Serge Lutens – Jeux de Peau (2011) Markanın unisex olarak sunulan parfümü.
Neredeyse her
öğünde soframızdaki yerini alır. Bir sürü çeşidi vardır. Hatta bazı inançlarda
kutsal bir anlam bile yüklenir ekmeğe.
Ekmeğin kabul gören en eski hikayesine göre;
ilk insanlar su ile ıslatılmış ve kendi haline bırakılmış buğday kırmasında
gözeneklerin meydana geldiğini görmüşler ve gözenekli kütleyi sıcak taşlar
üzerinde pişirdikleri zaman lezzetinin iyi olduğunu anlamışlar. Cilalı Taş
Devrinde kestane, meşe palamudu gibi bazı bitkisel ürünlerin ezilip suyla
karıştırdıktan sonra elde edilen hamurun, kızgın taşlar üzerinde ya da kül
içerisinde pişirilerek yendiği de bilinmekteymiş.
İlk ekmeğin yapımı, Mısırlılar tarafından
buğday tanelerinin taşlar arasında ezilerek una dönüştürülmesine dayanıyormuş.
Sonra da unu hamur haline getirmek için su katmış, yoğurmuş, şekil vermiş,
fırına benzer oyuklarda ya da toprağın üzerinde pişirmişler. Ekşimiş hamuru
‘maya’ olarak ilk kullanan da yine Mısırlılarmış. Eski Mısır mezarlarında, bu
ekmeklerin taşlaşmış örnekleri bulunmuş. İbraniler de ilk ekmeklerini ince
tabakalar halinde fırınlıyor ve dilim dilim kesmek yerine galeta veya peksimet
gibi kırıyorlarmış. İşte ilk ekmeğin yapılış hikayeleri böyle anlatılıyor. İyi
de parfüm merakı şimdide ekmeklere mi merak saldın. Hani bunun parfümlerle
ilgisi diyorsanız buyurunuz efenim.
Bugün benim çok sevdiğim bir niche parfüm evi
olan Serge Lutens’in sıra dışı bir kokusuna yer vereceğim. Jeux de Peau’nun
ekmekle ilginç bir bağlantısı var. Artık geçeyim detaylara.
Jeux de Peau anlaşılacağı üzere Fransızca. Bu
güzel dili bilmediğim için karşıma çıkan anlamlarını yazayım. Konuya hakim olan
arkadaşlar bir yanlışım varsa düzeltebilirler.
Türkçeye “Tendeki Oyun” yada “Ten Oyunları” olarak
çevriliyor anladığım kadarıyla Serge Lutens’in bu henüz bir senelik parfümü. Bakalım benim tenimde de oyunlar oynayacak mı?
Fragrantica’da
odunsu-oryantal olarak sınıflandırılmış. Bu parfümü kimi yorumcular süte,
kimisi çikolata sürülmüş ekmeğe, kimisi de tereyağlı tosta benzetmiş. Benim ilk
izlenimim ise ekmek oldu. Evet ciddiyim. Bu parfümün başlangıcı ekmek gibi
kokuyor. Hatta biraz yağlı gibi. Çok tuhaf ve benzersiz. Güzel mi derseniz o
kadar emin değilim. Biraz “uç” bir kokuya sahip. Sonrasında ise çok değişmiyor.
Yani düz bir çizgide ilerliyor diyebilirim. Orta notalara doğru ekmek kokusuna
biraz kayısı benzeri bir koku daha ekleniyor. Bu kısım daha kabul edilebilir
halde. Son olarak da alt notalarında yapay bir amber ve tütsü ile son buluyor.
Açıkçası son kısım biraz hayal kırıklığı yaşattı. Sanki özensiz olmuş.
Görüleceği
üzere bu parfümde baharatlı, deri, çiçeksi gibi tanımlamalar yapmadım. Çünkü
yapamadım! Ama şunu söyleyebilirim ki başlangıçtaki ekmek kokusu silhattan
(paçuli) geliyor olabilir. Orta notalardaki meyveli his ise büyük ihtimalle kayısıdan
geliyor. Sonları da amber-odunsu notalar işbirliği. Koku tarifini ancak böyle
yapabiliyorum.
İlginç bir
deneme bence Jeau de Peux. Bol bol vanilya, çikolata ya da kahve aroması
kullanılmadan nasıl “gourmand” parfüm yapılırmış adeta kanıtı. Günümüzün bir
çok parfümündeki gibi iç bayan bir tatlılık yok. Gayet dengeli kullanılmış.
Evet ekmek
kokusu gerçekten dahice ve benzersiz bir fikir. Yani ekmek gibi kokan kaç tane
parfüm vardır ki dünya üzerinde. Bu Serge Lutens’in dehasına bir gösterge
kuşkusuz. Fakat ekmek gibi kokan bir parfümü bütün gün üzerinizde taşımak ve o
kokuyu sevmek ne kadar mümkün büyük bir soru işareti benim için. Yani giymesi
ve sevmesi kolay bir parfüm değil. Günlük kullanıma uygun, konforlu ve güvenli
bir kokusu olduğunu söylersem hata etmiş olurum. Bu parfüm sanki daha sanatsal
yada deneysel bir eser. Yani mümkünse 10 yada 20 ml. decant şeklinde edinip,
dolabın bir kenarında duracak parfümlerden. Arada diğer parfümlerden sıkılırsanız
değişiklik olması için kullanılabilir. Fakat uzun süreli kullanıma uyacak gibi
görünmüyor. Onun için de büyük boy şişesini almak ne kadar mantıklı olur
şüpheliyim.
