izlemek için de iyi fikir değil Hypnotic Poison. Hele ki Gotik Metal çalınan bir Rock Bar'da kullanmayı düşünmeyin. Yada spor salonuna giderken olacak şey değil bu kokuyu sürmek.

Kırmızı şişesinin içindeki sıvı kesinlikle mütevazi yada mülayim değil. Agresif, cesur, frapan, meydan okuyan, rekabete hazır, kendisine güvenen ve umursamaz bir tarzı var. Onun hiç kimsiye ihtiyacı yok. Fakat ona öylesine çok kişinin ihtiyacı var ki.  

Can alıcı sorulardan birisi de bu parfümü erkekler kullanabilir mi? Okuduğum kadarıyla yurt dışında bu parfümün çok fazla erkek kullananı var. Benim gibi kadın-erkek parfümü gibi ayrımlara inanmayan birisi için sorunun cevabı basit. Rahatlıkla kullanılabilir. Hatta bazı yorumcular uniseks olarak bahsediyorlar. Ben o kadar ileri gidemeyeceğim. Her ne kadar bu ayrıma katılmasam da onun genlerinde dişilik yattığını hissediyorum. Bunu da göz ardı edemem. Fakat bu güzelliği yaşamak isteyen erkekler ise hiç düşünmesinler. Dolaplarında durmalı bir şişesi.

Hypnotic Poison'un geçtiğimiz yıllarda reformülasyona uğradığından bahsediliyor. İlk versiyonunun çok daha güzel olduğu söyleniyor. Bende eski anılarımda müthiş bir parfüm olarak hatırlıyorum bu zehiri. Fakat deneme sürecinde sanki parfümün içinden bir şeyler eksilmiş. Anlatması zor. Daha basite indirgenmiş gibi geldi bana. Sanki o derinlik kaybolmuş. Yada zihnimin oynadığı bir oyun bu. Kim bilir.


Luca Turin bu parfümü bademli oryantal olarak sınıflandırmış ve beş üzerinden dört yıldız vererek çok başarılı bulmuş.

Otuz yaş üstü kadınlara uyacağını düşünüyorum. On sekiz yaşındaki bir genç kız için fazla iddialı olacaktır kokusu. Tam bir sonbahar-kış parfümü. Eau de Toilette (EDT) olmasına rağmen, hem kalıcılığı hem de fark edilirliği çok iyi. Bu anlamda sizi üzmeyeceğine emin olabilirsiniz.

Ve son sözü bizzat Christian Dior söylesin. Kendi parfümünü kısaca şöyle anlatmış ünlü modacı: "Bu parfümü tutkusunun peşinden giden her kadının kullanması için yarattım."

Artıları:
+ Cazibeli ve kışkırtıcı kokusu.
+ Dikkat çekmek isteyen kadınlar. İşte en kısa yolu buldunuz.
+ Kalıcılığı ve fark edilirliği iyi.

Eksileri:
- Başlangıcındaki yapaylığı pek sevmedim.
- Çok popüler olması sebebiyle başkalarıyla pişti olma durumunuz var.

Koku Güzelliği:10/7.5

17 yorum:

  1. Şimdi anladım bu parfümü nasıl özlemişim. Ama artık herkeste her yerde duyuluyor kokusu.

    YanıtlaSil
  2. Arkadaşlar, Michael Kors Women parfümümü satıyorum. Almak isteyen olursa linki burada:

    http://urun.gittigidiyor.com/kozmetik-kisisel-bakim/michael-kors-for-women-82956265

    YanıtlaSil
  3. Sevgili dostum P.M.! Erkek kullanır demişssin,peki erkek kullandığında da,kadının kullandığında erkekte yaptığı o sihirli etkiyi yaparmı dersin?Dahası biz erkeklere şiddetle tavsiye ediyormusun?Vanilya sever olarak soruyorum.saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili zett, aslında tam bir erkek parfümü demek istemedim Hypnotic Poison için. Bence erkeklerde kullanabilir dedim ama yine de genlerinde dişilik var bu parfümün. Onun için kadınlar da daha cazibeli duracaktır. Bir erkek için şiddetle tavsiye etmem. Ama kullanana da saygı duyarım.

