Cartier
– Eau de Cartier (2001) Markanın unisex
parfümlerinden.
İnsan oğlunun binlerce yıllık gelişim
süreci içinde değişmeyen bazı olgular olduğunu düşünüyorum. Bunlardan birisi de
bazı şeylere atfettikleri değer. Mesela baharat yolunun faal olarak
kullanıldığı yıllarda en önemli ticaret malzemelerinin ipek, tuz ve baharat
olduğunu söyleyebiliriz. Eski Türklerde ise atlara verilen büyük önemi sanırım
bilmeyenimiz yoktur. Tıpkı eski Araplar toplumları için devenin önemi gibi.
Rönesans hareketlerinden sonra büyük bir
uyanış yaşayan Avrupa kıtası, gelişen sanayisi için gözünü dünyanın diğer
ülkelerine dikmişti. Küçücük Portekiz’in bile o zamanların en büyük gemi
filolarından birine sahip olması ve denizcilikte çok ilerlemeleri bir
gerekliliğin sonucuydu. Avrupa kıtası artık kabına sığmıyordu.
Bu büyük dışa açılımın sonucunda
Avrupalılar dünyanın bir çok farklı ülkesini keşfetmeye ve oralardaki
zenginlikleri kendi ülkelerine taşımaya başladılar. Sömürgecilik faaliyetlerinden
sonra artık ekonomisi iyice gelişen Avrupa’da sanayi devrimi yapılacaktı
ilerleyen yıllarda. Fakat dünyayı keşfetmeye çıkan İspanyol denizciler,
gidecekleri yerlerde bulacakları altınların hayali ile yaşıyorlardı. Bunun
sonucunda ne yazık ki Güney Amerika kıtasına ayak bastılar ve oraların bütün hazinelerini
vahşice bir hırsla aldılar. Yerli halkı ise acı bir son bekliyordu.
Avrupa, akan bu büyük ganimetler sayesinde
(altın, gümüş, değerli taşlar) hem ülkelerin ekonomilerini düzeltiyordu hem de
bir farkındalık yaratıyordu. Değerli mücevherler Avrupa burjuvasının
bedenlerini süslerken, bu madenlere olan ilgiyi de arttırıyordu. Altın,
pırlanta, elmas, zümrüt, yakut gibi toprak altında milyonlarca yılda oluşan bu
madenler, artık çok yüksek fiyatlara alınıp satılıyordu. Ve bu değerli mücevher
ticaretini daha çok Yahudi kökenli tüccarlar yapıyorlardı.
1847 yılında ise Louis-François Cartier, ustası Adolphe Picard'ın Paris'te 29 Montorgueil Sokağı'nda
bulunan atölyesini devraldı. Bina ve çalışma alanlarını giderek büyüttü ve 1853
yılında özel bir müşteri kitlesine hitap etmeye başladı. Sıkıntılı bir dönemin
ardından, Paris yeniden eski şaşaalı ve ışıltılı günlerine geri dönmüştü artık.
1899 yılında, kurucunun oğlu olan Alfred Cartier, Paris'in zarafet ve lüks hayatının
kalbinde yer alan 13 Rue de la Paix'i firmanın yeni prestijli adresi olarak
belirledi. Paris'in en pahalı sokaklarından biri olan bu sokak, zarif ve şık
bir bayanın satın almak isteyebileceği her şeyi sunan bir hazineydi. Diğer
mücevheratçılar, çok geçmeden Cartier'i örnek alıp Rue de la Paix'e ve
yakınlardaki Place Vendome'a taşındılar. Böylece Paris'in bu bölgelerini
uluslararası mücevherciliğin merkezi yaptılar.
1900’lü
yılların hemen başında Galler prensi 7. Edward’ın taç giyme töreni için
hazırlıklar yapan İngiliz bürokrasisinin talepleri üzerine İngiltere’de de
mağaza açarlar. Galler prensi Cartier markasını “Kralların mücevhercisi,
mücevhercilerin kralı” ilan eder. Böylece Cartier dünyanın en prestijli
mücevhercilerinden oluvermiştir.
Aynı Van Cleef
& Arpels ve Bulgari gibi mücevhercilerin yaptığına benzer şekilde Cartier’de parfüm
işine girmiş. İlk parfümlerini 1981 yılında piyasaya sürmüşler. Şimdiye kadar
50 civarında parfüme imza atmışlar. Bugün inceleyeceğim ise Cartier’in çok
bilinmeyen bir unisex parfümü. Aromatik turunçgil olarak sınıflandırılmış.
Bence turunçgil-çiçeksi bir yapıya sahip.