Bu parfüm
Fransız pastanelerinin içi gibi kokuyor belki de. O zaman Jeau de Peux’u kimler
kullanır düşünelim. Sosyetik semtlerdeki lüks pastanelerin sahipleri. Ya da
pazar sabahı kahvaltısı için dışarı çıkan ve sıcacık bir patisserie’yi mekan
edinen kalbur üstü gelire sahip insanlar.
Sonuç olarak
Jeux de Peau’yi sevdim mi? Bu soruyu kendime sorduğumda net bir cevap
veremedim. Bir yanım hoşuma gitti derken, diğer yanım da bu nasıl bir koku
böyle. Fazla uçlarda diyor. Yani yanıtım emin olun yok. Ama bir şişesini alıp
kullanacak kadar ilgimi çektiğini söyleyemem.
Jeux de Peau,
Serge Lutens’in Arap kültürüne göndermeler yaptığı Ambre Sultan ve Chergui’den
daha farklı bir yerde. Zaten kendisi ile yapılan bir söyleşide bu parfüm için
özetle şöyle söylemiş:
“Çocukluğumun
bir kısmının geçtiği kuzey Fransa’daki Lille şehrindeki ekmek fırınına okuldan sonra giderdim. Oradan ekmek almak çocukluğumun en büyülü anılarından birisi.” Buradan
da anlaşılacağı üzere Jeux de Peau, Serge Lutens’in çocukluğuna bir yolculuk. Serge
Lutens’in kendi sitesinde parfümü şöyle tanımlamış: “Sıcak, yeni fırından
çıkmış ekmek: Yalnızlık için bir çözüm…
Jeux de Peau
unisex olarak satışa sunulmuş. Bence “cinsiyetsiz” bir kokuya sahip. Yani
unisex doğru bir etiketleme olmuş diyebilirim. Sonbahar-kış mevsiminde
kullanmak daha uygun olacaktır. Bildiğim kadarıyla EDP konsantrasyonunda.
Artıları:
+ Çok farklı
ve benzersiz yapısıyla tuhaf bir deneme. Lutens burada sanatını konuşturmuş
adeta.
+ Eğer
fırından yeni çıkmış ekmek gibi kokmak isterseniz mutlaka deneyin.
Eksileri:
- Başlangıcındaki
yoğun ekmek kokusu biraz itici geldi.
- Günlük
kullanıma uyacak konforlu bir yapıda değil.
- Yüksek
fiyatı.
Koku
Güzelliği:10/6.5
Ekmek al kokla ozaman 50 krş :))) 100 lerce dolar vermektense..
YanıtlaSilVolkan hatta Marie Antoinette'e gönderme yapıp şöyle de diyebiliriz:
Sil"Ekmek bulamıyorsanız Jeux de Peau koklayın" :))
Ya parfüm merakı geçen gün lanvin son çıkardığı avant-garde parfümünü denedim buda one million çıktı napacam ya birbirine benzemeyen parfüm bulamaycam galiba:((
YanıtlaSilBir parfüm çok tutunca diğer markalarda benzer kokular üretiyor hemen. Böylece ortalık birbirine çok yakın koku doluyor. Yapacak bir şey yok ne yazık ki.
SilYine çıkarttım spam kutusundan mesajını.
Yine spam kutusuna düştük
YanıtlaSilDün Hypnotic Poison'um geldi. Allahım, o ne şişedir öyle yav... Seyretmeye doyamadım inanın. Kokusu mu.... ENFESSS!! Tütsülü, karanlık, gizemli... Kolumu koklayıp koklayıp duruyorum. Neden kadın parfümü kullanıyor diye düşünüyorsunuz eminim. İnanır mısınız artık ŞERBETLİ ve BOLCA ALKOLLÜ ERKEK KOKULARINDAN S I K I L D I M!!!
YanıtlaSilBen bu parfümde yogun bi şekilde süt yada hindistan cevizi sütü aldım. Ama en önemlisi kendimi tarlada sandım. Neden mi. Resmen buğday kokuyor...
SilTaze ekmek gibi kokmak için bir parfümün ml'sine 10 TL vermek ne kadar akıllıca bilmiyorum ama biz gariban olduğumuz için bu koku bizim üstümüzde bir haftalık bayat ekmek gibi kokar. ^^
YanıtlaSilbu parfumu sıkar sıkmaz çocukken bolca yediğimiz çubuk kraker kokusuna benzettim hemde çok yakın gerçekten eşine az rastlanır türden bir koku ve bence yüzde 65 bayan kullanımına daha yakın yumuşak bir koku farkedilirliği ise fiyatınına göre düşük kalıyor fakat koku güzelliği farkedilirliğinden daha tatmin edici şişesini almaya değmez fakat denemeye değer
YanıtlaSil