      Sil
    2. Kalktım gittim T.A da denedim..Görevli bayan a denemek istediğimi söyledim..Koluma sıkın lütfen dedim ve kolumu uzattım:)Bayan zaten bu kokuyu denemek istediğimi duyunca tuhaf tuhaf baktı bana sanki:)Netice:Koku kalp atışlarımı arttırdı çok net.Etrafta sıkça duyduğum koku bu,ama Dıor olduğunu bilmiyordum açıkçası..Gün boyu kokladım kolumu şuna karar verdimki,ben kullanamam,kullanan Erkeğede saygı duyarım..Amma bayanda çok cazibeli koku,çok çekici,hipnotize edici:)

      Sil
  4. Bence, Sensuelle flanker'ı daha başarılı.

    YanıtlaSil
  5. Dostum birşey danışmak istiyorum sana. Yerli yabancı tüm parfüm forumlarında Hypnotic Poison'un ilk çıkan verisyonunun kalıcılık ve hissedilirliğinin çok kuvvetli olduğunu söylüyorlar. İlk çıkan versiyonunu kokudankokuya.com'da buldum. Fakat 98 yılında çıktığını düşünürsek 98-2000 gibi üretilmiş bir koku hala yüksek performans verirmi ? Malum bozulan kokular çabuk uçuyo ve kötü kokuyo. Birde bu site güvenilirmidir acaba ? Çünkü artık orjinal şişelere dolum yapmak yeni moda oldu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kokudankokuya bildiğim kadarıyla orijinal parfümler satıyor. Şimdiye kadar o siteden sorun yaşayanı duymadım.

      Eğer iyi şartlarda saklanmışsa, parfümler 10 yıldan daha fazla süreyle bozulmadan durabilir.

      Sil
    2. Sevgili Parfüm Merakı, incelemende denediğin şişe en son çıkan şeffaf koyu mor kapaklı alttan koyu mor degradeli olan şişemi yoksa en üstteki resimde paylaştığın siyah degradeli siyah kapaklı olan mı ?

      Sil
    3. Bir dostumuzdan decant olarak geldiği için hangi şişe bilemiyorum. Muhtemelen son formülasyondur.

      Sil
  6. Bu kokuyu çok iyi biliyorum. 1 şişesini bitirmiştim. Uzun uzun anlattınız. Keyifle okudum. Hayal gücünüz çok yüksek gerçekten. Ben bu kokuyu ilk defa İsviçre'de bir parfümeride satın aldım. Yanıma arkadaşım vardı ve tavsiye etmişti. Çok çekici bir kokudur tavsiye ederim. Gece eğlenmeye gidersen eğer şakaklarına ve alnının ortasına biraz sür, daha da baş döndürücü oluyor dedi. Aldım. Ve gerçekten nedense, bu kokuyu bekarlık yıllarımda sabahı gelmeyen gecelerde kullanmayı tercih ettim.

    Şimdi sahilde güneşleniyorum. 20 yaşında meraklı biri yazın ortasında 38 derece nemli sıcakta bu kokuyu sürmüş. İntihar diyorum. Mahfediyorlar böyle güzel kokuları. Yerlere indiriyorlar ne yazıkki.

    Yazınız için elinize sağlık. Bloğunuzu takipe almak istedim ama facebook uzantısı yok sanırım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaz ortasinda Angel kullanan arkadaslarimizi da unutmayalim :) Facebook'ta grubumuz var orayi takip edebilirsiniz. Adresimiz su: www.facebook.com/parfummeraki

      Sil
    2. Koku güzelliğinde en yüksek notu bayanlarda hangisine verdiniz acaba tek tek bakmak istemiyorum da :)

      Sil
    3. Mızıkçılık yapıyorsunuz ama :)

      Sil
  7. EDTyi satın almıştım büyük bir mutlulukla. Çok sevdim ama verdiği o sinsi başağrısı hissi dayanılmazdı. Mecburen vazgeçtim. Şimdi EDP'de denemek istiyorum şansımı. Daha wearable deniyor. Licorice varmış içerikte. Bu içerik La vie est belle'de de var. Gene başağrısı, bulantısı engel mi olacak kullanmama bilemiyorum. Aynı sorunu Alien edp'de de yaşıyorum. Israrla alıştırmaya çalışıyorum kendimi:(

    YanıtlaSil
  8. bu parfümü üniversitede okurken kullanıyordum.o zaman liseye giden biri sordu bende söyledim aradan 3-5 ay geçti o okula işim düştü.okulda başka bir koku yoktu.bütün kızlar bunu kullanıyordu.

    YanıtlaSil