Parfümü ilk
sıktığımda tam bir turunçgil patlaması yaşanıyor diyebilirim. Daha çok
lezzetli, doğal bir portakal gibi. Açıklanan üst notalarına baktığımda yuzu ve
bergamot görünüyor. Bergamot olamayacağına göre bu koku yuzu denen bir tür
Japon greyfurtundan geliyor. Oldukça tatlı ve lezzetli bir başlangıcı var.
Gayet güzel diyebilirim açılış için. Orta notalarda bu portakala çiçekler ekleniyor.
Fakat öyle çok kadınsı ve baygın kokan çiçekler değil. Muhtemelen parfümün
unisex karekteri pekiştirmek için kullanılmış çiçekler. Bu kısımda fena değil.
Turunçgil-çiçek birlikteliği şeklinde devam ederken alt notalara geçiliyor.
Niye geçiliyor ki. O mis gibi koku bu sefer yapaylık sınırında dolaşan bir
ambere dönüşüyor. Hafiften de turunçgiller destek veriyor ambere. Ama pek
hoşuma gitmedi sonları. Keşke daha güzel olabileseymiş.
Eau de Cartier
için kolaylıkla turunçgil ve çiçeklerden oluşan bir kompozisyon diyebilirim.
Turunçgiller çok güzel. Hatta biraz Hermes – Un Jardin Sur Le Nil’e benzettim.
Orta notalarda fena değilken alt notalarda iş biraz bozuluyor. O duru, sakin ve
kibar koku gidip, yerine biraz zorlama bir koku geliyor. Başları ne kadar
güzelse sonları da o kadar başarız
bence. Alt notalarında muhtemelen İso E Super kullanımından kaynaklanan bir
sorun var. Keşke hiç kullanılmasaymış.
Eau de Cartier
bence güzel sayılabilecek bir kokuya sahip. Evet hayatınızın kokusu olmayacak
belki. Ya da çok iddialı bir parfüm değil. Ama dinginliği ve kalitesi size kendisine
çekebilir. Fakat parfümün önemli eksiklerinden birisi farkedilirliği oldukça
zayıf. Bu durumu da dikkate almanızı tavsiye ederim. Eğer yumuşak, çok hafif,
rafine bir parfüm arıyorsanız Eau de Cartier’e şans verebilirsiniz.
Eau de Cartier
unisex olarak piyasaya sunulmuş. Şöyle bir genelini düşündüğümde çok doğru bir
karar vermişler. Herkese uyabilecek bir yapısı var. Daha çok 30 yaş ve
altındaki arkadaşların kullanması için daha uygun gibime geldi. Kokusunun
tasarımını Christine Nagel yapmış. İlkbahar-yaz mevsiminde kullanmak daha iyi
sonuçlar verecektir.
Artıları:
+
Başlangıcındaki turunçgiller gayet güzel.
+ Sonlarını
saymazsam çok sakin, duru bir yapısı var.
+ Genel olarak
herkesin sevebileceğini düşünüyorum.
Eksileri:
- Sonlarını
pek başarılı bulmadım.
-
Farkedilirliği oldukça zayıf.
Koku
Güzelliği:10/7
Hermes un jardin sur le nil bundan çok daha güzel, kalıcılık ve farkedilirlik çok iyi.İdeal yaz parfümü arayanlar ve floral kokulardan hoşlananlar için mükemmel bir şeçenek.
YanıtlaSilBence de...
SilNilin karşısında Eau de Cartier bir seviye daha aşağıda sanki.
Birde Guerlain Homme İntense testırını bir türlü bulamadım. (ne sevil ne tekin acar)Senin deneme fırsatın oldumu? Yaz ayları için uygunmudur?
YanıtlaSilNe yazık ki denemedim.
SilParfüm Merakı, yeni aldığım Dior Homme, yepyeni versiyonmuş. Önceki versiyonda sprey hortumu gri imiş, yenisinde de siyah. Benimki siyah. Kesinlikle daha kalıcı. Bileğimden 6-7 saat gitmedi. Hatta sana şöyle diyeyim. Burnuma götürdüm, burnumun ucuna bulaştı ve sanki burnuma dayamışım gibi koku alıyorum :) Koku anlamında daha saldırgan olduğunu söyleyebilirim. Lüks havası ve rujumsuluk yine var ve ben de buna bayılıyorummmmmmm :)
YanıtlaSilÇok güzel bir haber verdin şimdi. Kalıcılık önemli değil de kokusunu çok değiştirmemişlerdir inşallah.
Silben denedim yeni dior homme u kesinlikle çok fark var eski versiyonuyla arasında açıkçası yenisini ilk sıktıgımda yapay plastiğimsi bi koku aldım ve gercekten sasırdım bu kadarını beklemıyodum güzelim parfumu rezil etmişler!!!!!! hani o sevdiğim eski dior homme kokusunu yaklasık 1 saat sonra alabildim..suan da dior homme intense (eski versiyon) kullanıyorum bu yuzden yenisini denemeye korktum eger intense versiyonuda böyleyse yandıkkkk offf ya niye bu kadar beğenilen tutmuş bi parfüm de değişikliğe giderler anlamıyorum!!!!
SilYukarıdaki yorumumu, eski versiyonun şişesini bitince attığım için karşılaştırma yapamadan yapmıştım. Düzeltiyorum, evet kalıcı ama lüks hava gitmiş. Bir arkadaşım elinde eski versiyonla gelince fark ettim. Kesinlikle iç.... etmişler.
Sildaha öncede sormuştum ama arada kaynadı sanırım :) Chanel Allure Homme hakkındaki fikriniz nedir? blogda sport versiyonu ile ilgili bir yazı var ancak, orjinalinden bahsetmemişsiniz pek?
YanıtlaSilEvet kaynamış senin soru :))
SilAllure Homme'u denemedim. Olsa da denesem :))
Valla olsada kullansak bizde allure homme güzel bir parfüm bence:))
YanıtlaSilParfüm Merakı, Bvlgari Pour Homme'u denedin mi? Bir övülmüş, bir övülmüş ki sorma! Çok övülen parfümlere her zaman temkinli yaklaşmışımdır. Sen ne düşünüyorsun?
YanıtlaSilBulgari Pour Homme'un bir şişesi elime geçmişti. Ama çok geçmeden takas yaptım. Pek bana göre değil kokusu.
SilO kadar da abartılacak bir parfüm değil. Bana hep muhallebilere konulan damla sakızlarını hatırlatıyor kokusu. Alt notalarda bolca misk. O kadar.
Yaz için hermes d' orange verte önerebilirim kalıcılığı orta farkedilirliği iyi
YanıtlaSilParfüm merakı çok zor parfüm beğeniyor merak ediyorum acaba dior homme geçecek bir kokuyla karşılaşacakmı 10/üzerinden 10 çıkacak bir parfüm varmıdır:)))
YanıtlaSilİnşallah rastlarım öyle parfümlere :)
SilArkadaşlar yakınlarda cheap veya extrascents sitelerinden parfüm siparişi veren oldu mu? gümrük sorunları had safhada. Parfüm merakı son zamanlarda yurtdışından sipariş verdin mi ?
YanıtlaSilBildiğim kadarıyla parfümler için geçerli gümrük yasakları devam ediyor. Yani yurtdışından parfüm getirtmek mümkün görünmüyor. Yurtdışından çok fazla alışveriş yapmıyorum.
SilYurtdışından parfüm siparişi verdiysen geçmiş ola. Paketin geri gönderilecek. Parfümde değişmez adresim www.derinmor.com
YanıtlaSilhocam bide bunun concentree versiyonu var bildiğim kadarıyla daha çok begenilen bi koku siz denediniz mi??
YanıtlaSilConcentree versiyonunu denemedim henüz.
SilCartier Declaration Essence'ın, parfüm aldığım zaman sample'ını vermişlerdi. Çok karakteristik ve oturaklı bir koku. Biraz beyaz badana boyası gibi kokuyor:) ama bir o kadar da etkileyici.
YanıtlaSilCartier Declaration D'un Soir edindim çok yeni. Çok başarılı buldum kokusunu, çevremde de epey sevildi. Sizin de bu koku hakkındaki yorumlarınızı merak ediyorum.
YanıtlaSilTeşekkürler bu arada tüm emeğiniz için.
Burak
Burak, Cartier Declaration D'un Soir'in ismi bugünlerde epey geçiyor yabancı forumlarda. Ama elimde yok. Zaten meşhur Declaration'ı bile deneyemedim. Asıl ona içerliyorum.
SilD'un Soir, Buse TERİM'in erkeklerde en çok beğendiği parfümler arasındaymış, tabii bu bizi ne kadar ilgilendiriyor ama ek bilgi olarak vermek istedim:). Bayanlarında erkeklerde beğendiği bir koku olduğunu kuvvetlendiriyor bu bilgi.
YanıtlaSilAma Declaration Essence kesinlikle çok etkileyici bir koku ve de Essence'ın klasik Declaration'dan çok daha başarılı bir koku olduğu yabancı forum sitelerinde sık sık vurgulanıyor. Erhan
Buse Terim'in ne kadar erkek parfümü tecrübesi olduğu şüpheli bir durum. Evet bir parfümü tabiki beğenmiş olabilir. Ama Buse Terim beğendi diye de alıp kullanacak değiliz :))
SilEğer Buse Terim erkek parfümleri hakkında önerilerde bulunuyorsa bende kadın giyimi üzerinde önerilerde bulunabilirim demek ki :))
Haklısın tabii ki Parfüm Merakı:). Buse TERİM örneğini esasında şunun için verdim. Bu şahıs sosyetenin içinde büyümüş ve çevresindeki erkekler maddi olarak çok iyi konumdalar ve o miktarda da iyi kozmetik ürünleri kullanıyorlar, yine bu şahıs modanın da devamlı içinde o bakımdan, neredeyse parfüme meraklı bir erkek kadar erkek parfümleri hakkında bir bilgi sahibi olduğu düşüncesindeyim. (bloğunu okuduğumda da parfümlere düşkünlüğü göz ardı edilemez derecede). O bakımdan erkek parfümü işinden anladığını tahmin ettiğim! bir bayanın gözünden D'un Soir'i değerlendirmek istedim:). Tabii ki sadece sonuçta onun zevki. Erhan
SilErhan, Buse Terim'in etrafındaki insanların gelir seviyelerinin yüksek olması, parfümlerden anlayacakları ve çok kaliteli parfümler kullanacakları anlamına gelmiyor ki. Nice yüksek gelirli insan için parfümler çok fazla şey ifade etmeyebilir. Maddi güç, kaliteli parfüm kullanmanın tek kriteri değil. Bu tamamen ilgi ve merak işi.
SilHemen hemen tüm kadınlar parfümlere, güzel kokulara ve bakımlı olmaya meraklıdır. Bu konuda erkeklerin çok ilerisinde kadınlar. En basitinden, parfümlere meraklı olmayan bir kadın bile dışarıya çıkmadan önce deodorant sıkar. Bu alışkanlıklarla ilgili birazda.
Tabiki Buse Terim'in seçimlerine saygı duymak zorundayız. Ama erkek parfümleri konusunda çok büyük bilgisi olduğunu sanmıyorum. Belki kadın parfümleri hakkında daha tecrübelidir.
Şu güzel ülkemizin güzel insanları maç olunca herkes antrenör,kadın olunca herkes çapkın,yemek olunca ahçı parfüm olunca koku uzmanı oluveriyor..Koku sektörü moda sektörüne benzemez ve kimse her konu hakkında birazcık dahi bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmamalı.Bak Justin bieberin en sevdiği koku buymuş,timberlake şu arabayı kullanıyormuş,nicki minaj sadece şu marka pantolon giyiyormuş.Sadece 2 kelimem var bu insanlara özenti olmayın kendiniz olun 4 etti galiba.Neyse sözüm meclisten dışarı kimse üstüne alınmasın.
SilAynen, en son yazdığım mesajı yolladığımda, daha sonradan dediklerine benzer düşünceler benim de aklıma geldi ama mesajı yollamıştım, kesinlikle bu konuda seninle hemfikirim.
YanıtlaSilBugün D'un Soir'i Sevil'de denedim. Çok güzel tatlı ve kremsi bir gül kokusu. Bu kokuyu bir kelimeyle betimlersem kesinlikle 'naif' derim.
YanıtlaSilBu arada, bir ara kibar bir dille, devamlı geliyorsunuz ama bir şey almıyorsunuz gibi bir ifadeyle karşılacağımı zannediyorum:)
Bir üstteki Adız:Erhan. Unutmamak dileğiyle bir daha:)
SilErhan en güzeli bir blogger/google hesabı açta oradan girip yaz. En çok yorum yapanlar listesinde adın olmalı bence :))
SilŞimdi mesajını gördüm Parfüm Merakı ve yazdığını uyguladım ve oldu:). En sevindiğim nokta ise adımı yazıp yazmadığımı sorgulamamak olacak zannederim:)
YanıtlaSilİşte şöyle yahu Erhan. Kimin ne yazdığını bilelim. Öyle adsız görünmeyen kimliklerle niye yazıyorsun :))
SilAh be Raşit Bey bilsem hiç Adsız olarak girermiydim. Yazdığın mesajı görünce hemen uyguladım ve oldu, hatta başta yapamayacağım zannettim, internet özürlüsüyüm biraz:). Hatta profil resmi bile koydum:).
YanıtlaSilJean Claude Ellena'nın Declaration Cartier for men parfümünü deneyip yorum yazmanızı sabırsızlıkla bekliyorum
YanıtlaSilDeclaration Cartier vasat bir parfüm. Dayanamdım kokusuna hediye ettim uzakta olan bir arkadaşıma ahaha :D
SilCartierin en iyi kokusu o. Hele ki d un soir. Vasat miş
Sil